Konuşaçak перевод на русский
3,129 параллельный перевод
Peki, ne yapıyoruz, gidip onlarla konuşacak mıyız?
И что делаем? Просто подходим и знакомимся?
Çok yalnız hissettiriyor olmalı gidecek hiçbir yerin ve konuşacak kimsenin olmaması ve bundan kurtulamama hissi.
Должно быть, было ужасно одиноко, не к кому было обратиться, не с кем поговорить, некуда пойти.
Benimle konuşacak mısın? Burada olamazsın.
Ты мне что-нибудь скажешь?
- Hayır, konuşacak bir şey yok.
- Нет. Больше говорить нечего.
- Pete ve Logan onunla konuşacak.
- Пит и Логан поговорят с ней.
Konuşacak çok şeyiniz var.
Вам двоим столько всего надо наверстать.
Eminim sen dönene kadar Başbakan ve ben konuşacak birçok şey bulabiliriz.
Уверена, что мы с премьер-министром найдем, о чем побеседовать, пока ты не вернешься.
Jack Bauer iletişim cihazından konuşacak.
Джек Бауэр на связи.
- Şu anda konuşacak durumda değilim.
Я в самом деле не могу сейчас говорить.
Topların öğütücü içindeyken konuşacak bir şey kalmaz.
И не стоит говорить, что мужик сделает когда его яйца в блендере.
Konuşacak ne var ki?
О чем здесь говорить?
konuşacak birşey kalmadı.
Не о чем больше говорить.
Konuşacak çok şeyimiz var.
Нам многое надо обсудить.
Artık cep telefonuyla konuşacak Hıyarlar olmayacak!
Да. больше никаких придурков, разговаривающих по тлф!
Bunun hakkında konuşacak mısın konuşmayacak mısın?
Мы это обсудим или нет?
Tamam, hadi konuşacak başka bir yer bulalım olur mu?
Ладно, давайте поговорим где-нибудь ещё, хорошо?
edebi olarak size tüm söyleyeceğim bu çünkü bu gece gerçekten müzik kendisi için konuşacak.
Пожалуй, именно так я и поступлю. Ведь сегодня музыка дороже всех слов.
- Bekleyin lütfen, Nessa Stein konuşacak.
Подождите, пожалуйста, Нессу Штайн.
Onunla konuşacak mısın?
Вы будете говорить с ней?
Sen benimle konuşacak mısın?
Вы будете говорить со мной?
Konuşacak birine ihtiyacı var.
Ему нужно с кем-то хоть иногда поговорить.
Özellikle konuşacak başka kimseleri olmayınca.
Особенно когда они чувствуют, что им больше не с кем поговорить об этом.
Ben sadece... Şu an gerçekten konuşacak zamanım yok.
Просто... я не могу сейчас разговаривать.
Berkeley hakkında sizinkilerle konuşacak mısın?
Хочешь рассказать семье о Беркли?
Benimle konuşacak bir şeyleri olduğunu pek sanmıyorum.
Хотя не уверен, что нам с ней есть о чём поболтать.
Tahmin et bakalım Bayan DiLaurentis ve benim artık konuşacak bir şeyimiz var.
Теперь нам с миссис ДиЛаурентис будет о чём поговорить.
- Ben, başka kim konuşacak?
- Я сказал и что?
Bana Tusk'tan daha fazla para önermeyeceksen, ki önerebileceğini hiç sanmıyorum, bizim konuşacak çok az şeyimiz var demektir.
Если вы конечно не можете предложить больше денег, чем Таск, а я в этом сомневаюсь, поэтому нам больше не о чем говорить.
Bir seferinde herifin biriyle çıkmıştım daha aperatifleri söylemeden konuşacak hiçbir şeyimiz kalmamıştı. Korkunçtu.
Как-то раз у меня было свидание, а мы исчерпали темы для разговора еще до закусок, и это было ужасно.
Oraya git ve kendine bir gey yada eşcinsel bul konuşacak.
Иди и найди себе гея или лесбиянку!
Dai adımıza konuşacak, ama durum ciddi.
Дай, конечно, будет за нас. Но вред приченен большой.
Konuşacak bir şey yok.
Тут не о чем говорить.
Konuşacak zaman ihtiyacımız var sadece.
Всего лишь немного времени поговорить.
Eğer kuş yemlerimizi sincaplar yemese, konuşacak hiçbirşeyimiz yok.
Если бы не было той белочки, которая ест наш птичий корм, у нас не было даже о чем поговорить.
Dean. Bunun hakkında konuşacak mıyız?
Дин, может, всё-таки обсудим?
Konuşacak çok şeyimiz var.
Нам надо многое обсудить.
- Pek konuşacak durumda değiliz efendim.
- Мы в поссорились, сэр.
- Pek konuşacak durumda değiliz efendim.
- Мы с ней не разговариваем, сэр.
- Onunla konuşacak mısın?
- Значит, ты с ним поговоришь?
Konuşacak çok şeyimiz var.
Нам есть много о чем поговорить.
Konuşacak bir şey yok o zaman, kardeşim.
Тогда нам больше не о чем говорить, hermano.
Eninde sonunda konuşacak.
Она сломается, в конце концов.
Lou'yu bu adam öldürdü, konuşacak bir şey yok yani.
Это парень, который убил Лу. Нам не о чем разговаривать.
Konuşacak ne kaldı ki?
А о чем с тобой говорить?
Bilirsin, belki ikinizin konuşacak şeyleri vardır.
Вам двоим, наверное, есть о чем поговорить.
- Ne kadar sürede İsa benimle konuşacak?
Сколько времени пройдёт прежде, чем Иисус заговорит со мной?
Parker hakkında SIS ile konuşacak mısın?
Собираешься рассказать СРС про Паркер?
Konuşacak çok şeyimiz var.
Нам о стольком нужно поговорить!
Sadece benim için onunla konuşacak birine ihtiyacım var.
Мне нужен тот, кто за меня поручится.
Üzgünüm konuşacak vaktim yok.
Прости, нет времени поболтать.
Konuşacak çok şeyimiz var değil mi?
Нам о многом надо поговорить, так?
konuşacak 21
konuşacaksın 18
konuşacak bir şey yok 62
konuşacak çok şeyimiz var 48
konuşacak mısın 40
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacaksın 18
konuşacak bir şey yok 62
konuşacak çok şeyimiz var 48
konuşacak mısın 40
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17