Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → русский / [ Ş ] / Şans eseri

Şans eseri перевод на русский

415 параллельный перевод
Kıyıya ulaştım ve şans eseri evinizi buldum.
Я выбрался на берег и случайно забрёл сюда.
Bunun tesadüfen, tamamen şans eseri olduğunu düşünüyor ama gene de o çarkı döndürmek için sabırsızlanıyordum.
Я сказал себе : "Это совпадение, чистая случайность." Но, однако, я поспешил снова бросать шарик.
Ve şans eseri Junius'un arkadaşları da fotoğrafçı?
А эти друзья, случайно, не фотографы?
Şans eseri, bu zamana kadar bizi atlattınız.
До сих пор вам везло и вы от нас ускользали.
Ziyaretinin nedeni, şans eseri transit mektupları değil miymiş?
Твой неожиданный визит случайно не связан с транзитными письмами?
Şans eseri bulabildim!
Mнe пoвeзлo!
Biliyorsun, şans eseri kente gelebildim.
Я люблю выбираться в город.
Şans eseri sizi içeriden gördüm.
Я случайно увидел вас из окна.
Ama teklifinizi, kişiliğiniz beni etkilediği için kabul ediyorum. En derin dostluklar, genellikle şans eseri gerçekleşen buluşmalardan doğarmış.
Tвой характер мне по нраву, а я умею ценить дружбу, хоть и никогда не угадаешь, где встретишь друга.
Şans eseri bir araya geldik ve bu güzeldi. Daha ne isteyebiliriz?
Мы случайно встретились, нам хорошо вместе, что нам ещё нужно?
Şüpheleri asıl casusumuzdan uzaklaştırmak için yarattığımız... var olmayan yemimiz George Kaplan, şans eseri kanlı canlı bir yeme dönüştü.
Несуществующий Джордж Кэплен, созданный, чтобы отвести подозрения от нашего настоящего агента, к счастью стал живым Джорджем Кэпленом.
Senin ve Lolita'nın isimlerini tamamen şans eseri kullandım... aklıma ilk gelen onlardı.
Твоё имя и имя Лолиты попали туда совсем случайно они просто оказались под рукой.
Katılıyorum, tamamen şans eseri.
Да, согласен, это большая удача.
Albay Mathieu'nun açıklamasına göre şans eseri yakalanmışsınız.
Согласно заявлению полковника Матье, вас арестовали случайно.
Bu mesafeden vurmak şans eseri olur.
Нам нужно огромное везение, чтобы фейзер попал с такого расстояния.
Kaptan, bir şey bulmaları tamamen şans eseri olacak.
- А. Капитан, это большая планета. Это будет большая удача, если ваш десант что-то обнаружит.
Bu sadece şans eseri olamaz.
Это не случайно.
Bugün şans eseri posta ofisine uğradım, bir merhaba diyeyim derken bil bakalım ne oldu.
Случилось мне сегодня заглянуть на почту, чтобы поздороваться... вот так вот.
Şans eseri Traagların gizli sırrını keşfetmiştik.
Мы раскрыли секрет Tраагов
Şans eseri Traagların tek zayıf noktalarını bulmuştuk.
Tак мы нашли слабое место Tраагов.
Şans eseri.
Просто случайно.
Şans eseri ölü ve yaralı yok.
К счастью, смертельных исходов не было.
Şans eseri uygun değilsem... dünyaları versen başkası ile birlikte olmazlardı. Dünyanın servetini verseler, belki.
И если бы вдруг меня не было, он бы ни с кем другим не имел дела.
Şans eseri, Champollion ikinci bir çeşit Rosetta Taşı benzeri bir dikili taşla Philae Tapınağı denen bir yerde karşılaşmıştı ve bunda Yunanca yazılı bir kalıbın hiyeroglif yazısındaki karşılığını saptamış bulunuyordu : Kleopatra.
К счастью, у Шампольона был, в некотором роде, второй Розеттский камень, обелиск, раскопанный в храме на острове Филы, который содержит картуши с иероглифическим вариантом другого греческого имени :
Şimdi... Açıklanan bazı takvim aygıtları şans eseri keşfedilmiş olabilir.
Итак некоторые вышеупомянутые устройства могли быть созданы благодаря случаю.
Örneğin... şans eseri bir oyuk ya da pencere raslantı eseri burada mevcut değil.
Например, случайное совпадение линий окна и ниши, но есть и другие устройства, удивительно различные.
Sonra şans eseri üçgenin içerisinde, daha küçük bir çemberin de tıpkı Jüpiter'in Satürn'ün yörüngesinde oluşturduğu gibi, bir başka eşkenar üçgen oluşturduğuna dikkat etti.
Затем он заметил, совершенно случайно что диаметр малого круга, вписанного в треугольник, так же относится к диаметру внешнего круга, как орбита Юпитера к орбите Сатурна.
Öyle görünüyor ki atomların şans eseri dizilip diyelim ki, bir karahindibayı meydana getirmesi imkansız.
Казалось, атомы никаким образом не могут спонтанно соединиться и создать, скажем одуванчик.
Taa ki birgün tamamen şans eseri, moleküllerden birinin kendisini çorbadaki diğer molekülleri kullanarak kopyaladığı zamana kadar.
И однажды, совершенно случайно, молекула доросла до возможности воспроизводить свою копию, используя другие молекулы как строительные кирпичики.
Nükleotidlerin alternatif şekillerde dizilimlerinin nasıl olabileceğini ve bunun sonucunda, mümkün olabilecek insan türlerinin nasıl olabileceğini şans eseri şu an bilmiyoruz ya da bilemiyoruz.
К счастью, мы не знаем - или пока не знаем, как составить альтернативные цепочки нуклеотидов для создания альтернативных видов человека.
Şans eseri spiral bir galaksi bize doğru döndü ve milyarlarca yıldızın parıldadığı bir kolunu yakından görebiliyoruz.
Когда спиральная галактика обращена к нам лицом, мы видим спиральные рукава, освещенные миллиардами звезд.
Bu kadar yararlı bir şeyin şans eseri evrimleşmiş olması o kadar tuhaf bir tesadüftür ki, bir çok düşünür tarafından Tanrı'nın olmadığına dair son ve en büyük kanıt olarak değerlendirilmiştir.
Совершенно невероятно, как такая поразительно полезная вещь могла появиться совершенно случайно. Многие мыслители предпочитают видеть в этом окончательное и неопровержимое доказательство того факта, что Бога нет.
Evet, yaşlı kadın onu şans eseri yakaladı. Uyurken. Seni yakaladığı gibi.
Старуха изловила её случайно, сонную, совсем как вас.
Karımın mezarına gidiyorum, şans eseri ortaya çıktım.
Иду навестить могилу жены.
Pantelija'nın cenazesinde kimse şans eseri ortaya çıkamaz.
На похороны Пантелии случайно не приходят.
Sen de mi şans eseri geldin buraya?
Тоже заблудился?
Şans eseri bu sabah kilisede çok iyi bir beyefendiyle karşılaştım.
Этим утром я случайно встретился в церкви с превосходным господином.
Telaş yapma, şans eseri biz de oradaydık ve her şeyi kontrol altına aldık.
Мне нужен мой сын. Мы побывали там, чтобы убедиться, что все под контролем.
En sonunda güneşi gördük,... tarih öncesi okyanusların üzerine parıldamaya başladı. Sonra hayatın tümüyle bir şans eseri olduğu söyleniyor.
Итак солнце, наконец-то видимое, стало светить над первозданным океаном, и потом, как сказано, появилась жизнь, совершенно случайно.
Peki ya bir şans eseri değilse?
Что если это не было случайностью?
Amino asit suyunun içerisinde birdenbire şans eseri doğmadık.
Мы не родились в амино-кислотной смеси, внезапно, случайно.
Peki ya şans eseri olmadıysa?
Что, если это не случайность?
Büyük bir şans eseri, hiç kimse yaralanmadı.
Ничегo сеpьёзнoгo, pаненных нет.
Ana sistemler boyunca sürüklendin... ve tamamen şans eseri olarak... enkaz tarama ekibi tam işlerini bitirmişken seni buldular.
Вы дрейфовали через звёздные скопления, и это чистая случайность, что спасательная команда нашла вас.
Sonra suyun kaynağını araştırdık şans eseri bulduk.
Затем мы стали искать родник, и нам повезло.
Sadece şans eseri, doğru zamanda doğru yerde bulunmuş oldum.
я просто рад, что оказалс € в нужное врем € в нужном месте.
Şans eseri kulağıma çalındı. Gemide.
Случайно услышал на корабле.
Ancak kaçırmanın olacağı gün Bayan Waverly'in kolayca bir şekilde göz önünden çekilmesinin şans eseri olduğunu düşünemezsin.
Но не думаете же Вы, что мадам Вэйверли по чистой случайности оказалась прикованной к кровати именно в день похищения?
Valerie Saintclair oraya şans eseri gitmiş izlenimi vermek için, cesedin orada bulunması gerekliydi.
А для того, чтобы этот дом видела Валери Сен-Клер, нужно было тело перенести.
Tamamen şans eseri seçildim.
Я здесь случайно.
Herhalde bunu da şans eseri üstümüze atmışlardır.
Так, от нечего делать.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]