Öne çıkın перевод на португальский
242 параллельный перевод
Sen, sen, sen, öne çıkın.
Ç Tu, tu e tu, avancem.
Bay Christian, öne çıkın.
Mr. Christian, avance.
Burkitt ve Thompson öne çıkın.
Thomas Burkitt, Matthew Thompson.
Bay O'Rourke, öne çıkın.
Sr. O'Rourke, dê um passo em frente.
Bayan Faye, Bayan Banes, Bayan Hardiman ve Bayan Laughlin... Lütfen bir adım öne çıkın.
Por favor avancem... a Miss Fane, a Miss Baynos, a Miss Hardiman e a Miss Lovitt, por favor.
Öne çıkın ve sizi suçlayanlarla yüzleşin.
Prontifique-se a encarar aqueles que o acusam.
Bir adım öne çıkın.
Dêem um passo à frente.
Dilekçe sahibi Francis Louis Beardsley, öne çıkın lütfen.
O requerente Francis Louis Beardsley, um passo adiante.
Biraz öne çıkın.
Está bem, não achas?
Onbaşı Barry, sekiz adım öne çıkın... ileri marş!
Cabo Barry, avance oito passos... marche!
Rooster J. Cogburn, lütfen öne çıkın.
Rooster J. Cogburn, avance.
Öne çıkın!
Mexam-se!
Öne çıkın beyler, şov başlamak üzere.
Sras. e Srs., o espectáculo vai começar.
Yoksa, öne çıkın... silahlarınızı bırakın ve gidin.
De outro modo, dêem um passo em frente, Pousem a arma e saiam.
- Lütfen bir adım öne çıkın ve bacaklarınızı ayırın.
- Um passo em frente e afastem as pernas.
Edinburgh Dükü Edmund, öne çıkın.
Avança, Edmundo, Duque de Edimburgo.
Öne çıkın beyler.
Um passo em frente.
Takım çavuşları, öne çıkın.
Sargentos de pelotão, em frente e ao centro.
Beşiniz öne çıkın!
Por aqui, todos os cinco!
Öne çıkın ve Albay Samuel Colt'un Hartford, Connecticut'taki... Patentli Silahlar İmalat Şirketi'nden gelen en yeni nesil ürünlerle... cesaretinizi sınayın.
Avancem e testem a vossa coragem com os últimos produtos... da Fábrica de Armas de Patente do Coronel Samuel Colt, de Hartford, Connecticut.
Adınızı duyduğunuz zaman lütfen öne çıkın.
Quando ouvirem os vossos nomes, por favor avancem.
Madalya alacaklar, öne çıkın!
Aqueles que forem condecorados... Um passo adiante!
Kalkın, öne çıkın!
Aproximem-se!
Öne çıkın.
Levantem-se.
Kardasyan kanuna göre tanıklık etmek zorundasınız, öne çıkın
Sob lei cardassiana, é obrigado a depor. Avance.
Öne çıkın.
Avançai.
Öne çıkın ruhlar!
Avançai, espíritos.
Öne çıkın ruhlar.
Avançai, espíritos.
Kaçak mal ve silah araması için bir adım öne çıkın.
Avancem para a busca de contrabando e armas.
Tamam, şimdi öne çıkın!
Certo, agora subam!
- Öne çıkın ve kendinizi tanıtın. Hemen!
- Avancem e identifiquem-se.
Öne çıkın!
Saiam!
Öne çıkın!
Um passo em frente!
Sarah Siddons Cemiyeti'nin tarihini sıkıcı detaylarla anlatmakla kalmayıp.. .. oyunculuk tarihini de Thespis'in koro çizgisinden ilk öne çıkmasından itibaren anlatan.. .. şık sunucumuz, nihayet burada olmamızın nedenine gelebildi.
Tendo contado ao pormenor não só a história da Sociedade Sarah Siddons, mas também a história do teatro desde que Téspis pisou o palco, o nosso distinto presidente chegou à razão de estarmos aqui,
Tanık öne çıksın lütfen.
A testemunha pode aproximar-se, por favor?
Suratı sargılar içinde genç Çinlilerden biri öne çıkıp bağırmaya başladı. " Bakın bana ne yaptılar!
Um jovem chinês apareceu com a cara toda coberta de ligaduras e pensos rápidos e pôs-se a gritar :
Bu meydandaki tüm evlerin baştan aşağıya aranmasını istiyorum. Birinci bölük, öne çık ve aramaya başla. İkinci bölük, bu tarafa.
E se há crianças aqui, meu amigo, vais morrer.
13, 1 4 ve 15. tertip kıdemli subaylar derhal öne çıksın.
Os oficiais principais dos destacamentos 13, 14 e 15 que se apresentem.
Şu özellikle öne çıkıyordu ki benim ve daha birçok önemli insanın askeri felsefesiydi askerlere başarı için en iyi şansı sağlama adına onları, verebileceğiniz her türlü fiziksel ve maddi destek olmadan çatışmaya sokmamanız gerekiyordu.
Sendo esse o caso, faz parte da minha filosofia militar e de muitas outras pessoas, não se pôr tropas a combater sem lhes conferir todo o apoio físico e material possível, para lhes dar hipótese de serem bem sucedidas.
- Söyle ona, kıçını kaldırıp Exec One'a gelsin.
- Diz-lhe para ir para o Exec One.
Şu anda şizofrenlerle çalışmamın tek nedeni... şizofrenide dinsel deneyimin bu kadar öne çıkıyor olması.
A razão para trabalhar com esquizofrênicos... é o facto de a experiência religiosa ser tão significativa na esquizofrenia.
Öne çıkın lütfen.
Avancem, por favor.
Cuma öğleden sonra Air Force One'ın yola çıkışı, bir uçağın kalkmasından çok... içinde yeni yemin etmiş Başkanla birlikte bir kaçışa benziyordu.
A partida da Força Aérea Um, na tarde de Sexta foi uma autêntica fuga, com o novo presidente a bordo.
Bu kış kadın modasında öne çıkan şey şapkalar olacak.
Neste Inverno, um dos adereços mais importantes para as senhoras será o toucado.
Sahi mi? Her şeyinizi çıkartın, açık taraf öne gelecek şekilde bunu giyin.
Agora dispa-se e vista esta bata.
Uzun avukatlık kariyerimde duyguların bu kadar öne çıktığı... başka bir dava hatırlamıyorum.
Na minha longa carreira de advogado, não me lembro de um caso... tão carregado de emoção.
Ama rakunlar fazla öne çıktılar. Ve bu, insanların öfkesini kışkırttı.
Mas os Guaxinins tornaram-se demasiado importantes causando a cólera nos humanos.
Suçlu öne çıksın ve tanıklık yapsın
O infrator avançará para depor.
Numaranız söylenince öne çıkıp size verilen cümleyi tekrar edin. Anladınız mı?
Quando chamarem o vosso número avancem e digam a frase.
Sal. Koltuktan kıçını kaldır ve öne gel.
Sal, suba no banco...
A birliği Baltık eyaletlerinde Heydrich'in talimatlarını bir kademe öne çıkarıp sadece Yahudi liderlerini değil genç Yahudileri de toplamaya başlamıştı.
Nos estados bálticos, o Einsatzgruppe A entendeu a directiva de Heydrich como o mínimo admissível, e começou a prender, não só líderes judeus, mas todos os jovens judeus do sexo masculino.