Zamanım yok перевод на португальский
5,182 параллельный перевод
- Evet... - Açıklayacak zamanım yok.
Não tenho tempo para explicar.
- Fazla zamanım yok. - Tamam, tamam.
Tenho pouco tempo.
Fazla soru cevaplayacak zamanım yok.
Não tenho tempo para responder a muitas.
Bu hastane için yapmak istediğim o kadar çok şey var fakat zamanım yok.
E depois contrataria outro e outro. Mas quero alcançar muita coisa neste hospital para me demorar a fazê-lo.
Benim bu saçmalığa zamanım yok. - Jim?
Não tenho tempo para esta merda.
Bu bok için hiç zamanım yok.
Não tenho tempo para esta merda.
Bu kelime oyunlarına ayıracak zamanım yok.
Não tenho tempo para isto.
Suç mahallini temizlemek için hiç zamanım yok çünkü.
Não tenho tempo de limpar o local de um crime.
Suç mahallini temizlemek için hiç zamanım yok çünkü.
É que não tenho tempo para limpar o local do crime.
Bunun için zamanım yok.
Não tenho tempo para isto.
Başkente dönüp yüzyüze konuşacak kadar zamanım yok.
Não tenho tempo de voltar para Washington para falar pessoalmente.
Ama yaşıyorum ve çok fazla zamanım yok.
Bem, estou aqui e não tenho muito tempo.
Başka bir çocuk daha isterim tabii ki fakat beş çocuğumu çok sevdiğim için onlardan feragat edip başkasına verecek zamanım yok.
Eu adoraria ter outro filho, mas amo tanto os cinco que temos que não posso imaginar tirar mais tempo deles para dar a outra pessoa.
Büyümek için çaba gösterecek kadar zamanım yok, Will.
Não tenho tempo para surto de crescimento, Will.
Sanırım altı kadın var, beni dinleyin, bunlar için zamanım yok!
Ele matou um... Eu acho que são seis mulheres e... a Jenny...
Yalancılar için zamanım yok.
Não tenho tempo nem misericórdia para mentirosos.
Pekâlâ, Gus, çok fazla zamanım yok.
Ora bem, Gus, não tenho muito tempo.
- Bunun için zamanım yok.
Acredita em mim. - Não tenho tempo para isto.
Kararsız kalmak için zaman yok aşkım.
Não temos tempo para indecisão, meu amor.
Söylediğim gibi bana yardım etmek için bir sebebin yok ama Klaus uzun zaman önce ölümü yenip tekrar dünyaya döndüğünü söylemişti. Eğer sen ya da ben amcama yardım edemezsek, o da edemez.
Como eu disse, sei que não tens motivos para me ajudar, mas, o Klaus disse há muito tempo atrás, que foste enganada e, se eu não puder ajudá-lo, se não puderes ajudá-lo, ele também não o fará.
Onu hastaneye yetiştirebilmek için zamanımız yok.
Não haverá tempo suficiente para chegar ao hospital.
Benim yardımımla bile çok fazla zamanı yok.
Mesmo com a minha ajuda, ele não tem muito tempo.
S.ktir et. Zamanımız yok.
Não há tempo para isto.
Yeterli zamanımız yok.
Não temos tempo suficiente.
Zamanımız yok.
Tempo é algo que não temos.
Çok uzağımızdalar. Zamanında gelmelerine imkân yok.
Estão muito longe, não chegarão a tempo.
- Bekleyecek zamanımız yok.
- Não temos tempo para esperar!
Zeki birini bulmak için zamanımız yok.
Não temos tempo para encontrar alguém mesmo esperto.
Hey, bunu tartışacak zamanımız yok.
Não temos tempo para isto.
Gerçekten yardım etmeye geldim ama dünyada çok zamanımız yok.
Eu estou aqui para ajudar, mas não temos todo tempo do mundo.
Fazla zamanımız yok.
Não temos muito tempo.
Bugün oyalanacak zamanımız yok.
Não temos tempo para desperdiçar hoje.
Zamanımız yok. - Lütfen, lütfen.
- Espera, por favor.
- Zamanımız yok!
- Não temos tempo!
- Zamanımız yok.
- Não temos tempo.
Hesaplayacak zamanımız da gücümüz de yok.
Não há tempo nem homens para descobrir.
- Gitmemiz gerek. Fazla zamanımız yok.
Temos de ir, não temos muito tempo.
Dinle, şu anda yeterli zamanımız yok.
Não temos tempo agora.
Zamanımız yok.
Não temos tempo.
Bunun için zamanım yok!
E eu não tenho tempo pra isso!
- Zamanımız yok.
Não temos tempo.
Zamanımız yok!
Não há tempo!
O zaman borcumuzu tam olarak ve çabuk ödememiz lazım bu da demektir ki fonları almam lazım aceleye gerek yok.
Então, devemos pagar a nossa dívida na totalidade e rapidamente, o que significa que devo reunir os fundos e devo despachar-me.
Bunun için gerçekten de zamanım yok. Hayır, hiç sorun değil.
Não tenho tempo para isto.
Habil ve Kabil oyununu oynamanız için zamanımız yok.
Não temos tempo para brincarem ao Abel e Caim.
Telsiz odamın kapısını bir daha çalayım deme o zaman. Böyle bir şey yok mu?
Não?
Onlara ihtiyacın yok. Çok zeki biri olduğun için onlarla zaman harcamana gerek yok senin, tamam mı?
Não precisas delas... porque és inteligente demais para perder o teu tempo com elas, certo?
Fazla zamanımız yok.
Não há muito tempo.
- Olmaz, zamanımız yok.
Não, não há tempo. O Gibbs está no carro.
Zaman Tuzakçısı'nın güçlerini Adalet Birliği'ni sonsuza dek yok etmekte kullanacağım.
Eu vou usar os poderes do caçador do tempo para destruir a Liga da Justiça de uma vez por todas.
- Bağrışacak zamanımız yok!
Não temos tempo para eu não gritar.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65