Üzerindeki перевод на французский
4,380 параллельный перевод
Kalbini daha kanı kurumamışken göğsünden söküp üzerindeki Elena Gilbert'ın açtığı yarayı göstermem mi gerek?
Dois-je arracher ton coeur meurtri de ta poitrine et te montrer le cicatrice qu'est Elena Gilbert?
Memurların üzerindeki baskıdan bahsetmeyin ama.
Mais pas la pression que ça met aux officiers.
Bakan'ın üzerindeki baskılardan bir nebze de olsa kurtulmasını sağladı.
Ça diminue le fléau de la journée pour le ministère. Un peu.
Harvey senin davalar üzerindeki yardımına değer vermiyordu.
Harvey n'appréciait pas votre aide.
Her birini eskiden kullandığın otobüs rotasının üzerindeki noktalara bırakacakın.
et de les abandonner comme les autres sur l'ancien itinéraire du bus.
Katedraldeki saatin üzerindeki bilmece şu.
Alors, la devinette sur l'horloge de la cathédrale est :
3, haçın üzerindeki çivilerin sayısı.
3, c'est le nombre de clous sur la croix.
Ayrılmak zorunda kalırsak, 62'inci Yol üzerindeki Tamahill çiftliği.
La ferme Tamahill est juste en haut de la route 62 dans le cas où nous serions séparés.
Bunun camı soğutma üzerindeki etkisini biliyor musun?
Vous connaissez les effets que cela peut avoir? sur le verre refroidi?
Kolundakini istiyorum. Ve üzerindeki mücevherleri.
Je veux ton bracelet incrusté de joyaux.
Duvarın üzerindeki birkaç adam, ardında binlercesi varmış izlenimi yaratır.
Quelques hommes placés sur le mur donnerai l'illusion de millier derrière lui.
- Bölge savcısının üzerindeki baskı...
- La pression sur le bureau du procureur - Ecoute.
40. cadde üzerindeki striptiz kulübünde çalışıyor.
Elle travaille au Titty bar plus loin sur la 40.
Christopher'la yaptığınız anlaşmanın üzerindeki mürekkep kurur kurumaz hisselerini bana devret, ben de metan patentini sana veririm böylece herkes istediğini elde etmiş olur.
Dès que l'encre sera sèche de ton marché avec Christopher... Et que tu signes tes parts à moi, Je pourrais te remettre le brevet du méthane, et nous pourrons tous les deux avoir ce que nous avons toujours voulu.
Barney'nin üzerindeki baskı biraz azalmıştır bari.
Eh bien, ça a certainement enlevé un peu de pression à Barney à propos de tout ça.
Ama kalçanın üzerindeki silik çizgi çorabının jartiyer olduğunu belli ediyor.
Dois-je maintenant? Je sais que vos vêtements... ils disent d'affaires sophistiqué, mais la faible ligne entre vos cuisses dit porte-jarretelles avec des bas.
Buzdolabındaki kömürün üzerindeki parmak izi?
L'empreinte au charbon sur le frigo?
Sana teklif ettiğim şey bu ada üzerindeki hayatlar.
La vie sur cette île voilà ce que je vous offre.
James, üzerindeki bu baskı çok fazla.
James, c'est trop. Tout ce que tu as endossé.
Tek istediğimiz bu küçük çocuğun üzerindeki laneti kaldırman.
Vous devez briser la malédiction de l'enfant.
Harry'nin genç psikopatlar üzerindeki çalışmalarımdan haberi vardı.
Harry connaissait mon travail sur de jeunes psychopathes.
Poşetin üzerindeki izleri Parmak İzi Tanımlama Sistemi'nde aratıyorum.
Je suis en train d'analyser les empreintes sur le sac plastique avec A.F.I.S.. Des résultats?
Debra, buranın üzerindeki etkisini kaldırmak için seni buraya getirdim.
Debra, je vous ai amenée ici pour que nous commencions à dissiper le pouvoir que cet endroit exerce sur vous.
Nedenine de Michael'ın üzerindeki derin ve kalıcı etkim derim.
Je dirais que c'est à cause de ma profonde et constante affection pour Michael.
Şimdi de üzerindeki vişneye geliyoruz.
Et ensuite il y a la cerise sur le gâteau. - Qui s'est montré ce matin battant en purée. - Mike.
Dokunun üzerindeki kesiklerin şekli bunu belirlemeye yardımcı olabilir.
La technique utilisée sur ces incisions du tissu pourrait aider à derterminer cela.
Ama yavru domuzlar üzerindeki gösterinizin dramatik etkileri ses getirmiştir herhalde
Mais votre démonstration sur les porcelets a créé un choc, non?
Bir çocuk gerçekten sizden bir şey istediğinde kızıl bir ağacın üzerindeki oduncu gibi alay edersiniz.
Quand un enfant veut vraiment quelque chose, Il s'accroche à vous comme un bûcheron à son séquoia.
Gerek de yok. Olay yeri inceleme, ekipmanların üzerindeki parmak iziyle sokak ismi "Canavar" olan Joey Malone adında birisiyle bir eşleşme buldu.
On a l'empreinte sur le matériel audio d'un Joey Malone, alias Monster.
Faturanın üzerindeki mürekkep kurumamıştı bile.
L'encre du ticket de caisse est encore fraîche. Paie-le.
Tek geceliğine, dünya üzerindeki herhangi bir kadın. Kim olurdu?
N'importe quelle femme, une nuit qui ce serait?
Dünya üzerindeki herhangi bir kadından bahsediyorum.
Je veux dire, n'importe quelle femme dans le monde.
Ters durmak beyin sıvılarını eşitliyor. Böylece omurga üzerindeki baskı azalıyor.
Et bien, l'inversion égalise le liquide céphalo-rachidien et soulage la tension sur les vertèbres.
Bulduğumuz ilk cesedin göğüs boşluğu üzerindeki göğüs kemiğinde ; dördüncü, beşinci ve altınca kaburga kemiklerinde ağır travmalar var.
La poitrine du premier corps trouvé porte des traces d'un traumatisme important au niveau du sternum et... des quatrièmes, cinquièmes et sixième côtes.
Gözündeki beyazlarının üzerindeki kan damaların düz ve dikey
Les vaisseaux sanguins sur la partie supérieure du blanc de vos yeux sont droits et verticaux!
Kayıp hayvanlar üzerindeki hak üç senedir.
Regarde-moi! Le délai de prescription pour les animaux perdus est de 3 ans.
At terbiyesinde, tüm mesele hayvan üzerindeki tam kontrol nüfuzunda bitiyor. Atı, istediğini yaptırmaya zorlamak ; işi, içgüdülerine bırakmak değil.
Au dressage, tout est à propos d'un contrôle complet de l'animal, le cheval fait ce que tu veux qu'il fasse, pas ce qu'il vient naturellement.
Tedaviyi bulmak için Bonnie'nin Jeremy'nin dövmesi üzerindeki büyüyü yapması gerek. Ve o ikisini de bize fark ettirmeden götürebildi.
Bonnie doit lancer un sort sur le tatouage de Jeremy pour avoir le remède, et il a réussit à l'enlever juste sous nos yeux.
Dövmenin üzerindeki tüm sembolleri çevirdik.
On a traduit tous les symboles sur le tatouage.
Sen dövmemin üzerindeki büyüyü yaptıktan sonra Shane ile Silas arasında hiçbir şey olmazsa ne olur sence?
Qu'est ce qui se passera si tu lances le sort sur mon tatouage et qu'il n'y a rien entre Shane et Silas?
Sue çöp tenekesinin üzerindeki öpücüğün ortama göre olduğuna karar vermişti, aksi halde çoktan bir adım gelirdi. Hey.
Donc juste quand Sue décidait que c'était juste un étonnant baiser au dessus des ordures, et que c'était tout ce que c'était... ♪
Dünya üzerindeki en az İtalyan olan şeyim. Bir bakirim.
Je suis la chose la plus non-italienne.
Dağın bu muhteşem dumanlı örtüsü... iki okyanusun buranın yaşamları üzerindeki... derin tesirine yalnızca küçük bir ipucu.
Aussi spectaculaire soit-il, le manteau nuageux de la montagne n'est qu'un signe de l'influence profonde qu'ont ces deux océans très différents sur le sort des être vivants, ici.
Peki üzerindeki tüm bu kan?
Et pour tout le sang sur toi?
Evet, ama çalınan eşyaların üzerindeki izler Natasha'nın parmak izleriyle eşleşmiyor.
Ouais, mais on a pas relevé les empruntes de Natasha sur les objets volés.
Çin askeri uydusu üzerindeki parçacık tabancası ateş etmek üzere!
Le canon à particules du satellite chinois va tirer!
- Ridgecrest yolu üzerindeki bir tatil evi.
Des maisons de vacances sur Ridgecrest. Oh, bien, oui, oui, oui.
Stresi ve üzerindeki yükü fark edebiliyordunuz.
On voyait que c'était dur pour lui.
Yeni manyetik tomografi tarayıcıları portatif ve tuğla bir duvardaki silahın üzerindeki parmak izlerini okuyabilecek kadar kuvvetli.
Les nouveaux scanners à tomographie magnétique sont portables et assez puissants. pour trouver des empreintes sur un flingue à travers un mur de briques.
Kutunun üzerindeki I.R. imzasını bulmak için ayarlandılar.
Ils sont réglés pour trouver la signature infrarouge de la boîte.
Bu durumu çözmek için ne tür önlemler alınacak. Polisin üzerindeki baskıyla cenaze törenine katılanlar destekleniyor. Ve aile üyeleri yoksun bırakıldı.
Le Commissaire de Police, sous la pression des fans et des membres de la famille, a déclaré dans une interview, hier qu'il ferait bientôt une déclaration publique.