Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → русский / [ B ] / B

B перевод на русский

185,642 параллельный перевод
Güzel, inatçılık ve itaatsizlik etmeyi bırakabiliriz demek ki.
Значит, мы можем покончить со всем этим упрямством и нарушением субординации.
Sen de Minnick'in tarafını tuttun ve Richard'ı dışarıda bıraktın.
И ты приняла сторону Минник, чтобы потеснить Ричарда?
Zamanla kötüleşince her şeyi ardında bırakarak gitmiş olması mümkün.
Возможно, наступило ухудшение, когда она сменила обстановку.
Artık bu işin peşini bırakmalısın Jo.
Джо, не вмешивайся, хорошо?
Aynı zamanda çok kabasın. Kaba ve takıntılısın. Senden gerçekten bıktım.
И ты довольно грубая, если честно, грубая и придирчивая, и я сыта этим по горло.
Onu biraz yalnız bırakalım.
Так, давайте дадим ей отдохнуть.
Bazıları ilaçların hissettirdiği duyguları sevmezler. Bırakıp eski hallerine geri dönerler.
Иногда пациентам не нравится, как на них действуют лекарства, тогда они отказываются от них и возвращаются в прежнее состояние.
Ne zaman saçmalamayı bırakıp...
Когда же стоит прекратить всю эту бессмыслицу...
Onu rahat bırakın!
Не трогайте его!
- Sözü sana bırakıyorum Diane.
Тоби просто лежал. Пожалуйста, Диана.
- Bizi bıraktığına inanamıyorum Diane.
Не верится, что ты нас покидаешь, Диана.
Pardon beyler o elinizdekini yerine bırakır mısınız?
Извините, джентльмены, можете вернуть на место?
Bana partide söylediğin şeyleri düşünüyordum ve fark ettim ki hukuku neden bırakıyorum ki?
Я подумала о том, что ты сказала на вечеринке, и поняла... Зачем мне уходить из права?
Şimdilik zamana bırak. Kötü zamanlardayız.
Просто подожди.
- Seni bırakan ben değildim.
Я тебя не бросал.
O yüzden artık ağlamayı bırak.
Так что о слезах забудь.
Davayı sana bırakıyorum.
Я передаю его тебе.
Süreyi hala düşürmek için onlarla konuşabiliriz. Bırak sadece işimi yapayım.
Их ещё можно уговорить, доверься мне.
Lucca'nın arkadaşı onu arkasından bıçakladı.
Ясно. Друг Луки её подставил.
Buradaki konumumu savunulmaz bırakıyor.
Я в безвыходном положении.
Adalet Bakanlığı'nın Lucca Quinn'i serbest bırakması için geçici sınırlama emri.
Временное защитное предписание, заставляющее минюстиции освободить Луку Куинн.
O şerefsizler beni öylece ortada bıraktı.
Эти суки меня обобрали!
- Evet Lucca serbest bırakıldı.
- Да. Лука свободна.
- Bana bırakın.
- Нет, позвольте мне.
Birkaç tane eşya bırakmaya gelmiştim.
Просто привезла вещи.
- CV'ni bırakırsan bakarım Marissa.
Давай ты просто оставишь резюме, Марисса?
Ben olsam böyle bırakırdım.
- Я бы её оставила.
Dün boyacılar gelmişti, onlardan biri burada bırakmış.
Тут вчера были маляры. Они оставили машину.
Hayır, ona kim bakacak diye soruyor. O katile ne kadar bırakacaksın diye değil. Böyle bir kanıt yok.
Нет, он спрашивает, кто о ней позаботится, а не сколько денег ты оставишь убийце.
Kefaletle serbest bırakılman için şartlar uygun. Bir sorun çıkmayacaktır.
Это лишь первоначальная явка для обеспечения досудебного освобождения, поэтому должно пройти гладко.
- Mesleği bıraktığını sanıyordum.
Я думала, он вышел из дела.
Tartışmayı bırakın ve bana kanıt getirin.
Прекратите спорить и предоставьте доказательства.
Sayın yargıç, davalı tarafın tanığı hastanın kimliği için açık kapı bıraktı.
Ваша честь, свидетель государства только что пролил свет на личность пациента.
Sonra insanlar yanına gelmeyi bırakacak.
И люди прекратят заходить.
A.B.21.Y.P.İ.G.T Chicago'daki polis şiddetinin nasıl azaltılacağı konusunda benden fikir istediler.
ОГОПОМЮ запросила рекомендации по снижению жестокости полиции в Чикаго.
- Beni taciz etmeni bırakmanı istiyorum.
Хватит меня преследовать.
- Bu ayakları bırak, Ted.
- Хватит притворяться, Тед.
Lütfen hanımefendi soru kısmını avukatlarınıza bırakın.
- Прошу, мэм, пусть вопросы задают адвокаты. Можете ответить, доктор?
Bu onuru size bırakıyorum.
Перережешь ленточку?
Bir noktadan sonra benzetmeler bizi yarı yolda bırakıyor.
В некий момент аналогия нас подводит.
Bırakacağını söylemişti ama bırakmamış.
Он пообещал прекратить, но не прекратил.
Hayır bırakmış.
Прекратил.
Peki babana yardım ederek kendini de töhmet altında bıraktığının farkında mısın?
И вы знаете, что делая это, помогая отцу, становитесь причастны к преступлению?
Elinize bir insan saç teli alın ve onu bıçakla elli parçaya böldüğünüzü hayal edin.
Возьми человеческий волос и представь, что у тебя есть нож, который изрезал бы волос на 50 тоненьких полосок.
Evet ama ayrıca Bay Rindell'in kefaletle serbest bırakıldığını gördüm.
Да, а ещё видела, что мистера Ринделла освободили под залог.
- Babanız neden kefaletle serbest bırakıldı?
Почему ваш отец вышел под залог? Не знаю.
Listeyi indirip babana vererek kendini töhmet altında bıraktın gerçi babanın sana ihanet etmesi gerek, böyle bir şey yapmaz herhalde değil mi?
Вы сделали себя причастной, скачав список и передав его отцу, но это требовало бы того, чтоб отец вас сдал, а он ведь вас не сдаст, правда?
- Bırak dondursunlar.
Пускай.
- Beni devre dışı bıraktınız efendim.
Вы меня подставили, сэр.
Kararı onlara mı bırakacaksın?
Нельзя, чтоб они решали, что нам делать.
Kırışıklık bırakacak.
Морщины будут.
bebe 50
baby 155
buddy 296
baba 14978
babe 70
bela 109
böyle 531
boyle 17
belle 156
beatrice 93
bu ne 1749
bravo 1276
basın 48
bakın 5588
bakin 38
beta 23
bonjour 84
bell 84
bobo 46
bill 1767
bear 76

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]