Joan перевод на португальский
2,174 параллельный перевод
Çin Büyükelçiliği için aday listesindeyim, Joan.
Estou cotado para ser embaixador na China.
Joan benim haberimin olmadığı bir görev filan mı verdi sana?
A Joan mandou-te numa missão, e eu não fiquei a saber?
Bu insansız uçaklar işimizi elimizden alacaklar, Joan.
Estes drones vão tomar os nossos empregos, Joan.
Joan, belki de artık işimize sıkı sıkıya sarılma vakti gelmiştir.
- Certo. Joan, acho que vamos manter os nosso empregos.
Hiçbir fikrim yok, Joan.
Não faço ideia, Joan.
Yani, kimle asansörde kalmak isterdim düşünemiyorum ama Amelia Earhart ya da Michelle Obama ya da Joan of Arc veya tüm Cirque du Soleil ekibi hariç öbür türlü sıkılırdım- -
Não consigo imaginar com quem gostaria de ficar presa no elevador, com excepção da Amélia Earhart, o Michelle Obama, ou a Joana d'Arc, ou o elenco do Cirque du Soleil,
DPD'ye geri dönüyor ve Joan için canla başla çalışmaya başlıyorsun.
Vais voltar para o DPD e trabalhar duro para a Joan
Joan ve Arthur ile bir yetki kavgasına girmek istemiyorum.
Eu não estou realmente interessada numa batalha no relvado com a Joan e o Arthur.
Tıpkı eski zamanlardaki gibi Joan bize bir görev tahsis etmiş.
E no espírito dos velhos tempos, Joan tem uma missão para ti.
Joan bekliyor.
A Joan está à espera.
Terapilere inanmıyor musun yoksa gitmek mi istemiyorsun? Yapma, Joan.
Não acreditas em terapia, ou simplesmente não queres ir?
En ufak bir açık versem bile bana bu iş için uygun olmadığımı söylerler ve temelli sepetlerler.
Vá lá, Joan. Se eu mostro sequer a mínima vulnerabilidade, eles vão dizer-me que eu não sirvo para trabalhar e eu vou ficar de fora para sempre.
Çin büyükelçiliği için aday listesindeyim Joan.
Estou numa lista pequena, Joan, para ser embaixador na China.
Merhaba, ben Joan Watson.
Olá, é a Joan Watson.
Affedersiniz, Bay... Adım Joan Watson.
Desculpe, senhor... chamo-me Joan Watson.
Oradaydı, Joan.
Ela esteve lá, Joan.
Ben Joan Campbell.
Aqui é a Joan Campbell.
Neden seninle konuşmak istediğimi düşünüyorsun ki? Joan görevi yapmana izin verdi diye mi?
Porque é que tu assumes que eu quero falar-te de algo, em particular sobre a decisão da Joan em deixar-te fazer esta missão?
Eminim beni gözden düşürmek için başka sebepler bulur.
Tenho a certeza que a Joan vai encontrar outra razão para me manter na casota.
Arthur Campbell mı Joan mu?
Arthur Campbell ou a Joan?
Farz edelim Joan ve Arthur Dışişlerine boyun eğdi ve onu evine gönderdi?
E se a Joan e o Arthur obedecem ao Estado e enviam-na para casa?
Joan, adamla konuşmayı becerdim.
Joan, eu consegui que ele falasse comigo.
Sayid'le konuşmam gerek. Onu kaybetmek istemiyorum, Joan.
Eu tenho de falar com o Sayid.
Kusura bakma, Joan.
Não, não antes de falar com ele.
Joan ne kadar kızgın?
- Sim. Quão chateada está ela?
Joan, bu konuyu çok düşündüm.
Joan, eu pensei bastante nisto...
- Joan'un haberi var mı?
- A Joan sabe?
Kafaları karışmış durumda, Joan. Eskiden bir cerrahtın.
Estão confusos, Joan.
Joan? Ne oldu?
Joan?
- Joan senden çok az bahsetti.
Joan contou-me tão pouco sobre si.
- Joan, neler oluyor? Neye benziyor Ty?
Joan, o que está a acontecer?
Joan, nasıl yardımcı olabilirim?
- Joan? - Fala. - Em que posso ajudar?
Operasyonel değişiklikler yapmak için senden izin almama gerek yok, Joan.
Não preciso da tua permissão para fazer mudanças, Joan.
Annie, biz D.P.D değiliz, ben de Joan değilim.
Annie, aqui não é a DPD.
Kendini rapor vermek mecburiyetinde hissetme.
Não sou a Joan. Não precisa de dar satisfações.
Joan.
- Joan.
Seni tanıdığım kadarıyla kontrolün hep elinde olmasını istersin, Joan.
Desde que te conheço, tu sempre gostaste de estar no controle.
- Otur hadi. Bu da en eski dostum Joan.
Senta-te.
- Bir zamanlar...
- Esta é a Joan, a minha amiga mais antiga.
Bana Joan'un senin özel uşağın olduğunu söyledin.
Disse-me que a Joan era a sua criada particular.
- Ben Joan.
Chamo-me Joan.
Joan, kimse Annie'nin cesaretini veya bağlılığını sorgulamıyor.
Joan, ninguém está a questionar a coragem da Annie ou a sua fidelidade.
Ajan Walker için riskleri ve zayıf noktaları ortaya koyuyoruz, Joan. Her yakalanan ajanda olduğu gibi.
Estamos a conduzir um iventório de riscos e vulnerabilidades relativas à agente Walker, Joan, o mesmo que fazemos com qualquer agente capturado.
Bu büyük bir karmaşa, Joan.
Bem, isto foi um percalço significante, Joan.
Joan'ın olanlardan haberi var mı?
A Joan sabia disto?
Joan Campbell'a söyleyin onu görmem gerekiyor.
Diga à Joan Campbell que preciso vê-la.
Joan, gitmek zorundayım.
Joan, eu tenho que ir.
Joan?
Joan?
Eve dönmek zorundasın.
Não quero perdê-lo, Joan.
Joan...
- Joan.
"Joan".
"Joan".