Yerler перевод на французский
3,483 параллельный перевод
Soğuk yerler.
Des endroits froids.
Yani o yerler eğlenmek için.
Je veux dire, ces endroits sont censés être amusant.
Yeni bir şirket Portland'da yerler alıyor ama sitesine girmek istediğimde güvenlik duvarı ile karşılaştım.
Tres bien, alors, il y a cette nouvelle entreprise qui rachète à tout un tas de maman et papa de Portland. mais je me suis pris un pare-feu quand j'ai essayé d'accéder à son site.
Kod isimleriniz, kaldığınız yerler, arabanızın nerede olduğu.
Vos faux-noms, repère et vos garages
Evet, pencereler kocaman, yerler harika, tamam mı?
Oui, les fenêtres sont énormes, les sols sont superbes.
Çocuklara işkence yapılan berbat yerler.
D'horribles endroits où on torture les enfants.
Ohio'da spor alanında burs alma ihtimalin olan yerler var. Bunlar sende kalsın.
Cette pile, euh, c'est des endroits dans l'Ohio que vous avez réellement une chance d'avoir une bourse d'athlétisme, alors tu t'accroches à eux.
* Yerler var hatırladığım *
♪ There are places l'll remember ♪
İnsanların Emmet'in programını sevmesinin nedeni gezdiği yerler ve maceraları değil, onları bu küçük ailenin bir parçası olmak istemeleri.
TESS COLE Interview - deux jours avant pas pour les voyages ou l'aventure, mais parce qu'ils voulaient rejoindre notre petite famille parfaite.
Dünyada, sırf kız oldukların için kızların eğitim alamadığı yerler var.
Je ne l'ai pas dit à Mellie. Si elle ne reste pas, il n'y a pas besoin. Si elle est...
Duyduğuma göre, güney yakasının her yerinde gizlenebileceği yerler varmış.
Les rumeurs disent qu'il serait dans les cachettes du Sud, mais..
Benim de birlikte çalıştığım kişilerle karşılaşabileceğimiz yerler de var burada.
Tu sais, il y a des endroits en ville où on peut croiser des gens avec qui j'ai travaillé.
Yerler çamur, yakında zifiri karanlık olacak.
C'est detrempé et la nuit tombe.
Boyaları, duvar kağıtlarını yerler ve kabuklarını tarihi eserlerin üstüne bırakırlar.
Ils mangent la peinture, le papier peint, et déposent leurs excréments partout.
Şu vurgulu yerler bu, kemiksel travmayı belirtiyor.
Ces marques en lumière... Elles indiquent les traumas du squelette.
Dükün kalesi tamamen taştan yapılmış ama yerler ve çatı kirişleri tahtadan yapılma.
Le château du Duc est fait de pierre, mais les sols et la charpente... Fait de bois.
Gidemeyecekleri yerler vardır.
Des endroits où ils ne peuvent pas aller.
Bilirsiniz, bu tür yerler için isimler vardır.
Tu sais que... ce genre de lieux porte un nom.
Evet, ama bu yerler doğrudan çocuk yapmak için tasarlanmamıştır.
Sauf que ces lieux ne fabriquent pas des bébés.
Sadece ot yerler.
Ils mangent de l'herbe.
Ben sadece Metro'nun yardımına ihtiyacımız var diyecektim. Bizim için gidilecek yerler var. 8 sene önce yoktu.
je disais simplement que l'on aurait besoin de l'aide de Metro nous avons des choses en notre faveur, que l'on avait pas il y a huit ans
Araştırdığı yerler arasında Amfilisit barındırabilecek en olası yer burası.
Partout. il a étudié l'endroit qui a la plus grande chance d'en contenir Ici.
- Gitmekten hoşlandığı yerler var mı?
- Où est-ce qu'il aime aller?
Birlikte yerler, uyurlar ve aynı kadını paylaşırlar.
Manger, dormir... Même les meufs.
Aranacak daha tehlikesiz yerler de vardır.
Il y a des endroits moins dangereux.
Genel kural olarak bestekârlar en ufak şeyde kafayı yerler.
En règle générale, les compositeurs ont tendance à flipper à la moindre secousse.
Burası çalıştığın diğer yerler gibi değildir.
Il y en avait pas à ton ancien boulot.
Ölümlülerle ve toplumun diğer kesimiyle istediğin kadar eğlen, çünkü bu dünyanın kapıları artık sana tamamen kapandı... tüm yerler, tüm insanlar.
Tu peux profiter de tes mortels et de cette société à laquelle tu tiens, parce que ce monde est comdanée à toi..... tous les endroits et toutes les personnes.
Fransa'ya git, değişik yerler gör, bize anılar biriktir.
Allez en France, faites du tourisme, rapportez-nous des souvenirs.
- Böyle yerler hala var, değil mi?
Ils font toujours ça, pas vrai? Bien sûr.
- Yani besin zincirinin en üstündeler. - Her şeyi yerler.
Ça veut dire qu'ils sont au sommet de la chaîne alimentaire.
Bu hayvanlar, kendi anne ve babalarını bile yerler.
C'est le type d'animaux qui mangent leurs propres papas et mamans.
Bunlar kalabalık bakımından ve fazla çıkış imkanı sağlaması bakımından uygun yerler.
Bonne taille, près des transports en commun, avec plusieurs sorties.
Böyle yerler organize Rus ve Ukrayna mafyaları dolu.
Ces place sont toutes prises. Le crime organisé Russe, Ukrainien.
Gitmem gereken yerler var.
Je dois aller quelque part.
Çok olgunca, majesteleri. Gitmemiz gereken yerler var. Tamam, 40.
Très mature, votre Altesse on est attendu quelque part
Öldürüldüğü zaman yerler bir oldum. Ne kadar göz yaşı döktüm bilemezsin.
Quand il a été tué, j'ai juste pleuré et pleuré.
Hayır, tam tersine, hastaneler antibiyotiğe dayanıklı bakterilerin kolayca üreyebilecekleri yerler, bu da E. coli ve staphylococcus enfeksiyonlarına neden olabilir.
- Non. Les hôpitaux sont devenus des nids à microbes résistants aux antibiotiques avec en tête l'E. coli, et les infections au staphylocoque.
Peki gittiği yerler?
Ok, et les endroits où elle a l'habitude d'aller?
- Peki doğu yakasında gittiğiniz yerler?
Quels sont les endroits où vous avez l'habitude d'aller sur la Côte Est?
Sığınma evleri ameliyatlı bir kadın için iyi yerler değil.
Ce n'est pas l'idéal pour une convalescente.
Los Angeles'ta böyle yerler de mevcut.
Ce genre de bars existe à L.A.
Benim yapmam gereken işler, gitmem gereken yerler var.
Et... J'ai des choses à faire et des endroits où être, alors je vous verrai demain.
Seni şuracıkta diri diri yerler.
Ils vont vous manger vivant, ici.
Bu yüzden Bedevi'ler karıları olmadan yemek yerler.
- Voilà pourquoi les Bédouins mangent sans leur femme.
Central Park. Washington Square Park. Dikkat çekmemen gerektiğinde buluşmak için çok mantıklı yerler buralar.
Euh, Central Park, Washington Square Park... seraient des endroits intéressants pour rencontrer quelqu'un sans attirer l'attention.
Dikkat et, yerler kaygan.
Attention, ça glisse
Ve diğer çarpılar da Cole'manın rahatsız ettiği için şikayette bulunan yerler.
Et les autres croix sont les endroits où les harcèlements de Coleman ont eu lieu.
Duyduğuma göre Oxy kliniği için en uygun yerler köprü kenarları ya da iki vadinin birleştiği yerlermiş.
De ce que j'ai entendu, les meilleurs endroits pour les cliniques d'oxy sont les ponts ou [gloussement] bien sûr, n'importe où deux "cavités" se croisent.
Karikatürlere benziyoruz, bu yüzden biz de kadınların üzgün, çaresiz ve zayıf oldukları yerler gideriz...
On ressemble à de mauvais dessins de cartoons.
Bunların bazıları güzel yerler.
Des endroits sympas.