Çıldırmış перевод на французский
1,359 параллельный перевод
Çıldırmış. Yoluna çıkan her şeyi yok edecek.
Il va tout détruire sur son passage.
- Çıldırmış.
- Il est fou.
Ulu Yaradan hepimizi bağışlasın ama çıldırmış.
Créateur suprême, pardonnez-nous, il est fou.
İmparator Cartagia çıldırmış.
L'empereur Cartagia est fou.
Bir çıldırmış eski kız arkadaş daha mı?
Une autre ex-nana dingue?
İçeride çıldırmış koca kafalı bir kadın bir adama saldırdı.
Une femme folle à grosse tête tabasse un homme.
Ve duyduğum kadarıyla da bayağı bir çıldırmış.
Et plutôt toqué, m'a-t-on dit.
Mağaza çıldırmış gibiydi.
C'est comme s'ils étaient devenus fous.
Bu böyle korkunç bir şekilde algılanabiliyorsa... kesinlikle çıldırmış bir dünyadaki tek akıllı adamım.
C'est terrible si on veut, je suis le seul normal [br] dans un monde de fous.
Hayatımın sonuna kadar şuracıkta bile seninle sevişebileceğimi sana söylemek için çıldırmış olmalıyım.
Je devrais être fou pour oser dire que je le ferais ici devant ta maison.
Şu herifi durdurun! Çıldırmış!
Arrêtez-le, c'est un pervers!
Çıldırmış gibiydi.
Elle était furieuse.
Yirmili yaşlarda, çıldırmış gibi bakışları olan biriydi.
C'était un gamin de vingt ans, aux yeux fous...
Dostum, kadın çıldırmış.
Mec, elle délire.
Çünkü kendimi şu an olduğu kadar çıldırmış hissetmemiştim.
Car je n'ai jamais été aussi dingue.
Biliyorum, çıldırmış olduklarını düşünüyor olmalısın.
Vous les croyez cinglés.
Unutmuştum Çıldırmış olmalıyım!
Donc vous êtes
Whoa! Bunlar çıldırmış!
Ils deviennent fous!
Tüm hastahane çıldırmış.
Tout l'hôpital devient fou.
- Çıldırmış.
- Elle est tarée.
Çok üzgünüm. Çıldırmış olmalıyım.
Je suis désolé, Cheryl...
O çıldırmış.
Elle est folle.
Bu kadın çıldırmış.
Vous pouvez rien faire?
Bütün bu santral çıldırmış.
Toute la centrale est folle.
Çıldırmış, size diyorum!
Folle, je vous le dis.
- Vekil çıldırmış.
Le régent est cinglé.
Çıldırmış gibiyim.
- Hystérique, vous voulez dire.
Şimdi, çıldırmış bir sürü Amazon tarafından kovalanmamızla ilgili başka birileri daha endişeleniyor mu?
Maintenant c'est une autre personne préoccupée par le fait que nous sommes poursuivis par une foule d'amazones folles furieuses?
Bu ucuz çapkın, çıldırmış olmalı!
Elle choisit un cavaleur dégueulasse, elle est folle.
Çıldırmış olmalıyım, değil mi?
Il faut que je sois fou.
Seni çıldırmış gibi aşağı yukarı- - zıplarken gördüm- - Bu beni teşvik etti.
Tu sautais comme une malade, ça m'a donné la pêche.
Onları durdurmak istediğimizde, çıldırmış vaziyetteydi, Ve... Ve çiftesini kapıverdi.
On a voulu l'arrêter, ça l'a rendu fou, il a pris son fusil.
Van çıldırmış.
Van est fou.
Bunu bana yapabilmek için çıldırmış olmalı.
Ce salaud doit etre cinglé de penser pouvoir me taire ça.
Çıldırmış.
Maniaco.
Çıldırmış olanlar, bizi esir alanların birinden intikam alma fırsatı buldular.
Les enragés ont vu l'occasion de se venger sur ceux qui nous ont capturés.
"Çıldırmış olanlar" dedin.
Vous avez dit : "Les enragés"?
Çıldırmış olanlar böyle söylüyor.
C'est ce que pensent les enragés.
Yarısı çıldırmış, dayanabilen diğerleri ise artık onları kontrol edemiyor.
Beaucoup sont démentes et celles qui ont tenu bon ne contrôlent plus la situation.
Kadın çıldırmış gibiydi.
Cette femme était folle.
Tamamen çıldırmış ve uyuşturucu komasında olduğundan seni orada bir akıl hastanesine tıktıkları için Fransa'ya gitmek zorunda kalmamız hakkında.
Ou leur raconter quand papa-maman ont dû aller en France pour t'aider à sortir de ce sanatorium oû tu croupissais bourré de médicaments au grand désespoir de ta mère.
Haham efendi çıldırmış.
je ne peux pas répondre - à tout le monde!
- Millet, çıldırmış ya.
Tout le monde est cinglé.
Çıldırmış.
Elle est folle.
Kocan çıldırmış.
Il est dingue.
Sid, bu herif çıldırmış.
Tu me connais!
Sen çıldırmış olmalısın!
Fol en vous sont!
-... çıldırmış durumda.
- "Insensée".
- Frank, Rusya çıldırmış durumda.
- La Russie est devenue folle.
Sen çıldırmış olmalısın!
- T'es malade!
baban çıldırmış.
Ton pére a perdu l'esprit.