Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ U ] / U

U перевод на французский

47,374 параллельный перевод
- Tom'u gören var mı?
Quelqu'un a vu Tom?
Kirk'ü tedavi etmesini engellemek için Doktor Shaw'u kaçırdığını sanıyorduk.
On pensait qu'il avait kidnappé Dr Shaw pour tuer Kirk.
Kalpkrizi-viç gibi bir şey.
C'est un vœu d'accident cardiaque.
Buraya Fiona Helbron'u, nam-ı diğer Mittens'i görmeye geldik.
Nous venons voir Fiona Helbron, alias Mittens.
Savunma avukatlarının yönetimi hep aynıdır. Tahminime göre Cruz'u kürsüye çıkartacak Cruz da başka bir hikaye anlatmak zorunda kalacak.
Vu comme l'avocat de la défense insistait, je sens qu'il va appeler Cruz à la barre, et celui-ci racontera une tout autre histoire.
Bu çocuklar Youtube'u izliyor ve internet hepsine bedava.
Ces enfants regardent YouTube, Internet est un fichu truc gratuit.
Ben kaçıyorum. Mookie Wilson'u sen alır mısın?
Je dois y aller.
Doyle'u buldum.
J'ai Doyle.
S-O-N-A E-R-M-E, Nicholas.
R-E-N-D-U, Nicholas.
Üç Ahbap Çavuş'u gözünde canlandır ve ikisini kaldır.
On est dans la salle du télescope.
Onlar uykuya dalar dalmaz, anahtarı alacağız, Rufus'u bulup, buradan hemen defolup gideceğiz.
Dès qu'ils s'endorment, on attrape la clé, trouve Rufus, et on sort d'ici.
Ubbe ve Sigurd'u da mı öldüreceksin?
Ubbe et Sigurd, tu vas les tuer?
Magnus'u getir.
Allez chercher Magnus.
Rittenhouse'u başlamadan bitireceğiz.
On va tuer Rittenhouse dans le berceau.
Flynn'in Rittenhouse'u yok etmesine yardım ettiğimiz gerçeğini saklamaya çalışamayız bile.
Aucune falsification ne pourra cacher le fait que nous aidons Flynn à détruire Rittenhouse.
Eğer tek bir hamlemiz yılanın başını koparacaksa, Rittenhouse'u ortadan kaldırıp beni o adamlardan kurtaracaksa, aile mi kurtaracaksa, benim oyum... benim oyum evet.
Si ce seul acte coupe la tête du serpent, élimine Rittenhouse, me libère d'eux, libère ma famille, alors mon vote... mon vote est oui.
Rittenhouse'u gerçekten ortadan kaldırdık...
On va vraiment... détruire Rittenhouse.
Rittenhouse'u kovalarken, korkunç şeyler yaptım. Başka bir şeye dönüştüm.
Courir après Rittenhouse, j'ai fait des choses atroces... je suis devenu différent.
Rufus'u götürmeyeceğiz.
On laissera Rufus en retrait.
Rittenhouse'u öldürdün zaten Çocuğu öldürmene gerek yok.
Tu as déjà tué Rittenhouse. Tu n'as pas besoin de tuer le garçon.
"Ç" çıktığı anlamına geliyor.
"U" pour "urbain".
Commodus'u düşününce, şahsi ve tarihsel olarak insanlık tarihinde hiçbir insana denk gelmeyen
Quand on y pense, Commode partait avec bien plus d'avantages, sur le plan personnel et historique, que n'importe quel autre être humain
Yine de Marcus Aurelius, küçük yaştan itibaren Commodus'u öne çıkarmıştır.
Ceci dit, Marc Aurèle n'a pas eu l'air d'hésiter à le promouvoir à un très jeune âge.
Marcus Aurelius neden Commodus'u seçti?
Pourquoi Marc Aurèle a-t-il choisi Commode?
Commodus'u korumak için beni burada tek başıma bırakıyorsun.
Donc pour protéger Commode, vous me laissez seule ici?
Commodus'u kendi çocuğunmuş gibi koru.
Commode, comme s'il était ton fils.
Commodus'u koru.
Protège Commode.
Marcus Aurelius'un vâris olarak Commodus'u seçmesinin temel sebebi onun oğlu olduğu gerçeğiydi elbette.
Si Marc Aurèle a désigné Commode comme successeur, c'est évidemment parce que Commode était son fils.
Senatörler. Oğlum Commodus'u tanıyorsunuz.
Sénateurs, vous connaissez mon fils, Commode.
Evlilik, Commodus'u tahta bir adım daha yaklaştıracaktı.
Pour Commode, ce mariage représente un pas de plus vers le trône.
Yıllar boyu, savaş Roma İmparatorluğu'nun sınırlarını tahrip etmiş ve bu da İmparator'u olumsuz etkilemişti.
La guerre détruit les frontières de l'empire romain depuis des années. Elle est éprouvante pour l'empereur.
Bizim için Commodus'u babasının standartlarına göre yargılamak kolay. Ama Marcus Aurelius sıra dışı bir imparatordu. Standartları çok yüksek olan iyi bir hükümdarlık sergilemişti.
Il est facile pour nous de comparer Commode à son père, mais Marc Aurèle était un empereur exceptionnel qui a gouverné d'une main de maître.
Commodus, Saoterus'u en yakın danışmanı atamıştı.
Commode fait de Saotérus son chambellan.
Cleander da bunun Saoterus'u ortadan kaldırmak için fırsat olduğunu biliyordu.
Cléandre sait qu'il tient là l'opportunité d'éliminer Saotérus.
Müsabaka günü 50 bin kişi arenaya akın etti. Amaçları 100'u askın gladyatörün dövüş ve gösterilerini izleyebilmekti. Tabii binlerce vahşi hayvanın da.
Le jour de l'ouverture des Jeux, 50 000 personnes se rassemblent dans l'arène... pour assister aux combats de plus de 100 gladiateurs... et de milliers d'animaux sauvages.
Commodus'u hayatımı bagışlamaya ikna etmelisin.
Faites que Commode me laisse la vie sauve.
Commodus'u kandıran Cleander imparatorun güvenini kazanmayı sürdürdü.
En trompant Commode, Cléandre continue de gagner sa confiance.
Bu resmi toplantıya başlamadan önce sizlere büyük bir onurla İmparator Commodus'u takdim ediyorum.
Pour commencer cette séance, j'ai l'honneur de laisser la parole à l'empereur Commode.
Ama Commodus'u cocuklugundan beri tanırım.
Mais je connais Commode depuis toujours.
Herkes Roma imparatoru Commodus'u selamlasın.
Saluez tous Commode, l'empereur de Rome!
İmparatorun ölümünden sorumlu olan eskiden şöhretli bir gladyatör olan ve Commodus'u arenada dovusmesi icin eğiten adam Narcissus idam edildi.
L'assassin de l'empereur, Narcisse, un gladiateur adulé, qui avait préparé Commode à combattre dans l'arène, est exécuté.
Bir zamanlar Commodus'u korumak icin mücadele veren hırslı senatör Roma imparatorluğunun bu döneminden kalan yegane belgeleri kaleme aldı.
L'ambitieux sénateur qui s'était battu pour protéger Commode écrit l'unique récit qu'il nous reste de cette page de l'histoire romaine.
Bir yandan, ben Bay Spock'u senden daha çok seviyorum.
D'un côté, j'aime M. Spock plus que toi.
Gil Seob ve Kang Suk'u alıp git!
Emmenez Kil-sub et M. Gam!
Hanbyul Nükleer Santrali bölgesindeki Wonsan Kuruluş'u da dahil araba, yağ ve ilaç imalatı kesintiye uğradı. Büyük bir ekonomik kayıp var. Borsa değerleri dibe vurdu.
Le complexe industriel de Onsan près de la centrale de Hanbyul et d'autres usines automobiles et pétrochimiques ont stoppé leur activité, causant des dégâts économiques considérables et un krach boursier.
Mi Suk'u alıp hemen git.
Emmène Mee-ju et enfuis-toi.
- Jae Hyeok'u bulmam lazım!
- Mère! - Je dois le voir.
- Gidip Jae Hyeok'u bulmam lazım!
Je dois voir Jae-hyeok. - Mère!
Jae Hyeok'u görmeme ya da sesini duymama izin vermiyorlar!
Je n'ai pas vu son visage ni entendu sa voix.
Neden Jean-Claude'u boyaması için Mozee gibi bir ressam tutmadık?
On devrait engager un bon artiste comme Mozee pour peindre Jean-Claude.
A-R-K-İ-M-İ-D-Y-A-N.
A-R-C-H-I-D-A-M-I-Q-U-E.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]