Yeri перевод на французский
21,341 параллельный перевод
- Bir, onların yeri değil.
D'abord, ce n'est pas leur terre.
Ama bunda göz yeri yok.
Il n'y a pas de trous pour les yeux.
Çünkü trafo kulübesinin olması gereken yeri buldum.
Car j'ai trouvé l'endroit où il est censé être.
Ama bakın, Mason'ın ortaya çıkabileceği her yeri izlemeye çalışıyoruz.
Mais, regarde, on tente de couvrir tous les endroits où Mason peut être.
Üst katta suç önleme ve olay yeri inceleme var Barry'nin çalıştığı yer burası.
À l'étage, c'est l'anti-crime et le labo du CSI... là où Barry travaille.
Her zaman olay yeri incelemede olmak istemiştim.
J'ai toujours voulue être un CSI.
Eğer bu yeri yere yıkmaya uzak olduğumu düşünüyorsan, ciddi bir şekilde yanılıyorsun.
Si tu penses que je ne vais pas brûler cet endroit entièrement, tu te trompes gravement.
Benim evim. Ve başka gidecek yeri yok gibi görünüyordu.
Ma maison et il semble n'avoir nulle part où aller.
Ollie'nin gösterdiği iki sağlık görevlisi ve kanla yapılmış bir sembolün olduğu olay yeri fotoğraflarını fotoğraflar vardı ya?
Tu sais les photos de scène de crime qu'Ollie nous a montrées avec les ambulanciers et les symboles écrits avec du sang?
Oliver'in Darhk'ın saklandığı yeri bulması senin sayende olmuştur sanıyorum?
Oliver a trouvé la base d'opération de Darhk et je suppose que c'est grâce à toi?
Olay Yeri İncelemenin yarısı HIVE suç mahallini araştırıyordu.
J'ai la moitié de la scientifique qui travaille sur la scène de crime à RUCHE
Machin Darhk'ın saklandığı yeri herhangi bir yardım olmadan buldu.
Machin a trouvé la base des opérations de Darhk sans aucune aide.
Kaplamada bağlantı yeri yok.
Mais il n'y a pas de joints dans la structure.
CCPD'yi aradım ve her yeri arıyorlardı ama 48 saat geçti bile ve olmadı bir şey, sonra olay yeri teknisyeni beni kenara çekti... -... ve bu konuda seninle konuşmam gerektiğini söyledi.
J'ai appelé la police et ils ont cherché partout, mais ça fait déjà 48 heures, et toujours rien, mais ensuite un technicien de scène de crime m'a prise à l'écart et m'a dit que je devais parler de ça avec toi.
Olay yeri inceleme kimliklerini belirleyebildi mi?
La police a pu les identifier?
- Reddedildi. Bak ne diyeceğim sana. Müvekkilinin adamlarıyla beraber saklandığı yeri de gördüm ben.
Vous savez, le fait est que, j'ai vu votre client dans sa cachette avec ses hommes.
Yüz üstü bıraktığın arkadaşların veya öldürdüğün insanların burada yeri yok.
Les amis que vous avez perdus, les gens que vous avez tués. ils n'ont pas leur place dans ceci.
Tommy'nin cenazesinden sonra koridorda bu yeri daha iyi bir şehir yapmak istediğin konusunda söylediklerini düşünüyordum da.
Tu sais, je pensais à ce que tu as dit dans le couloir après l'enterrement de Tommy de vouloir aider à faire de la ville un endroit plus sûr.
Ya da yanlış yeri gözlüyoruz demektir.
Ou on est plantés au mauvais endroit.
Gittiğin her yeri biliyorum.
Je connais tous les endroits où vous êtes allés.
Bu yeri sevmedim.
Je n'aime pas cet endroit.
Lanet olsun, her yeri aradık.
Bon sang! Nous avons cherché partout!
Gezegendeki tek güvenli yeri yok etmeye çalıştığının farkındasın değil mi?
Vous rendez-vous compte que vous voulez détruire le dernier endroit sûr de la planète?
Ve siz henüz bulunduğunuz yeri bilmiyorsunuz!
Mais tu ne connais pas encore ta géographie!
Üç eğlenceli adamın bir dördüncüye yeri var!
3 mecs fun, il y a de la place pour un 4ème.
Doktor Knox içmez ama Doktor Enbom'un iyi şeyleri tuttuğu yeri biliyorum.
Docteur Knox ne boit pas. Mais je sais où le Dr Enbom conserve les bonnes choses.
Çok fazla yeri ziyaret etmişsin.
Vous avez été dans tellement d'endroits.
Boğazı bir köpek tarafından yırtılmış gibi, ama başka hiç bir yeri hedef alınmamış.
La jugulaire est arrachée comme si on l'avait arraché avec les dents mais aucun autre organe ou extrémité n'a été ciblé.
Kimsenin bir yeri kanamıyor. Beklediğimden daha iyi geçti herhalde.
Personne ne saigne, donc ça s'est mieux passé que prévu.
Sanırım kendime ait bir yeri hak ediyormuşum gibi geliyor.
En fait, j'ai l'impression d'avoir mérité mon espace ou je sais pas.
Çamur Doğumluların aramızda yeri yok.
Le Mudborn n'a pas sa place parmi nous.
Bu sadece birisi belirsizliğe düşerse gidecek bir yeri ve yanyana olduklarını gösteren iki insan.
C'est la maison de deux personnes qui se foutent totalement de l'agencement des choses tant qu'ils sont près l'un de l'autre.
Vincent bize Joey'in kablosuz hesabına erişim hakkı verdi. Ben de GPS verilerini takip ettim. Telefonunun son görülen yeri burası.
Vincent nous a donné accès au compte sans fil de Joey, qui trace les données GPS, et la dernière localisation de son téléphone était ici au parc Union.
Ne olduğunu bildiğinden mi yoksa annenin Kupa'yı sakladığı yeri bildiğine mi emin değilsin?
Tu ignores s'il y a un problème ou si c'est bien la Coupe?
Başka bir oda ve kahvaltı tarzı yeri iyi olurdu.
C'est mieux qu'un autre gîte.
Şimdiki zaman sadece bir çift göze yeri olan dar bir aralık.
Le présent est juste une fente avec de la place pour juste deux yeux.
... ve geldiğim yeri sana borçlu olduğumu söylemek için.
Et te dire que c'est grâce à toi si j'en suis là.
Olay yeri incelemeyi bitirince bunun ne demek olduğunu anlarım herhalde.
Je pense que je trouverais à quoi cela ressemble. Une fois que j'aurais fini l'école de CSI
Patty, Midway City'deki olay yeri inceleme okuluna gidiyor.
Patty va à l'école des CSI à Midway City.
Küçüklüğünden beri olay yeri inceleme görevlisi olmak istemiş.
Elle a toujours voulu intégrer cette école.
Bulunduğun yeri öğrenip seni buraya soktum.
J'ai aidé à te retrouver et je t'ai enfermé ici.
Birkaç yeri düzeltmem gerekecek.
Je dois juste corriger quelques problèmes.
- Ait olduğum yeri bulmalıyım.
Je dois trouver un endroit qui me convient.
Aile yeri... Sen nasıl bir partiden kaçarsın, kardeş...
Tu peux pas zapper une fête!
Burası seniniçin dinlenme yeri, Neden biraz dışarının özelliklerini kontrol etmiyorsun?
Pourquoi tu cherches pas une maison pour ta Retraite, ici?
- O ülkenin yeri de tam olarak...
- Qui se trouve où, au juste?
Cenazeye gidip boş mezar yeri var mı diye sormak gibi bir şey bu.
C'est comme aller à un enterrement et demander s'il y a une tombe de libre.
- Tatil yeri gibi.
- C'est comme être toujours en vacances.
Ne yeri ne zamanı.
C'est ni le lieu, ni le moment.
Tam yeri tam zamanı.
Bien sûr que si.
Dinle, Burası yiyecek içecek yeri.
Là, c'est pour le buffet.
yerine 100
yerim 21
yerinde 27
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerini biliyor musun 24
yerinde olsam 100
yerinde olsaydım 43
yerim 21
yerinde 27
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerini biliyor musun 24
yerinde olsam 100
yerinde olsaydım 43