Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Y ] / Yarım saat

Yarım saat перевод на французский

4,279 параллельный перевод
Sana içeçek ısmarlardım ama, meyve suyu saati yarım saat sonra.
Je t'offrirais bien à boire, mais je n'ai rien avant une demi-heure.
Yarım saat öcesine kadar buradaymışlar.
Il était ici il y a une demi-heure.
Yarım saat içerisinde aktarabileceğin milyar dolarların yoksa çeneni kapatmanı öneririm sana!
Si vous n'avez pas des milliards à me transférer, fermez-la!
Gerçekten çok istiyorsunuz. Pekâlâ, yarım saat mola verelim ve en baştan tekrar ederiz.
OK, prenons 30 minutes de pose, et après on recommencera tout depuis le début
Tilki yarım saat önden başlıyor.
Le renard part 30 minutes avant nous.
Ve sadece yarım saat zamanım var.
Et je n'ai que 30 minutes d'avance.
Yarım saaatlik golf oyunum var, yani yarım saat sürer.
J'ai une partie de golf dans une demi-heure donc... une demi-heure.
Hızlı hareket edersem yarım saat içinde buradan çıkabilirim.
Si je fais vite, je peux sortir d'ici dans une heure et demie.
Aynı sokakta park yeri bulmak için daireler çizdikten sonra nihayet kulübe varmıştık, yarım saat geçti ama gecemizi rayına oturtmaya istekliydik.
- "Oh, je suis désolé." Après avoir fait dix fois le tour du quartier pour une place de parking on est finalement arrivés au club, avec une demi heure de retard mais impatients de revenir dans la course.
Yarım saat sonra falan.
Peut-être une demi-heure.
Yarım saat sonra onu aramak için dışarı çıkar, kız kayıp.
Une demi-heure plus tard, il y va. Plus de copine.
Yarım saat önce başka bir kampçı boğazlanmış.
Un autre campeur a été étranglé il y a une demi-heure.
Cups Kongresi'ne gitmek istediğini biliyorum. Ama Dana yarım saat sırada bekledi...
Je sais que tu voulais voir les Cubs, mais Dana a fait la queue.
Son taşıt yarım saat içinde kalkıyor.
Dernière benne dans une demi-heure!
Yarım saat.
Une demie-heure.
Yarım saat yapmamı istiyor.
Je suis censé faire une demi-heure.
Tuhaf aksanlı adam bana o bankacılarla görüşürken yarım saat beklememi söyledi.
Le mec à l'accent m'a dit d'attendre. Il est en réunion avec un banquier.
Aramayı yapmadan önce ETF'i yarım saat bekletebilme şansın var mı?
Y at-il une façon de tenir l'ETF à distance pendant 30 minutes avant leur appel?
Avukatı yarım saat önce buradan çıkışını ayarladı.
Son avocat a négocié sa relaxe il y a une demi-heure.
Benimle şimdi buluşmak istiyor. Yarım saat içinde...
Il veut me rencontre maintenant, dans une demi-heure.
Yarım saat içinde başlıyoruz. Atölyeyi kaçırırım.
Nous commençons dans une demie-heure j'aurais raté l'atelier
Elemanlarını alıp yarım saat içinde aynı yere gelmeni istiyor.
Il veut passer prendre les gars au même endroit dans environ une demi heure.
Yarım saat.
30 minutes.
Henry ile yarım saat geçirmene izin vereceğim.
Je vous laisse 30 mn avec Henry.
Ölmemen için yarım saat bilemedin 45 dakika veriyor sana.
Ca te donne une demie heure, peut-être 45 minutes avant que tu ne meures.
Ölüm aralığımızdan yarım saat sonra.
30 minutes après le créneau.
Ama yarım saat içinde adamlarımı aramazsam küçük kızının beyni mermiler eşliğinde etrafa saçılacak.
Si je n'appelle pas mes hommes dans la demi-heure, sa fille se fera déchiqueter par des balles.
Küçük bayana yarım saat daha süre ekliyorum.
La dame dispose d'une demi-heure en plus.
Yarım saat bana yeter de artar bile.
Une demi-heure, c'est long.
Yarım saat önce travmada lazımdın.
J'avais besoin de vous en trauma.
Biz uluslararası bir kaçağı yarım saat içinde al aşağı ediyoruz ve siz moronlar beni bekletiyorsunuz.
On va attraper un fugitif international dans une demie heure, et vous bande d'idiots me mettez en attente.
En azından yarım saat bizi burada tutmak niyetindeydin.
Vous comptiez nous ennuyer pour au moins une demi-heure.
- Hazırlaması yarım saat sürer.
- Trop long. - Pince.
Hemşireden yastık istedim. Yarım saat oldu.
J'ai demandé un oreiller de plus il y a une demi-heure.
Geleli yarım saat oldu.
J'y suis depuis au moins une demi-heure.
- Şovda birinciyi açıkladıktan yarım saat sonra öldürüldü.
Il a été tué une demi-heure après le palmarès.
Yarım saat sonra, 5 : 49 da, o seni aramış.
Et puis environ une demi-heure plus tard... à 17H45... elle vous a appelée.
Hayır, hayır. Son gittiğimde masa için beni yarım saat beklettiler.
Non, non, la dernière fois que j'y suis allée, ils m'ont fait attendre une demie-heure pour une table.
Geleli yarım saat oldu, ama 10 kez idrar kokusu aldım. Sorun ne?
Je suis ici depuis une demi-heure, et j'ai déjà senti l'odeur d'urine 10 fois.
Biliyorum ki, yarım saat içinde uykucu ayı ile birlikte kitap okuman gerekiyor. O yüzden kısa keseceğim.
Je sais que tu dois lire tes livres avec l'ours dormeur en une demi-heure, donc je serai bref.
Sadece yarım saat kayboluyorum ve bir erkekle randevu ayarlıyorsun?
Durant la demi-heure, pendant laquelle j'étais sorti, tu as trouvé un petit-ami?
Yarım saat içinde hastanedeyiz, tamam mı?
On sera à l'hôpital dans une demi-heure.
Pekala, Miles'ın öğrenci kimliği kütüphanedeki kahve makinasında ölümünden yarım saat sonra kullanılmış.
La carte d'étudiant de Miles a été utilisée au distributeur automatique de la bibliothèque une demi-heure après sa mort.
Güneş yarım saat sonra doğmuş olacak.
Le soleil sera levé dans une demie heure.
Pardon, Marty. Yarım saat içinde Palm Springs'te bir müşteriyle buluşmam var.
Désolé, Marty, je rencontre un client à Palm Springs dans 30 minutes.
Yarım saat içinde seni almaya geleceğim, işinin bittiğinden emin ol.
Je viens te chercher dans une demi-heure.
Yapması yarım saat sürer.
Ça prend une demi-heure,
- Ah, belki yarım saat.
- Peut-être une demi-heure.
Benimle Coffee Cup'ta yarım saat sonra buluş.
Rejoins-moi au café dans une demi-heure.
Bir saat sonra ameliyatım var, seni yarın hallederiz.
J'ai une opération dans une heure, on le fera demain.
Parça elimize birkaç saat önce geçti, sanırım yarın akşama kadar halletmiş oluruz.
On va avoir la pièce dans quelques heures on devrait donc pouvoir régler ça avant demain soir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]