A chat Çeviri Türkçe
3,106 parallel translation
And so she phones Harry and asks if she could get together with him for a chat.
Harry'ye telefon açıp sohbet etmek için buluşup buluşamayacaklarını sorar.
Mind not turning the locker room into a chat room?
Soyunma odasını muhabbet odasına çevirmek istemiyorum.
That thing is after us, and you want a chat?
Peşimizde bir yaratık var ve sen muhabbet etmek mi istiyorsun?
" I met Igor online in a chat room for fans of an obscure punk band my vegan friend, Marina, liked.
Igor'la arkadaşım Marina'nın sevdiği bilinmeyen bir punk grubunun fan odasında tanışmıştık.
I'm logged into a chat room for classic cars.
Klasik arabalarla ilgili bir sohbet odasına girdim.
'Cause we have been talking about coming here for a hang and a chat since the day I got back from Russia.
Çünkü Rusya'dan döndüğüm günden beri buraya gelip sohbet etmekten konu açılıyor.
I just had a chat with Terry Rodgers'personal trainer.
Terry Rodgers'ın kişisel antrenörüyle konuştum.
We'll press on. - We'll call the brother in for a chat.
Onlara baskı yapıp kardeşini sorguya almalıyız.
- First a tour with Ussing and the press, and then you're having a chat with the kids in the yard.
Ne kadar vaktimiz var? - Önce Ussing ve basınla bir tur olacak. Sonra da bahçede çocuklarla bir araya geleceksin.
Then we'll meet Monday morning for a chat about the future.
Ardından Pazartesi günü buluşur gelecek hakkında biraz sohbet ederiz.
We had a chat with Billy Wharton.
Billy Warton ile kısa bir konuşma yaptık.
Coincidentally, I'm around the corner, and I have time for a chat.
Oak Room'da. Tesadüfe bak ki, ben de tam köşedeyim ve konuşmak için de vaktim var.
It's my dad, he's upset about the divorce, he wanted to meet up for a chat.
Babam yüzünden oldu, boşanma için üzgündü biraz sohbet etmek için çağırdı.
I had a chat with, uh, with Mr. Shaw, and he told me something that was quite disturbing.
Bay Shaw ile muhabbet ettim ve bana oldukça rahatsız edici bir şey söyledi.
D'you fancy a pint and a chat about Mum?
Bira içip annemle ilgili laflamak ister misin?
She usually comes over for a chat.
Her zaman çene çalmak için yanıma gelir.
Ring her up and tell her if ever she finds herself in London, I'd be happy to carve out a few minutes for a chat.
Onu ara ve de ki, eğer Londra'ya yolu düşerse onunla birkaç dakika sohbet etmekten mutluluk duyarım.
You want to have a chat now, with the whole of the House of Representatives waiting on this?
Tüm Temsilciler Meclisi beklerken sohbet etmek mi istiyorsunuz?
until we have a chat.
hiçbir yere gitmiyorsun.
Let's have a chat.
Biraz sohbet edelim.
Chat with Father Burke, say a few hail Marys, and you're free.
Peder Burke'e günah çıkartmak, birkaç Bakire Meryem duası okumak ve sen günahlarından arınırsın.
WE'VE BEEN HAVING A LOVELY CHAT, HAVEN'T WE?
Bizde güzel bir sohbet ediyorduk, değil mi?
Sat down, and we began to chat, and you said that you had wanted to meet me because your mother had talked about me a lot.
Oturdum ve sohbete başladık. Annen benden çok bahsettiği için benimle buluşmak istediğini söyledin.
We don't have a lot in common, but we chat quite a bit.
Pek ortak noktamız yoktu ama biraz chatleştik.
Let's have a little chat in here.
Şurada biraz konuşalım.
Let's have a little chat about it.
Gel biraz konuşalım.
Now if I've got a better vocab, I'll have a good little chat.
Daha iyi bir kelime dağarcığım olursa, güzel ve şirin bir sohbet ederim.
What? Have a good little chat?
Şirin bir sohbet mi?
You'll be driven to our new consulate, and you and I are gonna have a little chat about how you bombed the old one.
Yeni konsolosluğumuza götürülecek ve eskisini nasıl bombaladığınıza dair sohbet edeceğiz.
We'll chat a bit.
Biraz konuşalım.
You can just have a nice chat in a warm room, and it will be the morning really soon.
Ilık odanızda hoş bir sohbet edersiniz. Böylece sabah daha çabuk gelir.
We need to have a little chat, Kendra.
Ufak bir konuşma yapmamız gerekiyor Kendra.
Having a cup of tea, little chat?
Bir fincan çay içip, ufak bir sohbet falan?
It wasn't me and Curtis having a little chat by the vending machine.
Otomatın orada Curtis ile sohbet etmiyordum.
We're launching a new political chat show, and we need correspondents.
Yeni bir politik sohbet şovuna başlıyoruz ve bir muhabire ihtiyacımız var.
I've had a great chat with Ken and I'm getting a divorce!
Ken'le harika bir sohbet ettik ve boşanıyorum!
Hey, kid, if you're not gonna do a trick soon, I'm gonna go chat up that crazy new broad they brought in.
Hey, ufaklık, eğer yakında bir numara yapmazsan, buraya yeni getirilen deli karıyla konuşmaya gideceğim.
It seems that a certain Miss Chatty-Chat cannot seem to get off the phone to her mother in Manila.
Bayan Geveze, Manila'daki annesiyle sürekli telefonda konuşmaktan vazgeçecek gibi görünmüyor.
Now, this had the added benefit of making her too delirious to effectively communicate with a killer who liked to chat up his victims.
Bunun bir faydası da hastayı sayıklayacak seviyeye getirmesi ve kurbanıyla konuşmayı seven katile iletişim imkânı sağlamasıydı.
Then how about you and I have a little chat.
Biraz sohbet etmeye ne dersin?
If Brover meets a cutie, I'll take the hit and chat up the chubby lady friend.
Kankacan bir fıstıkla tanışırsa üzerime düşeni yapıp dobişko arkadaşıyla muhabbeti kurarım.
Idiot cop, great actor and I, how about a three-way chat? On national television
Aptal aynalı, harika aktörümüz, ve ben üçlü bir sohbete ne dersin?
I thought it would be fun to have a little chat with, uh, David Wallace after all these years.
Onca yıldan sonra David Wallace ile birkaç kelam etmek iyi olur demiştim.
After you leave, they have a little bedside chat.
Sen gittikten sonra biraz yatak başı sohbeti ettiler.
We didn't have a chance to chat while I was spraying your feet.
Ayağına mantar ilacı sıkarken pek konuşma fırsatımız olmadı.
Now let's pop this chassis and quit the chit-chat, a'ight?
Şimdi geyik muhabbetini bırakıp şu şasiyi açalım, anlaştık?
We can discuss how that theoretical father-son chat would have unfolded at a later date.
O teorik baba-oğul konuşmasının nasıl gelişeceğinden daha sonra bahsedelim.
When two people alone in a room Necessary to chat with each other
Konuşmaya başlayacaksın.
I'm going to go and have a little chat with The Reverend Green.
Gidip Muhterem Yeşil'le biraz sohbet edeceğim.
Now, let's have a little chat about your future, shall we, hmm?
Geleceğiniz hakkında biraz konuşalım mı?
I think I'm gonna stay here and chat with Carter because there's a few things about the play that I didn't quite get.
Aslında ben biraz daha kalıp Carter'la konuşacağım çünkü oyun hakkında tam anlamadığım birkaç şey var.
chat 152
chatter 118
chattering 140
chatty 24
chatting 35
chatree 23
a chair 44
a chance 49
a change 20
a challenge 39
chatter 118
chattering 140
chatty 24
chatting 35
chatree 23
a chair 44
a chance 49
a change 20
a challenge 39