Çok yorucu перевод на французский
493 параллельный перевод
Çok yorucu bir akşam geçirdim.
J'ai eu une soirée épuisante.
Benim için çok yorucu bir oyun oldu.
- C'est trop épuisant pour moi.
Senin için beklemek, çok yorucu olacak ve ne kadar acı değil mi?
L'attente lui semble longue! Comment ton cœur battra-t-il là-bas? Sera-t-il inquiet?
Evet, sevgilim. Senin için çok yorucu olur.
Non, cela vous fatiguerait.
Hastalarımdan bazısı da bunu çok yorucu bulur.
Pour moi et pour certains patients.
Ondan bir hanımefendi yaratmak benim için çok yorucu bir iş.
Essayer de faire d'elle une dame me donne toutes les peines du monde.
Çok yorucu.
Comme d'habitude.
Netta, galiba, çok yorucu bir hafta geçirmişsin.
Je sais que vous avez eu une semaine épuisante, Netta.
Oldukça uzun yoldan geldiniz ve eminim yolculuk çok yorucu idi.
Vous arrivez de loin. Un tel voyage, quelle barbe!
Susan, gençliğinin coşkusu çok yorucu.
Susan, ton exubérance de jeunesse est éreintante.
Çok yorucu bir gün geçirdim, Paul.
Ma journée a été éprouvante.
Zaten dergide çok yorucu bir gün geçirdim.
J'ai eu beaucoup à faire aujourd'hui.
Yatma zamanım çoktan geçti ve çok yorucu bir gün geçirdim.
Je devrais dormir depuis longtemps. La journee a ete epuisante.
O kadar yorgunum ki, yorgun olduğumu söylemek bile çok yorucu.
Et moi donc!
Minnettarlık bazen çok yorucu olabilir.
- C'est lassant, la gratitude.
Biliyorum ama, çalışmak çok yorucu.
Je sais. Mais travailler ça me fatigue.
Barbara, bu şekilde kürek çekmek çok yorucu!
C'est fatigant de ramer comme ça!
Çok yorucu oldu ama dayanamadım, sen gelmeden her şeyi hallettim.
Je sais que je n'aurais pas dû, mais je n'ai pas pu résister. Je l'ai arrangé sans toi.
Umarım iş çok yorucu olmaz.
Ce ne sera peut-être pas si difficile.
Çok yorucu bir akşam geçirdim.
Je suis épuisé.
Sinek kağıdından kurtulmaya çalışmak çok yorucu bir iş.
Se décoller d'un papier tue-mouches peut s'avérer très difficile.
- Büyü çok yorucu bir şey.
- La magie est un art éreintant.
Çok yorucu.
Enorme essai en fait.
Bayan Birchfield, bu öğleden sonrayı, bir cevap için yaptığınız ısrarlı arayışla çok yorucu hale getirdiniz.
Mlle Birchfield, vous m'avez rendu l'après-midi très ennuyeuse, avec votre recherche constante d'une réponse.
Ama ofiste çok yorucu bir gün geçirdim.
J'ai eu une journée éreintante.
Berlin'den buraya çok yorucu bir yolculuk yaptım.
Le voyage depuis Berlin a été très fatigant.
İkimiz çok yorucu bir gece geçirdik ve ikimiz de bitip tükendik.
On a tous les deux eu une soirée épuisante. On est tous les deux éreintés, et... Quand alors?
Eve döndüğümde her şeyi yerli yerinde buluyorum. Bu hoşuma gidiyor. Günü muayenehanede ve sonraki birkaç saati hastanede geçirmek çok yorucu.
Quand je rentre à la maison, tout est en ordre, et j'aime ça... parce que je suis fatigué après avoir passé une journée au cabinet... et deux heures à l'hôpital.
Çok yorucu idi.
C'était trop fatigant.
Tüm gece konuşmak çok yorucu.
Je ne peux pas parler toute la nuit. Je dois me coucher tôt.
Çok yorucu.
C'est dur.
Öylesi onlar için çok yorucu olmaz mı?
C'est long... c'est inutilement fatigant.
Bu çok yorucu!
Éreintant!
Sabahın köründe babanı arıyorsun, bu mu çok yorucu?
Appeler son père à 1h du matin, c'est épuisant!
Lütfen bağışla, ama çok yorucu bir akşam geçirdim.
Quel mauvais causeur! Veuillez m'excuser.
Çok yorucu ve zahmetli olur.
C'est trop compliqué.
Gerçekten, çok yorucu bir şekil. Gürültülü bir gösteri.
C'est de mauvais goût, fastidieux et tapageur.
Çok yorucu bir gün geçirdim.
je viens de vivre une journée exténuante.
Bana yazmasan daha iyi, cevap vermek çok yorucu.
J'aurais préféré que tu ne m'écrives pas. Je dois faire un grand effort pour te répondre.
Çok yorucu bir gün oldu.
C'était une journée éreintante.
Fazla yorucu değil, artı insanı meşgul ediyor ve bu çok eğlenceli olacak.
C'est facile, ça vous occupera et on s'amusera bien.
- Sorun ne, iş çok mu yorucu?
Il y a trop de travail?
Yaşadığınız yorucu deneyimi dikkate alırsak, sanırım çok fazla konuştuk.
Vous êtes très fatiguée, nous avons trop parlé.
Deanie yorucu bir gün geçirdi ve çok yorgun.
Deanie a eu une journée éprouvante, elle est trop fatiguée.
- Yolculuk yorucu muydu? - Çok değil.
Le voyage a été fatigant?
Hayır, gençlik anılarım hala çok canlı ve yaşlı bir dayıyla akşam yemeğinin ne kadar yorucu olduğunu bilirim.
Non, Angelica, mes souvenirs de jeunesse sont encore très vifs et je sais combien un vieil oncle est fastidieux.
Onlara çok katı davranmayın. Çok uzun ve yorucu bir gün geçirdiler.
Ne soyez pas trop sévère, ils ont fait une longue marche!
Davetsizler için korkacak çok şey vardır. Senin için yorucu bir gün oldu.
Pour ceux qui n'y sont pas invités, il y a beaucoup à craindre.
Çok sıkıntılı ve yorucu bir gün geçirdim, Castagnier'yi kovdum!
Il faut que je récupère. J'ai eu une journée fatigante.
Kan gölünde o kadar ilerlemişim ki çok geç artık geri dönmek, ileri gitmek kadar yorucu olur.
Je suis dans le sang, si loin que rebrousser chemin serait... pénible autant que poursuivre.
Bay Stratton, yorucu bir iş günü sonunda kenarında bir dilim portakal olan bir fincan sıcak çay içmeyi her zaman çok severdi.
M. Stratton aimait une bonne tasse de thé bien chaud à la fin d'une longue journée. Avec un zeste d'orange. Je m'occupais bien de lui.
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53