English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / All the way back

All the way back Çeviri Türkçe

1,657 parallel translation
Seat's been pushed all the way back.
Koltuk en sona kadar itilmiş.
The banked satellite images, followed its trail all the way back to Morris Salvage.
Kümelenmiş uydu imgeleri, Morris mavnasına kadar adımlarını geri takip etti.
The next morning, Robin was too tired to go all the way back to Brooklyn, so while I was at work, she went to crash at my apartment for a couple hours, and that's when...
Ertesi sabah, Robin Brooklyn'e dönmek için çok yorgundu, bu yüzden benim işteyken, o da benim apartmanımda bir kaç saatliğine kalmaya geldi, ve işte o zaman...
And if you think I'm driving to get you, driving you all the way back home, and then turning around and coming back to the cabin in the morning, you're crazy.
Eğer seni eve bırakıp sonra sabah da tekrar kulübeye gideceğimi sanıyorsan, sen delirmişsin.
I ran his old addresses all the way back to the town where he was born, Oakview, Michigan.
Eski adresindeki kasabaya gittim. Doğduğu yere, Oakview, Michigan. Hiçbir şey yok.
Is he supposed to just drive the car to the house, and then what, then take a cab all the way back to Yale to get his truck?
Anne. Ne yani, arabayı eve götürüp, kamyonetini almaya Yale'a gitmek için taksiye mi binecek?
You don't have to go all the way back down there.
Bütün yolu tekrar yürümek zorunda kalma.
I was out meeting with a distributor, and I-I didn't want to drive all the way back to the office.
Dağıtımcıyla görüşmeye gitmiştim. Ta büroya kadar dönmek istemedim.
The DMV keeps excellent records, so we were able to trace the ownership of Darrell's car all the way back to the junkyard and reassemble the pieces.
Hani şu Peder Jack'in sattığı arabayı? Motorlu Taşıtlar Bürosu iyi kayıt tuttuğu için Darrel'in arabasının sahiplerinin izlerini sürebildik hatta hurdalıktaki parçalarına kadar ulaşıp tekrar bir araya getirdik.
We have a medical history going all the way back to his great-grandparents.
Elimizde Büyük-büyük ebeveynlerine kadar uzanan tıbbi geçmişi var.
I hope you're not dragging me all the way back there with you for him.
Umarım beni onca yol boyunca onu bulmak için sürüklemiyorsundur.
All the way back to the beginning.
Kuruluşundan beri.
And she followed the trail all the way back here, to Lex.
Tüm kanıtları da buraya, Lex'e kadar takip etti.
All the way back to Chan Marino.
Tamamen özüme döndüm.
And you came all the way back here to tell me this because...
Ve bunca yolu geri gelip bana söylüyorsun, çünkü...
All the way back, they are everywhere!
Bütün yolu geri gidin, her yerdeler!
Better save old drinky here before I kick her spoiled ass all the way back to Walden Pond.
O şekli bozuk kıçına tekmeyi basıp... Walden Pond'a geri postalamadan önce, bütün içkileri saklasan iyi edersin.
That's gotta really suck... to know that you made it all the way back... only to find out, beyond a shadow of a doubt... that you're still fuckin'dead.
Onca yolu dönmene rağmen burada bulduğun tek şey, tartışmasız hâlâ lanet bir ölü olduğundur.
We keep extensive records here. All the way back to 1958.
1958'den beri burada geniş kapsamlı kayıt tutuyoruz.
and wonder if god or the devil... or even death itself was sending me a message from the future all the way back through time.
Bazen Tanrı, Şeytan, belki de ölümün kendisi, bana gelecekten bir mesaj mı gönderiyor diye merak ediyorum.
My sister, she forgot her thermos so I had to run all the way back here.
Kızkardeşim termosunu unuttu, acele içinde geri geldim.
All right. In our continuing tribute to Marcus Hooks, we're reaching all the way back in this next song.
Marcus Hooks'u andığımız programımızda sıradaki şarkımızla eskilere dönüyoruz.
And then you go all the way back.
ve sonra tamamen geriye gidecek.
Get all the way back.
En arka tarafa!
Unless you tell me why it is That you came all the way back here To steal this?
Bunu çalmak için... buraya kadar neden geldiğinizi.... söylemezseniz..?
Yeah, I was in the area, and I didn't wanna go home and have to come all the way back.
Buralardaydim eve gidip onca yolu tekrar geri gelmek istemedim.
Yeah, father, grandfather, all the way back to great, great grandfather.
Evet, babam, büyükbabam, büyük büyükbabama kadar gidiyor.
So I drive all the way back.
Bütün yolu geri döndük.
There's no other entrance they could've gotten into unless they dragged the body 200 yards all the way back to the gym.
İçeri alabilecekleri Başka bir giriş yok Tabiki spor salonuna olan 60 metre Boyunca sürüklemedilerse.
lookthe mug books all the way back to'95.
95 yılındaki suçlu dosyalarına baktım.
Yes, all the way back to the 1800s.
Evet, 1800'lü yıllardan.
Man falls over the edge, lands on the roof of the cage, which was three stories down, and then he rides the elevator all the way back up to the crime scene.
Adam kenardan aşağı uçuyor ve üç kat aşağıdaki asansörün üstüne düşüyor. Sonra asansörü yukarı kadar alıp olay yerine getiriyor.
All the way in the back, all the way in the back. Stop!
Durun!
I read your book, all the way to your picture in the back.
Kitabını, arkasında yer alan fotoğrafına kadar okudum.
All you action figures and your accessories better back off... or the kiddies are coming down the hard way...
Tüm adamlarınızı ve araçlarını geri çekseniz iyi olur yoksa bu ufaklıklar, zor yoldan aşağı iner ve pestil olurlar!
She just never really came back all the way after she lost her mother.
Annesini kaybettikten sonra okula gelmek istemedi
I came all the way from London. And I really want you to come back to court.
Bu kadar yolu Londra'dan seni saraya geri götürmek için geldim.
But on the way home, I realized I needed an inside source to back it all up.
Ama eve dönerken, içeriden bir işbirlikçinin desteğine ihtiyacım olduğunun farkına vardım.
Did you come all the way out here just to give this back to me?
Beraber gidelim. Böylece ikimizi de görür ve kimi istediğine karar verir.
I carried Ryota, strapped to my back, all the way to that woman's apartment.
Yol boyu, o kadının apartmanına kadar, Ryota'yı sırtımda taşımıştım.
If you think you can handle it all... I'll back you all the way.
Eğer altından kalkabileceğini düşünüyorsan ben yine destekçinim.
The paparazzi followed Morgan's limousine all the way to a local airport, where Morgan, her mother and her manager boarded a private jet back to hollywood...
Paparazzi bütün yol boyunca menajerini ve annesini, kendisiyle beraber Hollywood'a özel bir jete binmek için yerel hava alanına kadar takip etti...
Hey, guys, this blood trail Goes all the way out the back here.
Hey çocuklar, bir kan izi arka taraftan dışarı çıkıyor.
Meanwhile, I came back to California, pointed the van east toward Newfoundland and set off across the continent on my way to see you, stopping all over the map to collect the memories of a whole spectrum of people your dad touched.
Bu arada ben Kaliforniya'ya geri dönmüştüm. Kamyonetimin yönü doğuya, Newfoundland'a çevrilmişti ve seni görmek için kıtayı boydan boya geçmek üzere yola koyulmuştum. Babanın temas kurduğu insanların bulunduğu bütün yelpazedeki anıları toplamak için harita üzerindeki her noktada duruyordum.
You didn't come all the way here to get back a pad and some pens.
Bu kadar yolu bir defter ve birkaç kalem için gelmediniz.
We insert this crystal with the bridge macros into the DHD, dial the first Gate in the void, and we're back on track, all the way to Midway.
Geçit makrolarının olduğu bu kristali DHD'ye takacağız, boşluktaki ilk geçiti çevireceğiz,.. ... ve Yarıyol'a kadar bu şekilde gideriz.
What are you doing all the way in the back?
Sen neden bu kadar arkadasın?
Remember our first date? Your old truck broke down, and we had to walk all that way back in the rain. Wow.
Bu ilk çıkışımızdı, kamyonet arıza yapınca yağmurda bütün yolu yürümek zorunda kalmıştık.
I mean, I've come here all the way from London yet I'm not able to get mom off my back.
Londra'dan o kadar yol geldim annemi sırtımdan hâlâ atamadım.
All the way back.
Hepiniz geri çekilin.
In the wake of huge events, after them and before them, physical details - they spasm for a moment. They sort of unlock, and when they come back into focus, they suddenly coincide in a weird way : street names and birth dates and middle names all kinds of superfluous things appear related to each other.
Tıpkı JFK ( John F. Kennedy ) cinayeti gibi belli bir zaman aralığında meydana gelmiş büyük olaylarda, birden çok fiziksel detay vardır ve bunlar birbirlerinden ayrıdırlar ama birleştiklerinde hepsi alışılmadık bir şekilde çakışmaya başlarlar isimler, caddeler, tarihler, soyadları gibi çok küçük detaylar birbirleriyle ilişkiye girerler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]