Hükümetin перевод на португальский
1,713 параллельный перевод
Hükümetin emrindeyiz. Yiyecek ve ilaç topluyoruz.
O mesmo governo que o mandou matar todas aquelas pessoas no hospital?
İhalesiz kontratlar özel bir ordu, kanunları yazan bir şirket. JR hükümetin derinlerine işleyen bir kanserdi.
Contratos de empréstimo especiais, um exército privado, uma corporação com legislação própria, a JR era um cancro crescido e profundo na estrutura deste governo.
Ve bittiğinde, bu hükümetin ulusal güvenlik adına bir şey yapmaya gücü olmayacak.
E quando terminar, acho que não vai haver nada... que este governo não possa fazer, em nome da segurança nacional.
Bu hükümetin bozuk ve yasalara aykırı olduğunu söyledi.
Ele disse que este governo é corrupto e ilegítimo.
Bu hükümetin merkezinde bozulma olduğuna inanıyorum.
Acredito que este governo é corrupto no seu âmago.
Hükümetin bir an önce değişmesi gerek.
O governo que nos controla... precisa urgentemente de ser substituído.
Sadece diyorum ki, hükümetin sorun çıkarabilir.
- Vocês é que sabem. Só digo que o Governo pode não estar de acordo só porque vocês estão...
Hükümetin gizli bir CIA ajanını açıklaması yasaktır.
Os funcionários públicos não podem revelar a identidade de agentes da CIA.
Böylece tepeye çıktılar, ağaçları geçtiler, ve tam da büyükanne Annie, Ruthie'ye ne yakalayacağını soracakken hükümetin bunu ciddiye alacağını size söylemiştim!
E lá foram eles. Subiram a colina, desceram por um caminho e atravessaram um bosquezinho. E quando a Avó Annie ia dizer à Ruthie o que ela ia apanhar...
Çünkü Paris Hilton'un gece nerede takıldığı hükümetin umurunda olmayacaktır.
Porque o governo não quer saber como descobriu onde é que a Paris jantou.
Yargıç Stewart'ın söylediği gibi, yıllar geçtikçe, hükümetin gücü artıyor.
Ao encerrar-se o caso e relativamente a Branzburg, o Juiz Stewart disse... "Com o correr dos anos," "o Governo torna-se cada vez mais omnipresente".
Bayan Armstrong hükümetin istediğini yapabilirdi.
A Sra. Armstrong podia ter cedido às exigências do Governo.
O zaman hükümetin gücü nereye varacaktı?
E qual é a natureza do Governo quando perde o receio das consequências?
Bilemiyorum. Yani demek istediğim... Veronica'nın kamerasında bıraktığı izler hiçbir hükümetin sisteminde çıkmadı ve arzun üzerine, dostlarım hala araştırıyorlar,
Não sei, as impressões que ela deixou na câmara da Veronica não deram em nada em nenhum dos sistemas do governo e o meu pessoal verificou como tu querias.
Sonra anladık ki suikast, hükümetin içinden yönetilen mevcut yönetimi devirmek için hazırlanan daha büyük bir planın parçasıymış.
Logo percebemos que o assassinato era parte de uma grande conspiração... de dentro do governo, para derrubar a administração actual.
Hükümetin içindekiler, ve Amerikan şirketlerinin en üst kademesindekiler.
Gente do governo e dos altos escalões da América corporativa.
Şimdi, Hükümetin çeşitli kollarına çıkar çatışmalarıyla kışkırtarak yapılan yıkımlara karşı...
Uma vez que se declara o privilégio executivo as diferentes tendências do governo movem-se até uma colisão...
Bayan Brooks. ... hükümetin dokunulmazlığı kesindir..
Menina Brooks até à destruição.
Şimdi, yargıçlar, zor bir görev olan hükümetin dokunulmazlığı ve adli süreçteki bilgi ihtiyacını dengelemek zorundadır.
Agora, a rama judicial vê-se forçada a assumir a difícil tarefa de equilibrar a necessidade de informação num processo judicial e a prerrogativa do executivo.
Hükümetin yürütme ve yargı ayırımıyla sürdürülen kuvvetler ayrılığı politikasını yakından inceleyeceğiz.
Estudaremos mais acerca da política governamental que mantem uma separação através do equilíbrio de poderes.
Hükümetin adamı mısınız?
- Vocês são do governo?
Doğru, hükümetin bize yardım ettiği gibi köprü yıkıldığında okullar kapandığında...
Como o governo nos ajudou quando a ponte cedeu ou a escola fechou.
O hükümetin yerleşim programı.
São casas do governo.
Hükümetin ajanları..
Agentes governamentais.
Orijinal planda belirtilen prosedürü izleyebilseydik hükümetin elindeki stok Amerika'daki herhangi bir yere 12 saat içinde gönderilebilirdi.
Se tivéssemos seguido o procedimento correcto como delineado no plano original, o armazenamento médico podia ter sido enviado para os EUA em 12 horas.
Hükümetin gerçeği kendi gördüğü gibi yazmasını reddettim.
Recusei-me a deixar o governo reescrever a verdade à sua maneira.
Hükümetin önceliği mevcut durumu korumak. İyi söyledin.
Manter o público atualizado é a prioridade do Governo.
Kötü şöhretleri hükümetin en yüksek isimlerinin bile ilgisini çekti.
A sua notoriedade chegou aos mais altos níveis do governo.
Bak, hükümetin gizli operasyonları, ordu, özel güvenlik şirketi... Bu insanlar yaşamlarını kazanırken yaptıkları şey her ne ise bunu gizli tutmak istiyorlar.
Olha, operações secretas do governo, Exército, empresa de segurança privada, seja o que for que esta gente faz para viver, querem mantê-lo secreto.
Yani hükümetin bütün sırlarını sadece tek bir süper bilgisayara koyduğuna kim inanır ki?
Quer dizer, quem é que acreditaria que o Governo pôs todos os dados secretos num super computador chamado Intersect?
Sevgili Lisa, sana hiç bir hükümetin söndüremeyeceği paha biçilemez bir şey bırakıyorum :
A minha querida Lisa. Deixo-te um item inestimável tão poderoso que nenhum Governo alguma vez o poderá extinguir.
Bu yüzden, Michigan'daki Traverse şehrinin 12.5 mil güneydoğusunda yer alan hükümetin çok gizli bir atom deneyi gerçekleştirdiği tarla görünümü verilmiş gizli askeri bölgede çalışmayı reddettim.
Foi por isso que não fui aprovado para um cargo num centro de pesquisa governamental muito prestigiado num acelerador de partículas militar secreto sob um campo agrícola falso, 20 km a sudeste de Traverse City, Michigan.
Hükümetin gücü,... krala sadık memurların göreve getirilmesi bana teklif ettiğin makam.
A capacidade de auto-governação, a substituição dos oficiais do tribunal, leais à Coroa... A posição que você próprio me ofereceu.
Onları elde etmek için çok fazla kan dökülmesini bekleyebiliriz fakat şunu hiçbir zaman unutmamlıyız ki sivil bir hükümetin özgür anayasası sanki Kudüs'ün bu yakasında insanlığın yararına hiçbir şey yokmuş gibi, çok az bir bedel ödenerek kazanılamaz.
Temos que estar à espera de um grande custo em sangue para obtê-las, mas temos sempre que nos lembrar, que a livre constituição de um governo civil, não pode ser adquirida a alto preço, uma vez que não existe nada, deste lado de Jerusalém, de maior importância para humanidade.
Bu yeni federal hükümet saygı görmeli ve bu federal hükümetin başkanlık makamının rütbesi bu saygıyı temin etmelidir.
Este novo governo federal tem que impor respeito... e os títulos dos cargos federais têm que assegurar esse respeito.
Eyaletler merkezi bir otoriteye borçlu olursa, bu merkezi hükümetin gücünü arttırır.
Se os Estados estiverem endividados a uma autoridade central, - isso aumenta o poder do governo central.
Hükümetin sorumluluğu ne kadar büyük olursa, otoritesi de o denli büyük olur.
Quanto maior for a responsabilidade do governo, maior é a sua autoridade.
Bay Jefferson, bana göre, iyi bir hükümetin prensipleri, ve bu ülkedeki barış ortamı, birlik ve mutluluk karşısında yıkıcı olan bir grubun başında bulunmaktadır.
O Sr. Jefferson encabeça uma facção, que julgo ser, subversiva ao princípios da boa governação, e perigosa para a paz, para a união e felicidade deste país.
Seçimlerin sonuçlarına ne kadar kayıtsız olursanız olun, umarım iyi bir hükümetin gayelerine karşı böyle değilsinizdir, Bay Adams.
Por muito indiferente que seja ao resultado das eleições, Sr. Adams, espero que não o seja em relação à causa da boa governação.
Hükümet söylevimde, federal hükümetin güçlendirilmesini teklif etmeyi düşünüyorum.
No meu discurso no Estado da União, pretendo propor o fortalecimento do Governo Federal.
"Zincirlere ve hükümetin... "... baskılarına karşı özgürlük.
Libertação dos grilhões e das amarras do governo.
Tamam normalden daha zeki olabilirim ama bu hükümetin beni kobay faresi gibi tutmasını gerektirmez.
Tudo bem. Sou mais esperta do que o normal, mas isso não quer dizer que o governo tem o direito de tratar-me como a sua cobaia.
Bu daha çok hükümetin politikasının bir sonucu. Hükümet, temelde ürünü üretim maliyetinin altında üretmemizi sağlıyor.
Isso deve-se em grande medida à política do governo, que, de facto, permite-nos produzir milho com custos abaixo do custo de produção.
Hükümetin yaptığı bir araştırma sonucunda, salgına neden olan bakterinin kaynağının belirlenmesinin mümkün olmadığı belirtildi.
A supervisão alimentar informou que não há instrumentos para detetar a origem do último surto de salmonela.
Sizden bir isteğim daha var. Milli Eğitim Bakanı, televizyona çıkıp konuşacak ve hükümetin okullara bir etek günü koyduğunu ilan edecek, yılda bir gün.
Quero que daqui a duas horas o Ministro da Educação anuncie na televisão que o governo institui o dia da saia, uma vez por ano, nas escolas.
O bellekte, bazıları hükümetin en üst düzeyinde bulunan çok önemli kişiler hakkında son derece hassas birtakım bilgiler mevcut.
O drive contém algumas informações delicadas sobre pessoas importantes. - Algumas da alta esfera do governo.
Başkan Sheridan'ı vuran adamı ortaya çıkaramazsam bu hükümetin işi biter.
Se eu não entregar o homem que assassinou a presidente dos EUA... o meu governo já era.
Albay Amos, bu kişinin hükümetin içinden birisi olduğunu mu ima ediyorsunuz?
Cor. Amos, insinua que é alguém de dentro do governo?
Efendim, eğer olurda bu hükümetin insan haklarını çiğnediği duyulursa veya ondan alacağımız bilgi doğru çıkmazsa bu işin politik sonuçları tam bir facia olur.
Se acontecer alguma coisa... se vazar que este governo autorizou a violação de seus direitos civis... ou se as informações que ele der não forem verdadeiras... o resultado político pode ser desastroso.
İşbirlikçileri vardı, bu hükümetin içinden işbirlikçiler.
Ele tinha cúmplices dentro do governo.
Hükümetin mi?
É vossa? "