Garipti перевод на португальский
857 параллельный перевод
Dekor çok garipti.
O cenário era estranho.
Gün içinde sokağa çıkınca erkekleri görmek garipti.
Era estranho sair à rua e ver por lá os homens durante o dia.
Kurşunun açısı garipti.
O ângulo da bala era estranho.
Fakat bu da pek garipti, çünkü vakit
E isso era estranho porque era...
Bu garipti.
Que estranho.
Aslında garipti.
É engraçado.
Evet, oldukça garipti.
- Sim, soa fantasmagórico.
Ne olduğunu bilmiyorum ama en az mezarlıkta olan bitenler kadar garipti.
Seja o que for não era mais estranho que as outras coisas que acontecem ao redor deste cemitério.
Wilbur her zaman biraz garipti.
Wilbur sempre foi meio estranho.
Bu gerçekten garipti. İnanılmaz bir transa geçti gerçekten.
Hoje quando estava lá, ela entrou no mais incrível dos transes.
Cok garipti.
Foi muito esquisito.
Çok garipti. Güzeldi.
Muito estranho lindo.
Garipti.
Estava estranha.
Ve bu çok garipti, çünkü sanki babam ölmüştü ve ölürken bir yumurta gibi bu çocuğu yumurtlamıştı.
Foi tão estranho, porque foi como se o meu pai tivesse morrido e ao morrer, tivesse deixado essa criança, como um ovo.
Pruva dizaynı bir garipti.
Havia algo estranho no desenho do convés.
O kadar garipti ki. Asla unutmadım.
Digo-te, era tão estranho que nunca mais me esqueci.
Çok garipti, Jim. Kendisi gibi değildi.
Foi muito estranho, Jim.
Çok garipti.
Estava esquisito.
Bugün farklı bir garipti.
Estava esquisito não da forma normal.
Çok garipti.
Foi mesmo estranho.
Bu çok garipti.
Isso foi tão estranho!
Garipti.
Foi esquisito.
Çok garipti.
- Foi estranho.
Onunla son konuştuğumda biraz garipti, "Seni sonra ararım, bebek," dedi.
Da última vez, achei-o estranho. "Eu ligo-te, querida."
Her ne kadar sadece bir insanın hikayesi olsa da... kültürümüzün bütün temalarını içeriyordu- - kahramanlık, arzu, bu tür şeyler- - ama dönüp tekrar baktığınızda, gerçekten çok garipti.
E, ainda assim, era a história de um homem. Toda a nossa cultura estava lá. O heroísmo, a determinação, coisas assim.
Biliyordum. Yani biraz garipti, dans hakkındaki şeyler ama hissediyordum ki sen ve Ninotchka...
Foi estranha, a coisa da dança, mas tinha um palpite que a Ninotchka...
Oldukça garipti.
Então aconteceu algo.
Garsonun sana bakış tarzı bir garipti.
Mas a maneira como o recepcionista o olhava.
Karanlıkta hastanede dolaşıyor olmak garipti. Ses yok. Yataklar boş.
Foi muito estranho andar no hospital e estar tudo escuro, em silêncio, com as camas vazias.
Evet, gerçekten çok garipti.
Sím, foi muito estranho.
Aslında hiçbir zaman anlayamayız ama, rüyanın parçalarının doğru çıktığını görmek çok garipti.
Podemos nunca vir a saber, mas é estranho como o teu sonho se tornou realidade.
Benim için çok garipti. Belki de bu olmamalıydı.
talvez isto não devesse estar a acontecer, certo?
Sesi çok garipti, hemen gelmeni istiyormuş.
Parecia estranha, quer que vá lá imediatamente.
Tek kız olmak garipti.
Ia-me sentir mal se fosse a única rapariga.
Seside bir garipti.
Mas é curioso, tinha uma voz muito estranha.
- Çok garipti.
- Foi estranho.
Oldukça garip, ama sahayı kurmak daha garipti.
É um pouco estranho, mas construir o campo foi pior.
Evet, garipti.
Sim, ele era muito estranho.
Çok garipti... gözleri kocaman açılmıştı, sanki... hayretle bakıyordu.
E, de repente, parou. Tinha os olhos abertos e um olhar de espanto.
Evet çok garipti.
Sim, foi esquisito.
Ama bu kişinin sonradan yaptığı daha da garipti.
Mas o que esta pessoa fez a seguir ainda foi mais curioso.
Bana dokunuşu bir garipti.
Foi a maneira como me tocou.
Biraz garipti, o kadar.
Só achámos um pouco estranho...
Kurbanlardan birinin derisi oldukça garipti. ... ay ışığındaki mermerin rengindeydi.
Entre as vítimas estava um homem de pele estranha, cor de mármore ao luar.
Bunu söylemeye devam etmiş. Bu çok garipti.
Era muito estranho.
Hindistan çok sıcak ve garipti. Orada çok yalnızdım.
Um país quente... estranho... onde me sentia só.
Çok sıra dışıydı, çok garipti.
Foi extraordinário, muito pouco usual.
O garipti.
Ele era estranho.
- Çok garipti.
É esquisita.
Bana olanlar çok garipti.
Por isso é que tudo isto aconteceu.
Onunla ilk karşılaşmam da... biraz garipti.
E, na primeira vez que o vi...