All this time Çeviri Türkçe
9,028 parallel translation
You knew all this time and you didn't say anything?
Bunca zaman biliyordun ve hiçbir şey söylemedin mi?
You spend all this time saying how... how you're not good enough for me, but I'm not good enough for you.
Bunca zaman benim için yeterince iyi olmadığını söyleyip durdun. Ama ben senin için yeterince iyi değilim.
All this time I've been staying in the tire room, I could have been living here.
O kadar zamandır giysi odasında kaldım burada kalabilirmişim.
They must be sitting off the Coast of Jacksonville trying to repair it, which is why they haven't been chasing us all this time.
Jacksonville kıyılarında gemiyi onarmaya çalışıyor olmalılar. Bunca zamandır peşimizde olmamalarının sebebi de bu.
What was Nick doing during all this time?
Nick ne yapıyormuş bunlar olurken?
All this time you've played, we've covered you, this is the first time we're ever hearing you had a dad who played in the league?
Oynadığın bunca zaman, seni onca kez kapak yaptık ama babanın ligde futbol oynadığını ilk defa mı duyuyoruz?
And I realize that All this time, even though we fought like cats and a very tall dog, We've always been best friends.
Ve fark ettim ki onca zaman kedi ve çok uzun boylu bir köpek gibi kavga etmiş olsak bile, her zaman çok iyi dost olduk.
All this time, when you looked at me,
Bana baktığın zaman bende özel bir şeyler gördüğünü sanmıştım.
The one rule all this time?
Tek kuralımız. Bu kadar zamandır.
You started talking about all this time-loop stuff, and I... Whoa! Whoa!
Hâlâ şu zaman döngüsüne takıksın.
The idea of seeing my friend again, after all this time...
Bu kadar zaman sonra arkadaşımı tekrar görme düşüncesi...
Finally, after all this time.
Nihayet, bunca zaman sonra.
! All this time, all this time, Stan had them? !
Bunca zamandır, bunca zamandır, Stan'da miydi bunlar?
What, you mean Gibbs'techno-aversion is fake and he's secretly known about computers all this time?
Aslında bilgisayarlarla ilgili her şeyi bildiği halde teknolojiden hoşlanmaması hakkında numara mı yapıyor yani?
All this time I was just your cover.
Tüm bu zamana kadar ben sadece bir kılıf olmuşum.
I have laboured all this time to make magic, my profession, respectable in the eyes of these men, and then still they despise me.
Bu kadar zaman boyunca büyüyü uzmanlık alanım hâline getirmeye bu adamların gözünde saygıdeğer kılmaya uğraştım ama yine de benden hazzetmiyorlar.
All this time, I've been thinking it was The New York Times.
Başından beri The New York Times sanıyordum.
All this time, you've seen her twice.
Bunca zamandır onu 2 kere görmüşsün.
I just didn't find it real normal that a little girl wanted to spend all this time alone.
Ufak bir çocuğun tüm zamanını yalnız geçirmek istemesi normal değildi.
Where was this child, all this time?
Çocuğunuzun bunca zamandır neredeydi?
Since you've been acting as Mr. Cha all this time, your acting has improved a lot!
Bay Cha gibi davrandıkça, oyunculuğun iyileşiyor olmalı.
This is where I used to work part-time after I failed all my interviews.
Burası mülakatlarımda başarısız olup yarı zamanlı çalıştığım yer.
If you're gonna do all of this for some girl you just met, maybe it's time you stood up to Grammy for me.
Eğer sadece yeni tanıştığın bir kız için, bunları yapıyorsan, belki benim için de anneannene karşı çıkabilirsin.
You got all the shells out this time.
Bu kez kabukları ayıklamışsın.
It's time to turn the tide and the bloodshed, put the past behind us, and heal this great nation, all of us together.
Artık işleri yoluna koyup akan kana son vermenin ve geçmişi geride bırakıp bu büyük ülkeyi birlikte yeniden inşa etmenin zamanı geldi.
I've been making fun of people driving this car all the time, and the whole time while The Stig was driving, I'm like,
Süren insanlarla hep dalga geçerdim. Stig ile birlikte sürerken dedim ki :
I understand this is difficult, so take all the time you need.
Zor olduğunu biliyorum o yüzden istediğin kadar düşün.
There was this one time you locked me in the closet all night.
Bir keresinde de beni tüm gece dolaba kilitlemiştin.
I know this isn't the best time to tell you this, but for future reference, the letter D plus the shift key plus exclamation mark means "direct to all."
Bunu söylemek için uygun bir zaman değil ama ileride lazım olabilir. D harfi artı shift tuşu artı ünlem işareti "Herkese" demek oluyor.
If this does not read as real, then all of it was a waste of time.
Gerçek gibi görünmezse tüm emeklerimiz boşa gider. O yüzden lütfen yüzden rol yapmayı bırakıp gerçekten bir şeyler yazabilir misiniz?
I don't know how you guys do it, living with all this tension all the time.
Nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum. Devamlı stres içinde böyle...
All of this saves time, and saving time saves lives.
Bütün bunlar zaman kazandırır. Zaman da hayat kurtarır.
I used to beat this bitch's ass at fight club, like, all the time! Sup?
Eskiden bu piçi dövüş kulübünde sürekli döverdim.
And he says the cia does this sort of thing All the time, so...
CIA'in sürekli böyle şeyler yaptığını söylüyor.
All this hidden here this entire time?
Bunların hepsi bunca zamandır burada mı gizliymiş?
Cakes are baked in this house all the time.
Bu evde sürekli kek pişiyor.
And you don't leave this Woodall thing alone, by the time I'm done, all anybody will know about 12 years ago is you gave me a tip and made sure your little brother profited from it.
Bu Woodall meselesini kurcalamaya devam edersen emin olabilirsin ki işlerim bittiğinde 12 yıl öncesiyle ilgili tek bilinen şey senin bana ipucu vermen ve kardeşinin bundan kâr ettiği olacak.
All right, since this time crystal exists in both possibilities, and since it's impossible that I didn't nail this, I'm probably about to press this button in both possibilities at exactly the same time.
Bu zaman kristali iki olasılıkta da olduğu için ve bunda başarısız olmam imkansız olduğu için iki olasılıkta da aynı anda bu düğmeye basacağım.
Longinus and Jotham do this all the time.
Longinus'la Jotham hep böyle yapıyor.
- All right, well, this seems more like boys'work, so you guys take your time on that, okay?
- Hadi bakalım! - Bu, erkek işine benziyor. Siz uğraşın bakalım, tamam mı?
Your grandmother knit this for you, so act like you wear it all the time.
Anneannen bunu sana ördü, sen de hep giyiyormuş gibi yap.
We worked together over 20 years, and we haven't had this much conversation combined in all that time.
20 yıldan fazladır beraber çalışıyoruz ve onca zamandır şu anki kadar bile sohbet etmemiştik.
This time, we're all wearing rubbers so we don't stain our slacks.
Bu sefer şu zımbırtıyı takalım da pantolonlarımızda leke olmasın.
Um, you see, this is... hmm... difficult for me and I know that it may not mean something to someone like you who does this all the time, but it seems, for the first time, I've fallen in love.
Bu benim için çok zor ve senin gibi bunu sürekli yaşayan biri için de pek bir anlamı olmayabilir ama görüşüne bakılırsa hayatımda ilk kez aşık oldum.
Not this time. All right.
Bu sefer değil, tamam mı?
"Well, if she's got the money to travel all the time, " and she's gone for months on end, what's she doing living in this dump? "
"Eğer sürekli seyahat edecek parası varsa ve aylarca dönmeyebiliyorsa, neden bu çöplüğün içinde yaşıyor?"
Only it didn't go very well last time and, well, he was telling me about all this stuff that he's got to get together and, you know, what they expect of him if he gets parole....
Son seferinde pek de iyi gitmemişti bir araya gelmek zorunda olduğumuza dair bir şeyler söyledi yani şartlı tahliye olursa, ondan neler bekliyorlar falan.
We all know I deserve to be in here, but I think I'm a better man for being in here this time, and, whether I get out in four days or four months or four years from now,
Burada olmayı hak ettiğimi hepimiz biliyoruz ama sanırım bu sefer burada olmak beni daha iyi bir adam yaptı. Şu andan itibaren dört gün ya da dört hafta ya da dört yıl dışarı çıksam yaptığım şeyleri telafi etmeye çalışırım.
All right, Jay... I don't know if I'm gonna get this in time.
Zamanında öğrenebileceğimi sanmıyorum Jay.
They do this all the time.
Bunu hep yapıyorlar.
Okay, and if this was all Just another way to extend your stay here, You're out of luck, and you're out of time.
Tamam, burada kalışını uzatmanın başka yolunun tümü buysa, şansın ve zamanın doldu.
all this stuff 25
all this 330
this time 1599
this time tomorrow 41
this time around 22
this time next year 20
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
all this 330
this time 1599
this time tomorrow 41
this time around 22
this time next year 20
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
times are changing 28
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
times change 49
times a day 121
times over 33
times three 18
times are hard 26
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
times change 49
times a day 121
times over 33
times three 18
times are hard 26