Ain't they Çeviri Türkçe
2,687 parallel translation
They ain't themselves, and they not doing it on purpose.
Kendilerinde değiller ve bunu kasten yapmıyorlar.
They ain't comin'.
Gelmeyecekler.
Yeah, to tell the truth, they ain't my boys.
Evet, işin doğrusu onlar benim adamım değil.
Look, g, the homies is out searching coeur d'alene right now, and if they find the bomb before you tell us where it's at, homey, it ain't gonna be a good end for your girl.
Bak, Kankalar şu anda Coeur D'Alene'de araştırma yapıyorlar, eğer bombanın yerini sen söylemeden bulurlarsa, bu kızın için iyi bir son olmayacak.
Well, they ain't yours, exactly.
Aslında, pek senin sayılmazlar.
They know who you are and what you do, And they ain't happy.
Senin kim olduğunu ve ne yaptığını biliyorlar, ve buna, hiç memnun olmadılar.
Well, it's missing. And they ain't happy about it.
Her neyse işte, kayıp olmuş ve hiç hoşlarına gitmiyor bu durum.
They ain't nothing!
Bu da bir şey mi?
These kids ain't more than eightor nine years old and they got more problems than you can imagine.
Yaşları daha dokuz ama hayal edebileceğinizden bile çok acı çekmişler.
well, they certainly ain't calling'us fags'cause we gather sticks. there's got to be more!
Bize fakir fukaralık yüzünden puşt diyor olamazlar başka bir şeyler olmalı.
They say there ain't a sport he hasn't lettered in, Or a girl who hasn't let him in.
Diyorlar ki onun içine girip de başarı sağlamadığı spor dalı yokmuş, veya içine almadan bırakmayan bir kız.
They started asking me about accounts that I ain't never opened.
Ve etrafımda dolaşıp, bana hiç açmadığım banka hesaplarımla ilgili sorular sormaya başladılar.
They're understanding that he ain't gonna be able to get them out because people more powerful than him got us in.
İnsanlar artık anlıyorlar ki Irak'tan çıkamayacak çünkü daha güçlü insanlar O'nu ele geçiriyorlar.
Yeah, that cheetah can run like a motherfucker, but in a Zoo, they ain't got enough room to hit second gear.
Çita'lar kıçı yanmış gibi koşabilirler ama hayvanat bahçesinde... ikinci vitese takmaları için bile yer yoktur.
I mean it ain't like they're in their natural habitat.
yani, doğal ortamlarındaki gibi değillerdir.
They're films, ain't they? Yes.
- Onlar film, öyle değil mi?
If they're still here, and if they're still alive, and that's one big if, there ain't no way you're going to take them boys without setting off them bombs.
Hala oradalarsa ve hala hayattalarsa ki bu bundan şüpheliyim, bombayı patlatmadan o çocukları alma şansın yok.
And that ain't for my looks - even though they is impressive.
Ve bu görünüşümden kaynaklanmıyor... etkileyici olduğunu düşünseler bile.
I mean, I ain't trying to be an asshole or anything, but they're the ones who are agitating us.
Anlıyor musun? Yanlış anlama artistlik filan yapmıyorum ama bizi kışkırtan onlar.
They say, "Puff, puff, pass." But if it's that good, I ain't passing nothing.
Diyorlar ki, "Puff, puff, geç." Ama o kadar iyiyse, ben geçmiyorum.
They ain't fly or nothin', but they gonna have to work, baby.
Uçmuyorlar ama işe yararlar.
What make you think they ain't got a wooden box waiting for you, huh?
Seni bekleyen bir tabut hazırlamadıklarını ne biliyorsun?
♪ They ain't used to this sound I keep'em movin'♪
# Bu sesi duymaya pek alışkın değiller Onların oynaması'devam etsin'#
Besides that, they ain't even got enough money to lobotomize guys like me no more.
Ayrıca artık benim gibi adamların beyinlerini çıkarmak için yeterince paraları yok.
You're mixed up with that skeleton they found in the Atchafalaya, ain't you?
Atchafalaya'da bulunan iskeletle... ilgileniyorsun, değil mi?
- They ain't looking for a gardener at this place by any chance, are they?
Burası için bir bahçıvan arıyor olabilirler mi?
The welfare done called here saying they gonna remove you from my budget'cause you ain't been attending school regularly.
Sosyal yardımdan aradılar, okula düzenli olarak gitmediğin için seni bütçemden çıkaracaklarmış.
We've encroached on their territory for so long, ain't hardly nothing left for them to eat, so sometimes they go looking for food in places.
Yaşam alanlarına çok zaman önce girdik. Onlara yiyecek bir şey bırakmadık. Arada bir yemek bulmak için başka yerlere giderler.
They ain't got nothing on us!
Hiçbir delilleri yok!
But they ain't built a machine that can handle this puppy yet.
Ancak bu koca kuklaya uygun bir makine yapılmadı daha.
They say we ain't allowed no more... But hey, rules were meant to be broken.
Fazlasına izin vermediklerini söylüyorlar, ama kurallar bozulmak içindir.
They ain't coming out.
Dışarı çıkmayacaklar.
They ain't gonna know what hit them.
Onlara ne çarptığını anlayamayacaklar bile.
I just sayin', that's what they say, I ain't sayin that's what they do.
Ben söylemiyorum onlar böyle diyorlar, yalnızca onların bunu yaptıklarını söylemiyorum.
They don't know you is the good guy. These dolphins free to come and go as they please. They ain't in cages.
Senin iyi adam olduğunu bu yunusların gelip geçici olduklarını kafeste olmadıklarını bilmiyorlar.
They might be smooth and silky, but he ain't no substitute for a strong, strapping, earth-bound, fur-bearing man.
Pürüzsüz ve yumuşak olabilirler, ancak yerine koyabileceğin güçlü, dalyan gibi, maddi imkanı olan, kıllı bir erkeğin yok.
His eyes ain't rolling to the back of his head, are they?
Gözleri kaymıyor, değil mi?
But if John Connor don't send Michael Biehn back to protect her, then they never fuck, and John Connor ain't born in the first place!
Eğer John Connor, Michael Biehn'i onu koruması için göndermeseydi asla seks yapamayacaklardı ve John Connor doğmayacaktı.
They ain't my fucking kids.
Benim çocuklarım değiller valla.
And why ain't they coming through the curved chute?
Niçin kanal kıvrımının içinden gelmiyorlar?
If they were, they sure ain't now.
Tabii ya. Arabalı lokanta garsonunu oynamıştım.
They're all in parking lots and discos, and birthday parties and video games just ain't covering the overhead.
Herkes otoparklarda, diskolarda ve de doğum günü partileriyle oyunlar giderleri karşılamıyor.
Your eyes ain't what they used to be.
Gözlerin eskisi gibi iyi görmüyor.
Even if they do, they ain't getting down there.
Bulsalar bile aşağı inemeyecekler.
You gotta chat with the olders on the other side of the block. If they ain't listening', dere ain't nothin you can do.
Hiçbir şekilde yapabilecekleri bişey yok
- They ain't gonna protect me.
- Beni korumayacaklar.
They put a roof over your head, ain't they?
Sana başını sokacağın bir ev verdiler, değil mi?
Don't you ever go down around Little Arthur's asking them people about shit they ain't offering to talk about.
Sakın Küçük Arthur'un yanına gidip konuşmak istemedikleri şeyler hakkında soru sorayım deme.
She keeps taking them, but they ain't working.
Sürekli kullanıyor. Ama işe yaramıyorlar.
Ain't nobody said that idea yet, have they?
Herhalde bu fikri kimse dillendirmemiştir.
That they ain't mine?
Benim olmadıklarını mı?
they 3238
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26
they did 777
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26
they did 777