Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Y ] / Yetersiz

Yetersiz перевод на французский

1,984 параллельный перевод
Yetersiz bir şekilde araştırılmış olan G-virüsünün geliştirilmesi için ülkeleri yatırım yapmaya ikna edemedin.
Vous ne pouviez pas convaincre les autres pays d'inverstir dans le développement de recherches non fructueuses sur le G-virus.
- Sayıca yetersiz kalmak üzereyiz.
- On va être dépassés.
Bunu anlamıyorum.Şu anda bile personel sayım yetersiz.
Je ne comprends pas. Je suis déjà en sous-effectif.
Siz ve sizin yetersiz polis gücünüz -
Vous et votre police en manque de personnel...
SavcıIık iddiaları yetersiz kaldı.
La préfecture ne te demandera rien.
D.A. Offisi çok yoğun ve kadrosu yetersiz.
Le bureau du procureur est dépassé...
Ve Gizli Servis olarak kendi yurttaşlarımızı koruma hususunda yetersiz görünmemiz El Kaide için büyük bir propaganda zaferi olurdu.
une énorme victoire pour Al-Qaida, et le MI5 accusé d'être incapable de protéger ses propres citoyens.
Onu bulamadığınızı, bulmak için her yolu denediğinizi söylemeniz yetersiz kalabilir.
Alors, en disant que vous ne pouviez pas ou que vous avez tout essayé, ça ne sera pas assez.
- Sana da mı yetersiz geldi?
Quoi, toi non plus ça ne te suffit pas?
Hayır, kızgın değilim, sadece personeli yetersiz bir okulu idare ediyorum.
Non, c'est juste que je dois gérer une école en sous-effectif.
Suçunu açıklayacak, iş birliği yapacak ve onu akıl yönünden yetersiz bulacağız.
Il plaide coupable, coopère, et on le déclare mentalement irresponsable.
- Duygusal olarak yetersiz olmama rağmen, sana yardım edemem, çünkü ihanete uğradığımı hissediyorum.
Bien que je suis incapable de ressentir des émotions, je ne peux m'empêcher de me sentir trahit.
"Yetersiz"?
"Agrément refusé"?
Yetersiz zaman.
Trop court.
Yetersiz deliller, tanık korkutmak, jüri ayarlamak...
Absence de preuves, intimidation de témoins, manipulation de jurés...
Şimdi, geçirdiğim depresyona ilaç kullanan ve zihinsel açıdan yetersiz bir kişi sebep olmuşsa bunu jürinin bilmesi gerekiyor.
Si ma souffrance émotionnelle était causée par une personne dérangée et sous traitement, le jury doit le savoir.
Yerel polislerden endişelendiği kadar yetersiz ve kirli olanlardan da haz etmez.
Pour lui, les flics locaux sont incompétents ou des ripoux. Ah oui?
Gizli bir tanık ve yetersiz zamanla ne yapabilir ki?
Un témoin de nuit et une demi-plaque, ça nous mène où?
İmha edilmesi gereken mühimmatlar, elektrik kesintisi su kesintileri, telefonlar çalışmıyor hastaneler yetersiz, bir sürü haydut gece evleri soyuyormuş.
Explosifs armés dans les rues, pas d'électricité, pas d'eau courante, lignes téléphoniques cassées, hôpitaux saccagés, et des voyous qui volent les maisons la nuit.
Hasar yetersiz.
Les dommages sont peu concluants.
Yetersiz demek istemiyorum.
Je ne dis pas qu'il est incompétent.
Hükümet milisleri yetersiz koruma sağlıyorlar.
Les milices des états sont une protection insuffisante.
Savunmamız için yetersiz durumdaki eyalet milislerine güvenmek durumunda kalacaksak, şimdiden Fransızca öğrenmeye başlasak da olur, Sayın Başkan.
Si nous sommes obligés de nous fier aux milices d'état pour notre défense, nous ferions mieux d'apprendre le français tout de suite, M. le président.
Size de merhaba yetersiz derecede zeki insan.
Bonjour à toi... personne insuffisamment intelligente.
Peki, kötü ve yetersiz şeyler nelerdi?
Raconte-moi les ragots.
Katil yetersiz hissederse kendini kanıtlamak için daha çabuk harekete geçebilir.
S'il se sent dérisoire, il risque d'attaquer plus vite pour prouver sa valeur.
Aylar sonra, başka bir kızılı kaçırıyor,... ama bu sefer planlaması yetersiz ve kızı susturmaya çalışırken panikleyip öldürüyor.
Des mois plus tard, un autre enlèvement d'une rousse, mais mal planifié, Et il la tue par panique en essayant de la faire taire.
Walter'ın yetersiz bir erkek modeli sergilediğini mi söylemeye çalışıyorsun?
Est-ce que tu veux dire que Walter n'est pas un modèle masculin adéquat?
Hayır, Walter'ın yetersiz bir erkek olduğunu söylemeye çalışıyorum.
Non, je veux dire que Walter n'est pas un homme adéquat.
Amiralin bu keşif turunun farkındayım, ve bunun yetersiz olduğunu düşünüyorum.
Je suis au courant de l'expédition de l'amiral et je la juge insuffisante.
Yetersiz mi?
Insuffisante?
Yetersiz miktardaki maaşınızda bir artış söz konusu bile olamaz, Albay.
Une augmentation de votre maigre salaire est hors de question, colonel.
Aksine, bir problemi varsa, o da, bu mağazanın, 4 yaşındaki muhteşem bir kız çocuğu için tamamen yetersiz olmasıdır.
{ \ pos ( 192,220 ) } En fait, son seul problème, c'est ce magasin { \ pos ( 192,220 ) } qui ne convient pas à une petite fille de 4 ans tout à fait dans la moyenne.
Kendini yetersiz hissetmene sebep olacak.
Ca va te donner l'impression de ne pas être à ta place.
Sonbahar dizaynları için hazırladığım taslakları yeni bitirdiğimi onları mağazada sakladığımı ve onlar olmadan yönetim kurulu toplantısına gidecek olursam yetersiz görüneceğimi biliyordu.
Elle savait que j'avais terminé les esquisses de ma nouvelle collection. Elle savait qu'elles étaient à la boutique. Elle savait aussi que si je venais à l'assemblée générale sans esquisses, je passerais pour une incompétente.
Dennis, sana bu konuda yetersiz olduğunu söylemiştim.
Dennis, je t'ai dit que tu n'as pas ce qu'il faut.
Yetersiz değilim, Frank.
J'ai ce qu'il faut, Frank.
Yetersiz kanıt.
Non concluant.
Keşke uysaydı, adamım, ama yetersiz kanıt.
J'aurais bien aimé, vieux, mais ça l'est pas.
Ayrıca yetersiz bir kanıt.
Toujours non concluant.
Ve pisliği temizledi, sokaklarda dolaşarak... Charlie'nin küçük ve yetersiz beslendiğini belli eden... dışkısına benzer dışkısı olan birini aradı.
Il nettoya alors le bazar et arpenta les rues, cherchant quelqu'un qui pouvait dupliquer la petite et malnutrie crotte de Charlie
Bu vakânın senin için neden yetersiz olduğuna dair tartışmayacak mısın?
Vous ne me dites pas en quoi il n'est pas pour vous?
- Bu kadar. - Test sonuçları yetersiz ama her halükarda ihtiyacı olan- -
Les tests sont peu concluants.
Taramalar ve röntgen filmleri yetersiz.
Les scanners et rayons X changent grandement.
Aşırı susuzluk ve yetersiz beslenme nedeniyle tedavi ediliyorsunuz.
Vous êtes sous traitement pour déshydratation et malnutrition.
Arthur yetersiz biri olduğum için ölürse - Merlin!
Si Arthur meurt parce que je n'y arrive pas...
Yetersiz.
- Peu concluant.
bu durum beni yetersiz hissettiriyor, bu da sorunuma sebep oluyor, beni daha da yetersiz hissettiriyor ve daha fazla zorluğa sebep oluyor.
, pas en lisant le New York Times. Je ne suis pas à ma place dans ta vie, et je ne m'y sens pas à l'aise.
Yetersiz, efendim.
C'est mauvais, Monsieur.
Ekipmanların çok yetersiz.
Toute cette installation n'est pas adéquate.
YETERSİZ BAKİYE.
FONDS INSUFFISANTS.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]