Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ H ] / Haş

Haş перевод на португальский

3,192 параллельный перевод
Haşır foşur banyo yapıyordum!
Splish splash. Estava a tomar banho!
Ev işleriyle haşır neşir olan bir tipim olsa da işin aslı öyle değil.
Posso parecer um biscateiro, mas não faço as merdas que eles fazem.
Dükkanlarının önünde telefonla normalden fazla haşır neşir olan birini görmüşler mi?
Pergunte por aí se viram alguém suspeito ao telefone, em frente a essas lojas durante muito tempo.
Artık kitaplarla haşır neşir olamayacağım.
Não vou colocar adesivo nos livros por muito mais tempo.
Sonra tekrar buraya geleceğim. ... Sonra seni bir biftek bıçağıyla bıçaklayıp, kanın dışarı boşalırken oturup TV seyredeceğim, korkunç herif!
E depois hei-de vir atrás de ti, e depois vou enfiar-te uma faca de bifes na artéria dos tomates e vou ver TV enquanto tu hás-de sangrar, sua merda de ser desprezível!
Söz veriyorum, ikinci baharı yaşayacaksın ve tüm hayatının en güzel bölümü bu olabilir.
Prometo que hás de ter um segundo fôlego e poderá ser a melhor parte de toda a tua vida!
Bu muhabirin Stacee Jaxx ve Paul Gill'i araştırması gece hasılatını arttırdı. "
Esta repórter soube que Stacee Jaxx e Paul Gill... levaram praticamente toda a receita do espectáculo. "
Bunu yaparsanız sizin peşinize düşer Dünya'da kalan ömrünüz boyunca tuhaf yürümenizi sağlarım.
Se fizeres isso, hei-de ir à tua procura e hás-de andar de maneira estranha até ao fim dos teus dias na Terra!
Has.. tir!
Vai-te foder.
Has-bin-tazı!
Bolas!
Biri sertifikayı aldı. Yani, sende bir şey var.
Alguém foi buscar o certificado, por isso alguma coisa hás-de saber.
lakin tatil sırasında hasımlarıyla timsah besleyen adamların peşine düşmemiştim.
E tenho. Só que normalmente não passo as minhas férias a ir atrás de gente que alimenta jacarés com os inimigos deles.
- "Has Kek" programının ilk 5 dakikasını kaçırdık.
Perdemos os primeiros cinco minutos do "Ace of Cakes". - Não!
Merhaba, bugünlük hasılat tamam, gerisi sizindir beyler.
Guardem tudo, senhores, guardem tudo.
Ne, hasılat hasılattır?
O que é? Ficas enojado com o dinheiro?
Hasıçtır, ateş etmeyin, ateş etmeyin!
Pelo amor de Deus, não atirem.
İçeri gireriz, Brooklyn'de hasılat % 10'a çıkar. İşte yeni anlaşma.
Se entrarmos, a quota da esquadra de Brooklyn sobe 10 %.
Has * * * n'oluyor lan...
Mas que raio...!
Has * * ne olu...?
Mas que raio...
Ama asla değişmeyeceksin.
Mas tu nunca hás-de mudar.
Has...
Oh, gaita!
Kızımın hasır şapkasını da!
Nem o chapéu de palha para minha filha.
Karaman Seferi dönüşünde, yeniçeriler savaşmadıkları halde küstahça bahşiş isteyince bunu derhal fırsata çevirdi ve fırar eden askerleri bahane ederek, Halil Paşa'nın has adamı yeniçeri ağası Kurtçu Doğan ve yandaşlarını dayak cezasına çarptırdı.
No caminho de regresso, alguns janízaros pediram recompensa mesmo que não tivessem lutado. Ele usou esta oportunidade. Com o pretexto de deserção, puniu Kurtçu Dodan, leal a Halil Pasha., e os seus soldados janízaros.
Hamdolsun son gece muradım hasıl oldu.
Graças a Alá, fui atendido na noite passada.
Sana etki etmiş olmalı.
Hás de te recordar.
Evet. Endişelenme. Yakında yazacak bir şeyler bulacaksın.
Sim, bem... não te preocupes, hás de encontrar alguma coisa para escreveres.
Adamın hasıymışsın Jerry.
Tu é um homem, Jerry.
Has siktir.
Meu, que foda!
"Buranın kendine has bir yönü var."
" Só pode ter algo especial neste lugar.
Has'siktir.
Caneco!
Sen git arabayı eczanenin içine sür. Has'siktir.
Conduzir por uma farmácia dentro... porra.
Has'siktir.
Porra.
Beyazlara has şeylerinizi yapın.
- Gozem as vossas cenas de brancos.
Sırılsıklam olmuşsun ve dans da etmiyorsun.
não danças mas parece que has suaste.
Bir de annem benimle hasır yatağın üstündeyken.
E quando ela estava comigo, deitada na palha.
Anne, Nasıl giyinmem gerektiğini söylüyor muyum?
Mãe, eu digo-te como hás-de vestir-te, por acaso?
Sonra pişman olacaksın, göreceksin!
Depois, hás-de arrepender-te, verás!
Sen düşün. Çek elini!
- Não, tu hás de resolver isto.
Has * iktir.
- Merda...
Bu olayda sanık, hasımları tarafından kışkırtılmıştır ama aynı zamanda şiddetli ve ahlaksızca tepkisi kendini savunmanın çok ötesine geçmiştir.
No entanto, está comprovado que os rivais do réu neste caso, provocaram o incidente, mas ao mesmo tempo, a dimensão e a crueldade da reacção do acusado, foi muito além da legítima defesa.
Has siktir!
Puta merda.
Pişman olacaksın.
Hás-de arrepender-te.
Kendine has bir enerjisi vardı.
Isso é ter um brilhante poder de estrela.
Kendine has özelliklerin bulunduğu sürekli geliştirilen bir süreçtir.
Visto assim, é um processo de crescimento contínuo.
850 bin dolar bütçeli Enter The Dragon 90 milyon dolar hasılat yaptı.
Operação Dragão custou 850 mil dólares e arrecadou 90 milhões em todo o mundo.
Günün birinde benim için de bir bölüm yazmalısınız. Ne zaman olursa.
Um dia hás-de escrever algo para mim.
Kendine has.
Genuíno.
Rafa bana hiçbir şey anlatmadı ama son zamanlarda tuhaf görünüyordu.
O Rapha não me contou nada, mas hás uns dias que o achava estranho.
Has siktir!
Merda!
Has siktir!
Merda.
Tren Zheng Zhou'dan başlayarak Huo Quing istasyonundan geçecek, ve chen Jia Gou'da duracak... Şeker, batı ilaçları ve bölgemize has otlar trene yüklenebilir... ve.. kolay bir şekilde ulaşımı sağlanır.
O comboio vem de Zheng Zhou através da cidade de Huai Qing e pára na estação de Vila Chen trazendo açúcar e especiarias ocidentais e carrega o nosso produto local especial.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]