Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Kaldırın onu

Kaldırın onu перевод на португальский

382 параллельный перевод
Gelin, kaldırın onu.
Venha, levante-o.
Ayağa kaldırın onu.
De pé!
Helvicki, Negulesco, kaldırın onu. Hadi, yaklaşın.
Helvicki, Negulesco, levantem-no vamos, não se afastem.
Kaldırın onu.
Levantem-no.
Kaldırın onu!
Está a oscilar!
Bay Cooper, kaldırın onu.
Cooper. Guarde-o.
- Kaldırın onu.
- Guarde-o.
Kaldırın onu.
Tire-a daí!
Kaldırın onu.
Vá, peguem nele.
Haydi, kaldırın onu.
Vá e venha contar-me.
Kaldırın onu.
Deixem o Hoot.
Siz ikiniz, hemen kaldırın onu.
Vós os dois, levantai-o.
Kaldırın onu, gençler!
Levantem-no, rapazes!
Kaldırın onu.
Levantai-o!
Kaldırın onu.
Levantem-no
Hadi, kaldırın onu yukarı!
Deixa-o passar! Vão-se foder, bastardos!
Kaldırın onu.
Apanha-o.
- Kaldırın onu.
- Levantem-no.
Kaldırın onu.
Agarrem-no.
Onu hep gururla havaya kaldırırım ki... yumruk yapıştırmak isteyen rahatça yapıştırsın.
Ostento-o sempre em público por isso... se alguém quiser esmurrá-lo pode fazê-lo.
Haydi, kaldırın onu!
Andem, levanta-o!
Onu yavaşça kaldırın.
Levantem-na com cuidado.
Onu ayağa kaldırın.
Mantenham-no de pé.
Şimdi onu kaldırıp kendine getirin ve ona bir tek oyun olursa, boğazı kesilmiş bir oğlu olacağını ona açıklayın.
Que tudo esteja tranquilo e silencioso. Levantem-na e tentem que se recupere. Apenas um movimento em falso e corto o garganta ao miúdo.
- Dinle, Jimmy... Başının belâya girmesini istiyorsan kaldır telefonu, durma ara onu.
- Ouça, Jimmy... se se quiser meter em água quente... tudo o que tem a fazer é pegar o telefone e fazer-lhe uma chamada.
Onu kullanmayacaksın, öyleyse kaldır. Lucky, Seni uyarıyorum...
Não a vais usar, por isso, guarda-a.
Yukarı kaldırın onu.
Ponham-no no cavalo.
- Tamam, onu kaldırın.
OK, tirem-no daqui
Herhalde Vandamm'ın adamları onu kaçırıp Lester Townsend'in evinde... ortadan kaldırmaya çalışmış.
Alguém do Vandamm deve tê-lo apanhado e tentado livrar-se dele utilizando a casa de Lester Townsend.
- Onu kaldırın.
- Ponham-no de pé.
Midesi bu kadarını kaldırmaz. Yumurtalar şişip onu çatlatır.
As tripas não aguentam, vão inchar e rebentar.
güzel Sally sokaklarda bacaklarını erkeklere gösterir... ama fazlasını istersen para ödenir eteğini kaldırırken nerede duracağını bilir... um-pa-pa, bu işler böyledir um-pa-pa, bunu herkes bilir... ister gizli olsun isterse açık... hiç fark etmez um-pa-pa... saf bir genç kız hamile kalmış bir erkeğin evine sığınmış, o da onu ayartmış... sızlanmanın alemi yok, bu yola girmiş bir kez o da paralarını sayar ve şarkı söyler...
a Sally caminha p'la viela e mostra os tornozelos aos homens eles vêem as ligas mas não é grátis mais ou menos só ela é que sabe oom-pah-pah, ela reza assim oom-pah-pah, já todos a sabem quer esteja tapado, quer esteja à vista é sempre o mesmo oom-pah-pah uma camponesa está numa alhada um homem veio tratar dela ela fez a cama em que se deita aceita o dinheiro e canta a canção
Hey, haydi onu oradan kaldırın!
Então? Mexam-se daqui!
- Kaldırın onu.
- Levante-o.
Onu Nevada sınırında bırakmak zorunda kaldık.
Perdemo-lo na fronteira de Nevada.
Müşteriyi berber kayışıyla bağla, düğmeye bas, onu kaldır, çevir saçlarının aşağıya salınmasını sağla ve kırp, kırp, kırp.
Amarre o cliente, aperte um botão, levante-o, vire-o de ponta cabeça deixe o cabelo cair e click, click.
Tobruk, İngilizlerin elinde kaldığı müddetçe, Rommel'in ikmal yollarını tehdit etmekle kalmıyor onu Mısır'ın içlerinde daha fazla ilerlemekten de alıkoyuyordu.
Tobruk nas mãos dos britânicos seria uma ameaça às rotas de abastecimento de Rommel e impedia-o de avançar mais pelo Egito.
- Bud, onu kaldırın.
- Bud, ajude-a.
Kaldırın onu!
- Vamos, levantá-lo.
Onu ayağa kaldırın.
Tragam-no.
Toy Romeo'ya verdiği öğütler onu heyecanlandırmış " İhtiyar Juliet'in suratını miden kaldırmazsa, bir bayrakla kapat ve attır ABD bayrağına'deyivermiş.
Acabou por aconselhar o jovem Romeu a cobrir o rosto da Julieta com uma bandeira, se não aguentar vê-lo, e ser tudo pela Pátria.
Bence kıçını kaldırıp hemen toz ol buradan yoksa gelip onu da götürür ha!
Melhor se mexer, antes que venha outro!
Sadece onu canlı yayından kaldırın.
Apenas tire a emissão do ar.
Bana inanın! Onu canlı yayından kaldırın!
Tire a emissão do ar!
O kadar güzeldi ki onu gören erkekler arabalarını kaldırıma doğru sürerdi.
Ela estava tão bonita que quando os homens a viram a caminhar pela rua, guiavam os carros mesmo por cima do passeio.
Onu yukarı kaldırın.
Força!
Onu yukarı kaldırın.
Vamos levantar.
Hayır, şimdi bak... Onu gördüğünden şüphem yok, ama onu gördüğünde gerçekten ne oldu, o kadar korktun ki kıymetli 10 viteslini dur işaretine çarpıp, başınıda kaldırıma çarptın ve olasılıkla onu çok korkuttun!
Não, escute... não duvido de que o tenha visto... mas o que aconteceu de verdade quando você o viu... é que assustou-se muito e caiu da sua adorada bicicleta... contra o sinal de pare, batendo sua cabeça... e provavelmente deu um susto enorme nele!
Onu gördüğünden şüphem yok, Onu gördüğünde o kadar korktun ki... ortadan yok olmadan önce Koca-Ayak'ın mizacından... ve kafanı kaldırıma çarptın... o kadar korktun ki kıymetli 10 viteslini dur işaretine çarpıp, başınıda kaldırıma çarptın ve olasılıkla onu çok korkuttun!
Não duvido de que o tenha visto... mas o que aconteceu de verdade quando você o viu o conhecimento dos hábitos de Pé Grande, mas se foi antes de batendo sua cabeça caiu de sua adorada bicicleta... batendo sua cabeça... e provavelmente deu um susto enorme nele!
Ayaklarını yukarı kaldır ve onu sıcak tutmaya çalış.
Eleve as pernas e mantenha quente.
- Onu ayağa kaldırın, çabuk!
- Levanta-o, vamos!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]