Yolu biliyorum перевод на португальский
388 параллельный перевод
Ben yolu biliyorum. Birkaç gün içinde uğrarım.
Vou passando por cá nos próximos dias.
Kestirme yolu biliyorum.
Eu sei o caminho mais curto.
En iyi yolu biliyorum.
Sei a melhor forma.
Bir çözüm yolu biliyorum.
Conheço a ferramenta certa.
Ben yolu biliyorum.
Conheço o caminho.
Bu yolu biliyorum.
Eu conheço essa trilha.
Yolu biliyorum, Matmazel Hall.
Conheço o caminho, Menina Hall.
Ben de yolu biliyorum.
Eu também sei o caminho.
Yolu biliyorum. - Beni takip et.
Sim, sei o caminho.
Yolu biliyorum.
Conheço o caminho.
Evet, madam, yolu biliyorum.
Sim senhora, conheço o caminho.
Yolu biliyorum.
Eu sei que é por aqui.
- Hayır teşekkürler, yolu biliyorum.
Não, obrigado, eu sei o caminho.
Ama yolu biliyorum
Mas eu sei o caminho
Yolu biliyorum.
Sei o caminho.
İyi ki kestirme yolu biliyorum.
Ainda bem que conheço os atalhos -
Bir çıkış yolu biliyorum ama çabuk olmalıyız.
Conheço um caminho, mas temos de nos despachar.
- Yolu biliyorum Franjean.
- Digo-te que sei o caminho, Franjean.
Yolu biliyorum.
Eu sei o caminho.
- Yolu biliyorum, bana takılın.
- Sei para onde vou. Anda.
Yolu biliyorum.
Eu sei.
Ben yolu biliyorum.
Eu conheço o caminho. Oiça.
Şimdi yolu biliyorum...
Já sei o caminho! Deixa-me em paz, está bem?
Dokuz çeşit koyun pişirme yolu var ve ben hepsini biliyorum.
Há 9 maneiras de cozinhá-lo e conheço-as todas.
- Oy toplamanın çok yolu var. - Biliyorum.
- Há muitas formas de conseguir votos.
Başka yolu olmadığını biliyorum.
Sei que não há alternativa.
Umuma açık yerde sarhoş yakalanmak hapse atılmanın... en kolay yolu diye biliyorum.
Ser apanhado bêbado em público é uma forma mais fácil de ir para a cadeia.
- Yolu biliyorum!
- Eu sei onde é a porta!
- Yolu biliyorum.
Eu levo-te.
Evet efendim biliyorum. İnsanları buna hazırlamanın başka yolu yoktu.
Eu sei, mas não tínhamos como preparar todos para esta situação.
Dinleyin, millet. Burada bir sorunumuz olduğunu biliyorum. Ama bundan kurtulmanın bir yolu var.
Oiçam, temos aqui um problema mas haverá uma saída, garanto-vos.
Buna karşı ihtimalleri biliyorum ama bunu bulmamızın bir yolu var.
Eu sei que as hipóteses são contra mas temos uma maneira de descobrir.
- Bu yolu ezbere biliyorum.
Mas eu conheço o caminho de cor.
Yolu gösterme, biliyorum.
Näo, näo me acompanhes à porta.
Yolu ezbere biliyorum. Dicky hep yanımda. Gel Liza.
Conheço o caminho de olhos fechados e o Dicky está aqui sempre.
- Biliyorum ama başka bir yolu var mı?
- Eu sei, mas há outra opção?
Şimdi, Mr Carter, Biliyorum bu tamamen geleneklere aykırı, ama bu çocuğu bulabilmenin de tek yolu.
Senhor Carter, eu sei que isto não é nada ortodoxo mas acho que esta é a única forma de encontrar aquele rapaz.
Prens Lir bile gizli yolu bilmiyor ama ben biliyorum.
Nem o Príncipe Lir sabe o caminho secreto. Mas eu sei.
Şaka yaptığımı düşündüğünüzü biliyorum ama bana inanın şov dünyasına girebilmemin tek yolu buydu.
Sei que pensam que é uma piada, mas acreditem... Foi a única maneira que encontrei para entrar no mundo do espectáculo... sequestrando o Jerry Langford.
Uzun bir yolculuk geçirdiğinizi biliyorum ama bunlar havaalanı yolu üzerindeydi. Sorun değil.
Eu sei que o voo foi longo, mas isto aconteceu no regresso do aeroporto.
Her yolu denediğini biliyorum.
Sei que tens tentado.
Gerek yok yolu biliyorum.
Não se incomode, eu sei o caminho.
Biliyorum ama bir orta yolu olmalı.
Eu sei, mas tem de haver alguma forma de compromisso.
Kuvvetli para kazanma yolu olu bu adamı biliyorum.
Conheço um gajo que faz dinheiro de uma maneira implacável.
Gidecek yolu da biliyorum, ve Keskindişden de korkmuyorum!
Eu sei o meu caminho, e não tenho medo do dente afiado! Espero que ele não coma nenhum de vós.
Biliyorum, ama onlara bunu yaptırmanın tek yolu bu.
Eu sei, mas... Eu acho que é a única maneira que eles vão aceitar.
Beni bağlamanın tek yolu var, biliyorum... çünkü bir sürü insan beni bağlamayı denedi ve beceremedi.
Só há uma forma de o fazer, e eu sei porque... muitas pessoas já tentaram amarrar-me e não conseguiram.
Karışık göründüğünü biliyorum, ama mektupların babama ulaştığından emin olmanın tek yolu bu.
Eu sei que parece complicado, mas é a única maneira de se ter a certeza que o meu pai o recebe.
- Biliyorum, ama tüneli istiyordum..... bu yüzden park yolu dedim, çünkü önereceğim yola sapmayacağını biliyordum.
- Eu sei, mas eu queria o túnel por isso disse "parque" porque sabia que irias pelo caminho oposto ao que eu sugerisse.
Çünkü ne gördüğümü biliyorum Scully. Bu bölge yakınlarında tren yolu bile yok.
Eu sei o que vi. Não houve descarrilamento.
Senin ve babamın doktorluk yerine bu yolu seçtiğim için hayal kırıklığına uğradığınızı biliyorum ama bilmem gerek.
Eu sei que tu e o Pai ficaram... decepcionados com o caminho que eu escolhi, em vez de medicina. Mas eu preciso saber...