Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ D ] / Dor

Dor перевод на португальский

16,712 параллельный перевод
Hücre yapın bozulacak, ve çok acı hissedeceksin.
Sua estrutura celular vai quebrar, e haverá um monte de dor.
Ona aldatma olayından basetmedikçe. Gereksiz yere can yakmış olurum.
Isso significaria causar uma dor desnecessária.
Ama utancı hatırlamanın acısı eninde sonunda azalmaya başlar iyi bir arkadaşın yardımıyla.
Mas a dor de recordar os constrangimentos acaba por se desvanecer com a ajuda de um bom amigo.
Gözlerimdeki yanma acısı hayal edilemeyecek dereceydi.
A dor dos meus olhos a tostar foi indescritível.
Onu öldürürsen ailesine kardeşlerinle birlikte kaçmaya çalıştığın acıyı yaşatacaksın.
Se a matar, vão causar à família dela a mesma dor que você e os seus irmãos estão a tentar evitar.
Kizzy'in içi acıyordu.
A Kizzy tinha uma dor de lado.
Ağrınız var mı?
Estás a sentir alguma dor?
Frank Kitchen'ın acı çekmesini istedim.
Eu quis causar uma dor psíquica enorme em Frank Kitchen.
Bir savaşçı acıyı bertaraf etmeyi öğrenmeli.
E ele disse que... um guerreiro tem que aprender a derrotar a dor?
Sadece acı ve çile getirdi.
Tudo o que trouxe foi dor e sofrimento.
- Acı çekmesini ister.
Ela quer que ele sinta dor.
Eğer kendime hissetme izni verirsem eğer tüm acının ve öfkenin dışa vurmasına izin verirsem bir daha asla durduramam ve bunun da bana bir yararı olmaz o yüzden şimdi o araştırmaya geri dönüp King Shark'ı bulmanın bir yolunu bulalım.
Se deixar de sentir, se deixar toda a dor e raiva sair, nunca vai parar. Isso não vai ajudar também. Então vamos voltar à pesquisa e descobrir como encontrar o King Shark.
Liste ve acı uzayıp gidiyor.
A lista e a dor continua... sem parar.
- Ben de bir daha..... o acıyı kimsenin yaşamasını istemem.
- E eu não quero... a dor desse falhanço sobre ninguém.
- Böyle olacağına o acıyı yaşarım daha iyi!
Preferia viver com essa dor do que assim.
İşkence gördüm, beni sallandırdılar bacaklarımı ikiye ayırmaya çalıştılar.
Torturavam-me. Atavam o meu corpo a um cepo. Puxavam as minhas quatro extremidades para além do limite da dor suportável.
Göz yaşı dökerken yas tutarken ve acı sizi kahrederken.
Enquanto choram e fazem o luto à medida que a dor toma conta de vós.
Bunlar olmadan çekeceğim acıyı anca tahmin edebilirsiniz.
Sem isso, fico com uma dor que nem podes imaginar.
Tanrım, acımı ve sıkıntımı biliyorsun.
Senhor, conheceis a minha dor e as minhas aflições.
Önemli olan A.L.I.E'nin tüm acıyı dindirebileceği gerçeği.
O que importa é que a ALIE pode eliminar essa dor.
Verdiği acıdan hoşlandığın için çektirmek istemediğin çürük bir diş gibi.
É como um dente podre que não queres arrancar porque gosta da dor.
# Gerçek olan benim derdim #
A minha dor é a verdade
Sadece baş ağrısı.
É só uma dor de cabeça.
Bu acı o kadar kara ki asla gitmeyecek.
Esta dor é tão sombria que nunca se desvanecerá.
Hayal edemeyeceğin acılar çektirebilirim.
Podia... Inflingir-te dor como tu nunca sequer imaginaste.
Harika ve kusursuz bir acı.
Podia infligir-te uma dor deliciosa e perfeita.
" Bu acı günlerinizde sabırlar dileriz.
Desejando-lhe consolo neste momento de dor.
Ama sen yalnızca acı çektirmeyi biliyorsun ben de kaçtım ve kendime dostlar buldum uğurlarına canımı vereceğim dostlar beni seven dostlar ve bana bunu yapacak gücü veren dostlar.
Mas tudo o que és capaz de dar é dor, por isso fugi e encontrei amigos, amigos por quem daria a minha vida, amigos que me deram amor e a força para fazer isto.
Onu kaybedersem çekeceğim acı.
Na minha dor se o perdesse.
Bu korkuyu ve acıyı yaşamış kişileri düşünmüyordum silahı olmaması gereken biri, sevdiğini vurdu diye orada oturmak zorunda olanları.
Não estava a pensar nas outras pessoas que passaram por aquele medo e dor. Que tiveram de se sentar onde me sentei porque um ente querido foi baleado por alguém que não devia ter uma arma.
Aynı acıyı hissetmenizi sağladığımız için etkiliyiz.
Somos eficazes porque vos fazemos sentir a dor.
Acı olacak.
Vai haver dor.
Bu kadar acıya neden olduğumuz için çok üzgünüz.
Só lamentamos a dor que te causámos.
- Onu sakinleştirecek, acısını azaltacak.
- Vai acalmá-la. Tira a dor.
-... acı zevkle emsal.
- a dor iguala o prazer.
Acısı dayanılmazdı.
A dor foi insuportável.
Daha fazla acı çekmene sebep olamam.
Não posso causar-te mais dor.
Acı dolu bir hayat yaşamış olmalı.
Ela devia viver num mundo de dor.
Hepimiz o tarz bir acıdan, elimizden geldiğince kaçarız.
Ele vai fazer todos os possíveis para evitar esse tipo de dor.
Ölmek, başımı yeterince ağrıtıyor zaten.
A morte já me deu dor de cabeça suficiente.
Acını azaltmaya yardımcı olur.
- Isto deve aliviar a dor.
Acı uyarısına tepki veriyor.
Ela respondeu ao estímulo de dor.
Bugün ağrın ne durumda?
Como está a dor hoje?
- Ağrım var.
Eu tenho uma dor tão grande.
Ağrım var.
Eu tenho uma dor.
Dürüst olmak gerekirse çok büyük bir acı içindeydi.
Ela tem sido uma dor de cabeça, para ser sincero.
Ama NZT stoğum bitince acıyı dindirmek için bulabildiğim her şeyi kullandım ve işte bu haldeyim.
Mas assim que fiquei sem NZT, eu... Fui atrás daquilo que podia para aliviar a dor, e cá estamos nós.
Acıyı kontrol eden mekanizma... Hepsi beyninin içinde.
O mecanismo que controla a dor, está tudo no teu cérebro.
Deneğe yeterli miktarda anestezi verildi.
O processo vai induzir uma convulsão... e grande quantidade de dor.
Karıma ölü fareyi benim koyduğumu söylemişsin.
Essa terrível mentira causou-lhe imensa dor.
Bunlar kişisel düşünceler ve hislerim! Buna hakkınız yok!
" Peguei no veneno que ela usou, coloquei-o nos lábios, na esperança que ela finalmente percebesse a dor atroz

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]