Çok fazla değil перевод на французский
1,087 параллельный перевод
Yeni model için değişiklikler yapmam gerekti ama çok fazla değil.
J'ai dû faire des altérations pour les modèles récents, mais très peu.
Çok fazla değil.
Ce n'est rien.
Çok fazla değil.
Pas trop.
Çok fazla değil ama lütfen bu 50 altını iptal bedeli olarak kabul edin.
Voici 50 ryos pour vous dédommager.
- Şimdilik çok fazla değil Tony.
Mais pas trop.
- Çok fazla değil.
- Pas vraiment.
Çok fazla değil, dört yıl.
Qu'est-ce que ça représente!
Bazı politikalarla uyuştum, diğerleriyle çok fazla değil.
Je partageais les opinions de certains, pas de tous.
- Çok fazla değil.
- Oh, c'est rien du tout.
Bu çok fazla değil mi?
Ce n'est pas un peu excessif?
Çok fazla değil ama herkese yeter.
- Tu peux les congeler. - Je peux poser ça?
Çok fazla değil.
Presque rien.
Çok fazla değil. Büyükbabam, makinistmiş mesela.
Mon arrière-grand-père travaillait aux chemins de fer.
Gerçekten çok fazla değil.
Suivant.
Sence de oraya koyduğun kahve çok fazla değil mi?
Ça ne fait pas un peu trop de café?
- Çok fazla değil.
Pas à ce point.
- Çok fazla değil.
- Pas du tout.
- Londra Kulesi'nden mücevherler... polisten uzak dururuz onlar bizim dilimizi konuşmaz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneceğiz... güle güle, hemen dönün ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... fazla gecikmeyin, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın çabuk dönün... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakalın, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz...
Les joyaux de la couronne On connaît les policiers fouineurs Ils ignorent notre rengaine Au revoir À bientôt
Bana Bay Cacapoulos çok fazla tutumlu değil gibi geldi.
Il ne me semble pas que M. Cacapoulos soit très économe.
Sorun değil. Ama İrlandalılara çok fazla satıyorum çünkü kendim İrlandalıyım.
Je place beaucoup chez les Irlandais car je suis moi-même d'origine irlandaise.
Böyle iyi bir sigorta için çok fazla bir fiyat değil, değil mi?
Ça n'est pas beaucoup plus, pour tout ce montant supplémentaire.
Çok fazla. Değil mi?
C'est trop, non?
Yeterince değil belki ama çok fazla.
- Pas assez et peut-être trop?
Çok fazla yemeğimiz olmasa da, değil mi?
La nourriture n'est pas terrible, n'est-ce pas?
Çok fazla birşey değil.
Pas grand-chose.
Evet, yakalarımı çok fazla kolalamam, öyle değil mi? Tamam, tamam.
- Trouvez-la.
Fazla büyük değil, ama çok camı var.
Ça va. Il y a beaucoup de verre.
Çok fazla şarabın dumanlandırdığı bir beyinden fazlası değil.
Rien appris, ça m'aura évité de boire trop de vin.
En çok konuşan kişi değil. Sen en fazla radyo spikeri olursun.
Ce n'est pas le bavard, futur animateur de radio.
Çok fazla ısrar etmek zorunda kalmadım değil mi?
J'ai pas eu á insister beaucoup, hein?
Bu düzenli bir iş değil, ama para kazanma fırsatım olduğunda... çok fazla kazanabiliyorum.
On est souvent au chômage, mais quand on léve une affaire, on gagne gros.
Dün gece seni çok fazla çalıştırdılar, öyle değil mi? - Mm- mmm.
Vous avez encore travaillé de nuit, hein?
- Çok fazla değil mi sence?
Ce n'est pas trop?
Hepsi çok fazla. Değil tabii ki.
- Je n'ai pas besoin de tout ça.
Çok fazla bir şey değil. Senin adını taşırım.
J'aurais un acte de mariage.
şey, çok fazla değil, hayır.
Je ne me suis pas étendu sur la question.
Çok fazla bağırmadım değil mi?
- Je n'ai pas trop crié?
Çok fazla dışarı çıkmaz. Sağlığı iyi değil.
Elle sort peu, elle n'a plus de force.
- Çok fazla seçeneğimiz yok, değil mi?
Je n'ai pas le choix.
- Ve sanırım sana özel bir hat için 25 dolar çok fazla değil.
Papa... Pour le téléphone, alors? Je sais.
Çok fazla şey biliyorum, değil mi?
J'en sais beaucoup non?
Çok fazla ders çalışmıyorsun, değil mi?
T'en fais pas trop, hein? T'étudies?
Çok fazla birşey değil. Sadece koşturuyorum.
- Je ne sais pas, pas grand-chose.
Sorumluluğun getirdiği yük çok fazla. Bu doğru, değil mi?
Le poids des responsabilités devient trop lourd.
Bir eroinman için çok fazla yediğimi söylemeye çalışıyorsun değil mi?
Tu veux dire que je mange beaucoup pour un junkie.
Çeneni kapatman çok fazla sürmedi, değil mi?
Il n'en faut pas beaucoup pour vous faire taire.
Bu, birkaç beyaz pisliğin çok fazla ucuz alkol almasından başka bir şey değil.
C'est à cause de quelques pauvres blancs bouseux qui boivent trop de gnôle.
TV dünyasına girmek kadar göz alıcı değil ama başlamak için mükemmel bir alan ve satılık çok fazla radyo var.
Ce n'est pas aussi prestigieux qu'une télé, .. mais c'est du solide, et il y a plus d'offre sur le marché.
Mücevherler. Çok fazla bir şey değil.
Seulement une petite partie.
Çok fazla şeye tanık olduk, ama bu kadarına değil.
Ecoute, on a toujours su réfléchir, mais jamais pour un truc pareil.
Richard sloganlarla daha fazla ilgilenseydi, daha çok para kazanırdı, değil mi?
Si Richard s'occupait un peu plus de réclame, il ferait plus de business et plus de fric.
çok fazla 266
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
fazla değil 199
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
fazla değil 199
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66