Bir akşam перевод на португальский
7,635 параллельный перевод
- Hayır, belki başka bir akşam yapsak iyi olur.
Não. Acho que posso ser chamada esta noite. Uma bebida.
Tek söyleyebileceğim, geçirdiğimiz günü de göz önünde bulundurursam erken bir akşam yemeğine itiraz etmem.
Tudo o que estou a dizer é que, considerando o dia que tivemos, não ia achar mal jantarmos mais cedo.
Harika bir şey bu. Görünüşe göre ikiniz birlikte harika bir akşam geçirmişsiniz.
Parece que tiveram uma óptima noite.
Babamın da dediği gibi, size bir akşam yemeği borçlandım.
Como dizia o meu pai, devo-lhe um jantar de bife.
Normal bir şekilde, beni iyileştirdiği için minnettarlığımı ifade etmeye çalışıyordum. "Size bir akşam yemeği borçlandım." dedim. O da "Cuma buluşalım dedi."
Eu estava simplesmente a mostrar gratidão por ela me ter me tratado tão bem e disse "Devo-lhe um jantar de bife.", e então ela disse "Que tal sexta à noite?"
- Onu bir akşam yemeğine davet ettin yani.
Então, tu convidaste-a para jantar.
Biliyorum bazıları mezuniyet balosunun kutlamaktan ibaret olduğunu anlatır, ama okuldakilerin çoğunluğu için, mükemmel eşi, mükemmel elbiseyi bulma ve mükemmel bir akşam geçirme baskısını hissettiği başka bir gece.
Pessoas-merda, as pessoas-de-merda Faltando os meus amigos! Para a maioria das pessoas da escola, é uma noite onde se sentem pressionados para encontrar o par ideal O vestido perfeito para a noite perfeita.
Pekala, bayanlar ve baylar, müthiş bir akşam yaşıyoruz.
Ora bem, senhoras e senhores, que noite tem sido esta!
Onu gördüğünüz akşam Colin'in davranışlarında bir gariplik var mıydı?
Apercebeu-se de algo estranho no comportamento do Colin?
... şu korkunç akşam yemeğinde, kızınla ayrı düşmek..... senin bakış açından görebilmekte başarısız oldum, niyetim aileyi bir araya getirmekti.
Estive tão concentrada em juntar a minha família de volta, que não vi as coisas a partir do teu ponto de vista.
- Peter, bir kere de dürüst olma onurunu göster. - Onunla akşam yemeği yedim.
- Peter, sê honesto pelo menos uma vez.
Evet Bay Edison, 150 milyon yıl önce bir stegosaurus'un bir allosaurus'un kuyruğu tarafından öldürüldüğünü anlayabiliyorsak bu zavallı kadına dün akşam ne olduğunu da anlayabilmeliyiz.
Sim, Sr. Edison, e se podemos determinar que o estegossauro foi morto pela cauda de um allossauro há 150 milhões de anos atrás, então podemos determinar o que é que aconteceu com esta pobre mulher ontem à noite.
Ya da bu kitabı bulamayacaktım, bize bu akşam büyük bir Kıkırdayan Domuz teslimatı olduğunu söyleyen kitabı.
Nem encontrávamos estes livros a dizer que hoje haverá um carregamento da droga a chegar.
Dün akşam sen çıktıktan sonra Sherlock bana bir zarf verdi.
Depois de saíres a noite passada, o Sherlock deu-me um envelope.
Sanıyorum ki bu akşam bir toplantıya gideceğimi bilmelisin.
Achei que devias saber que vou a uma reunião esta noite.
O akşam için bir tanığınız var mı?
Tem um álibi para aquela noite?
25 Mart akşamı için bir tanığınız var mı?
Tem um álibi para a noite do dia 25 de Março?
Size tekrar soruyorum... 25 Mart akşamı için bir tanığınız var mı?
Deixe-me perguntar-lhe, outra vez. Tem um álibi para a noite do dia 25 de Março?
Bu akşam bir gösterim var.
Tenho uma apresentação hoje à noite.
Sana da bana gerektiğince gereken bir görev bu akşam burada ilham aramanı ilhamı keşfetmeni istiyorum.
Sim. Bom, eu também tenho uma responsabilidade contigo, e esta noite quero que explores, quero que procures inspiração aqui.
Acaba bu akşam, benimle bir yemek yer misin diye sormak istemiştim de.
Só queria saber se não queres ir jantar comigo hoje.
Dün akşam bir hayli dağılmışsın gibi? Aslında, en iyisi oldu ya.
- A noite passada arrasou-te mesmo.
Bu akşam oraya gitmeni ve bu zarfı saklayarak, bana karşı güçlenen bir adamı haklamama yardım etmeni istiyorum.
Tenho de te pedir que vás lá esta noite. Esconde este envelope, ajuda-me a controlar um homem que derramaria sangue de inocentes para alcançar os seus fins.
Bana bu akşam kocaman bir biftek alıyorsun.
Vais pagar-me um enorme bife esta noite.
Her pazar akşam yemeği için buraya gelirdi. Ama bir hafta gelmedi, onu aradım, mesaj bıraktım.
Ela vinha jantar todos os domingos, mas um domingo ela não veio.
Bu akşam bir ilk daha yaşanıyor.
- Isto hoje é só novidades...
Bu akşam paylaşmak istediğim bir şey yok, teşekkür ederim.
Não tenho nada para compartilhar hoje.
Gelecek tüm günlerimize, gecelerimize verecek olan bir tek bu akşam hükümdarlığı, beyliği.
porque hoje, mudaremos todas as noites e dias que estão por vir. Agite o domínio soberano e comande-o.
Bu akşam bir şölenimiz var beyim ve senin de bulunmanı rica edeceğim.
Esta noite vamos realizar um banquete, senhor. E eu rogo a sua presença.
Bu akşam dansa gideceğiz, istersen gel ve bir arkadaşını da çağır.
Vamos ter um baile hoje, acho que devias vir. E convidar uma amiga!
Ama herkes gibi meyhaneye gitmek yerine küçük daireme gidip, akşam yemeğimi ısıtıp, televizyonun karşısına geçip erdemli bir davranış yaptığımı hissediyordum.
Mas, em vez de ir para eles como toda a gente, Eu vou para casa para o meu pequeno apartamento, e aquecer o meu jantar, ver TV E sentir toda a virtuosidade como eu imagino
Evet, şeydi güzel bir Pazar günü akşam üzerisiydi. 24 Haziran 1990. Kızımın bahçede oynayışını izliyordum.
Sim, era uma bela tarde de domingo.
Bir ara akşam yemeğine gelmelisin.
Devias vir lá jantar um dia destes.
Peki, karınız elinizdeki her şeyi bu akşam buraya getirip bir yabancıya verdiğinizi biliyor mu?
E a sua nobre esposa sabe que trouxe para aqui tudo o que tem no mundo, e deu a um estranho?
Bu akşam çok iyi bir iş çıkaracağını biliyordum.
Meu, achei que ias representar esta noite.
Ben, o bir tür doğa vardı bunları söylüyorum tutmak Ve güzel eller. I'd've Amenhotep III ile akşam geçirmek için ekledi.
Adorava passar o entardecer com o Amenhotep III.
Bu akşam büyük bir konserim var.
Sim, eu tenho um grande espetáculo hoje à noite. Sabes...
Bu akşam da pek bir şey değişmiş değil.
Nada mudou esta noite.
- Üzgünüm... Üzgünüm! ... bu akşam rezil bir şekilde son buluyor.
-... e tanta glória jubilosa, parece ter terminado desonrosamente esta noite.
Dün akşam annesiyle babasının kavga etmesiyle ilgili bir şey söyledi. Annesi gittikten sonra babası da çıkıp gitmiş.
Ele disse algo sobre o pai e a mãe terem discutido ontem à noite, e depois o pai saiu após a mãe ter saído.
Roy, boks dünyasında bir umut var... İnsan kendini tutamıyor. Bu akşamın çok şey yaşayan Billy Hope'un kurtuluşu olabileceğiyle ilgili.
Roy, no mundo do boxe há esperança... não podemos deixar de dizê-lo... que esta noite poderia produzir uma grande história de redenção para o Billy Hope, que já passou por muito, mas que hipóteses existem dele voltar e ganhar
Bu akşam Hope için en büyük intikam kaynağı aşkı... Çünkü Escobar'ın karıştığı garip bir hadisede karısının ölmesinin intikamının peşinde olduğuna inanıyor. Cinayeti işleyenin kim olduğu belirlenemedi.
O derradeiro motivo de vingança esta noite para o Hope, porque no seu coração, ele acredita que está a vingar a morte da sua esposa num bizarro acidente no qual Escobar esteve envolvido, um acidente em que nenhum culpado pagou pelo o seu crime.
Bu akşam güçlü olduğu kadar da agresif ve yetenekli bir boksör var.
Esta noite, temos um tipo que é tão bom ofensivamente, como habilidoso, como também possui força bruta.
Vegas'ta bu akşam ne şahane bir hikaye yazıldı ama!
Que desfecho espectacular aqui esta noite em Vegas.
Akşam yemeğine bir arkadaşı davet et.
Convide um amigo.
Soğuk bir Londra akşamında hayatımı sonsuza dek değiştirecek adamla tanışacağımdan bihaberdim.
Mal sabia eu que numa noite fria de Londres estava prestes a conhecer o homem que mudaria a minha vida para sempre.
Hem akşam oldu hem de kötü bir gıda zehirlenmesinden muzdaribim.
Aqui é noite, e tive uma intoxicação alimentar.
Hayır, dün akşam teknede bu akşam Paris'te bir şey olacağıyla ilgili bir şey duydum.
Não, eu ouvi uma conversa no barco sobre algo que irá acontecer em Paris esta noite.
Şu buraya geldiğimiz günkü akşam, Cumartesi akşamı... Sizi gördüm arabalarınızı gördüm ve düşündüm ki siz bir...
Na noite em que chegamos aqui, uma sexta, vi-os... nos vossos carros e pensei que eram...
Seninle akşam bir yerlere gidelim.
Olha, vou levar-te a sair.
Benim için sıçma, duş ve traş zamanı. Bu akşam ateşli bir randevun mu var?
Um encontro escaldante?
akşam 53
akşamları 18
akşam yemeği 121
akşam görüşürüz 54
akşam oldu 22
akşama görüşürüz 118
akşam yemeği mi 27
akşam 8 25
akşam yemeği hazır 37
akşam 6 17
akşamları 18
akşam yemeği 121
akşam görüşürüz 54
akşam oldu 22
akşama görüşürüz 118
akşam yemeği mi 27
akşam 8 25
akşam yemeği hazır 37
akşam 6 17
akşam yemeğine ne dersin 33
akşam haberleri 28
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
akşam haberleri 28
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir ailem var 30
bir ay içinde 20
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir ailem var 30
bir ay içinde 20