Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Kaldır

Kaldır перевод на португальский

22,519 параллельный перевод
Kolunuzu kaldırıp başınıza dokunabilir misiniz? Şapka giyer gibi.
Consegue erguer ambos os braços como se fosse pôr um chapéu?
Şu çöpü kaldır ve ayağımın altından çekil.
Desvia este maldito lixo e desvia-me esse rabo!
Bana mektubu getir kefaleti kaldırıyım.
Traga-me essa carta, e eu prescindo da caução dele.
Ama Harvey yarın işe gelecek... ve eğer sen o telefonu Charles Forstman'ı aramak için kaldırırsan, o zaman bende telefonu kaldırırım ve davacıya bizden bahsederim.
Mas o Harvey vai voltar para cá amanhã de manhã, e, se você pegar nesse telefone e ligar ao Forstman, eu pegarei no telefone e contarei tudo sobre nós dois àquela procuradora.
Fotoğrafı kaldırın.
Levem a foto.
Kısa bir süreliğine kağıt dolu akciğeriyle hastaneye kaldırıldı.
Ele foi internado brevemente devido às raspas no pulmão.
Dua etmekten fazlasını yapmak mı istiyorsun, o zaman Harvey Mike'ın beraat etmesini sağlasın sen de kaldır kıçını Harvard'a git ve Sheila'nın o duruşmaya çıkmamasını sağla.
Se queres fazer mais que rezar que o Harvey consiga absolver o Mike, então põe-te a andar de volta até Harvard e assegura-te que a Sheila não aparece naquele julgamento.
O zaman sen de kıçını kaldırıp, Harvard'a geri dön ve Shelia'nın duruşmaya çıkmayacağından emin ol.
Então, volta para Harvard e certifica-te de que a Sheila não aparece no julgamento.
Lütfen sağ elinizi kaldırın.
Por favor, levante a mão direita.
- Yemeğini kaldır caddenin bitişindeki adliye restoranına git ve jüri hangi masaya oturursa oraya otur ve iki saat kahve içerek muhabbet et.
Arrumas o almoço, vais até ao café do tribunal e partilhas uma mesa com o jurado que te aparecer quando tiverem um intervalo daqui a duas horas.
Klempi kaldırın.
Pinça Adson.
Tabii şirket iflas edince proje de rafa kaldırıldı.
Enfim, a empresa faliu e o projeto foi abandonado.
Ama bana öyle geliyor ki Jane'in tedbiri kendi isteğiyle Müdür Yardımcısı Mayfair tarafından kaldırılmış.
Mas fiquei com a impressão que levantaram-lhe a escolta pela Diretora Adjunta Mayfair a pedido da Jane.
Yani tedbiri kaldırılmadan önce hiç dışarı çıkmadı mı?
Portanto, antes disso ela nunca saiu sem a escolta?
Akıl hastanesine kaldırıldın.
- E foi institucionalizada.
Hastaneye kaldırıldım.
Fui hospitalizada.
Kabul edenler, elinizi kaldırın.
Eu também. Todos a favor, levantem a mão.
Ellerini kaldır.
Deixe-me ver as suas mãos.
Kaldırımdan gidin.
Pela calçada.
Ama göz teması önemli, ara sıra başını kaldırıp bak ve içten konuşuyormuş gibi görün.
É importante estabelecer contacto visual, mas de forma intermitente e dar a sensação de que falas do fundo do coração.
Burada rezil olmak diye bir şey yok. Dışarıda sendelersiniz ve herkes üstünüze basıp geçer. Ama burada sadece elinizden tutarız ve sizi kaldırırız.
Não há vergonhas aqui, lá fora, tropeçamos e toda a gente passa por cima de nós, mas aqui, simplesmente pegamos na vossa mão e levantamo-nos pois os nossos erros são apenas uma lembrança de que somos humanos.
Mayfair'in ortadan kaldırılması birinci adımsa ikinci adım ne?
Se a 1ª Fase era livrarmo-nos da Mayfair, qual é a 2ª?
Pekala, pekala, alçalmaya devam edelim son sürat devam edin, süzülme pozisyonuna girin burnu kaldırın ve son anda iniş takımlarına oturun. Bu işe yarayacak mı?
- Certo, continuamos a descer, mantenham os nós altos, planem na posição, puxem o nariz para cima, e alarguem a engrenagem até ao ultimo seg.
Güvenli evde kalmaya devam edersen riskleri iyice anladığın sürece tedbiri kaldırıyorum.
Se continuares na casa segura, eu retiro-te a escolta, desde que entendas os riscos.
Altı numara kalorifer yakıtı, 2010 yılında New York'ta kullanımdan kaldırılmış.
Óleo de combustível no 6. que N.I começou a retirar em 2010.
O restorana git, bir kadeh şarap al David'i ve onunla yaşadığın tüm o harika anılara kadeh kaldır.
Vá a esse restaurante, tome um copo de vinho, brinde-o e a todas as memórias maravilhosas que teve com ele.
Kabloları etkisiz hale getirmeden resmi kaldırırsanız tuvalin arkasından resmi ve hırsızı yok etmek için tüfek ateşleniyor.
Removam-nas sem soltar os fios e levam um balázio pela extremidade da tela, destruindo-as e matando qualquer ladrãozeco.
Ahktar'ı ortadan kaldırırsak dünyadaki terör örgütlerine büyük bir darbe vururuz.
Tirá-lo de circulação seria uma golpe massivo para todas as organizações terroristas no mundo.
Pekala kas gücü, resmi hafifçe kaldırıp birkaç santim öne doğru çek.
O musculo, cuidadosamente levanta o quadro do gancho e puxa-o cerca de um centímetro.
- Kaldır ellerini!
Mãos ao alto!
O yaştaki çocuklar TV'den, oyunlardan, kaldırımdaki böceklerden ölümü görüyorlar.
Nessas idades, são bombardeados com imagens de morte, desde a TV, jogos de vídeo, de um inseto no passeio.
Ellerini kaldır!
Mãos ao alto!
Diğerini de kaldır!
Levanta a outra!
Kollarını kaldır.
Levante os braços.
Kollarını kaldır, kollarını kaldır.
Levanta.
Sağ elinizi kaldırın.
- Levante a sua mão direita.
Emekliliğinin ilk gününde kadehimi babama kaldırıyorum.
Quero fazer um brinde ao meu pai, pelo primeiro dia como reformado.
Çekme kolunu kumanda kolundan kaldır!
Larga! Eu consigo!
Yüz kasti olarak kaldırılmıştı.
A cara arrancada. Muito deliberadamente.
Kurşun gibi ağır olacağından kaldırmak için takozlara ihtiyacımız var.
Bem, isto vai pesar uma tonelada. Vamos precisar de cunhas para levantá-la.
Kaldırın.
Levanta.
Ellerini kaldır.
Mãos no ar.
- Kaldır şunu ortadan!
- Guarde o gás pimenta. - Desculpe...
- Kaldır şunu!
- Guarde isso!
Leda yürürlükten kaldırılacak.
O projecto Leda será despojado dos seus recursos.
Leda yürürlükten kaldırılacak.
Leda será despojada dos seus recursos.
Çünkü bana karşı tavır takınması için bir jüriyi bile ikna edemedin kaldı ki 12 jüriyi ikna edeceğini nerenden uydurdun?
É que não conseguiu convencer um juiz a retirar-me, portanto, o que a faz pensar que vai convencer 12 júris?
- Hayır diğer tarafta kaldı. - Mantıklı.
- Não se estiveres lá tu.
Ben arabada kaldım, Akbar onlarla anlaşma yaparken arabayı hazır halde tuttum.
Eu... fico no carro, faço viagens para Akbar durante as reuniões.
Hayır, beş blok yolum kaldı.
Não. Faltam cinco quarteirões.
Para insanlara çılgınca şeyler yaptırır, hele çaresiz durumda kaldıklarında.
O dinheiro faz com que as pessoas façam maluqueiras, especialmente quando estão contra a parede.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]