And me too Çeviri Türkçe
4,311 parallel translation
I, too, believe Will and Sloan can be a little smug and I think you guys are showing a lot of wisdom by having me be the one to fix it.
Ben de Will ve Sloan'ın biraz kendini beğenmiş olabileceğine inanıyorum ve olayı düzeltmek için beni seçmekle büyük akıllılık ettiniz.
Look, the truth is, I noticed the gun first, and I didn't want him to see me looking too closely, so I looked away.
Bakın gerçek şu ki önce silahı fark ettim ve adamın beni çok yakından görmesini istemedim. Başımı çevirdim.
He partied too much, and he liked me...
Sürekli parti veriyor ve beni pek sevdi.
And not for manslaughter, but murder, which is what the judge would like... me, too.
Hem de kasıtsız cinayet değil, birinci derece cinayet. Hakim buna bayılırdı. Ben de, tabii.
When the nurse asked me what to put down, all I could say was "too tired," and I just didn't have the energy to correct her.
Hemşire bana ne koyalım diye sorduğunda tek söyleyebildiğim "Çok yorgunum." oldu ve onu düzeltecek enerjim yoktu.
Yeah, and if that goes sideways, that's on me, too.
Evet ama bu da başka bir yol alırsa sorumlusun benim.
Listen, I don't want to cause you any more undue stress, but Henry's back in the building, and on a more personal note, they booted me out too.
Dinle, seni daha fazla gereksiz strese sokmak istemem, ama Henry binaya geri geldi,... ve ufacık bir not daha, beni de binadan attılar.
And you've given me hell too.
Ve canıma da okuyorsun.
Maybe to make sure I didn't get too drunk and spill secrets better left unspilled about you and me.
Belki de yeterince sarhoş olup da ikimiz hakkında ağzımdan bir şeyler kaçırır mıyım diye bakmaya gelmişsindir.
Tim's been weightless in an astronaut-training plane and he arranged for me to try it, too.
Tim bir astronot eğitim uçağında ağırlıksız ve o denemem için bana da ayarladı.
And way too long nails if you ask me!
Ve bana sorarsan tırnakları da çok uzundu!
All that time thinking that he didn't love me, only to find out that he did, and it was too late.
Bunca zaman beni sevmediğini düşündüm. Aslında sevdiğini öğrendiğimdeyse artık çok geçti.
- And I know that if you love me too -
- Sen de beni sevsen, biliyorum ki...
Scarlett already asked me to go with her, and it's her big night, too.
Scarlett onunla gitmemi istedi bile, ve bu onun da büyük gecesi.
And I want you to walk with me, too.
Senin de benimle yürümeni istiyorum.
On the other hand, they might feel like me, and I'm too disgusted to stay in the same room with you.
Öte yandan benim gibi hissedenler de çıkabilir. Ve ben sizinle aynı odada bulunmaktan iğreniyorum.
I guess people just stopped believing in me. And if I wanted to help you, he's too powerful.
Sanırım insanlar bana inanmayı bıraktı ve eğer size yardım etmek istesem bile o çok güçlü.
Lieutenant, I, too, believed that we lived in a world where superstition gave way to reason and logic... until General Washington brought me into a secret war with forces which, like you, I'm yet to fully understand.
Teğmen, ben de, hurafelerin, yerini mantık ve nedene bıraktığı bir dünyada yaşadığımıza inanırdım... ta ki General Washington beni, tıpkı senin gibi tam olarak anlayamadığım güçlerle olan gizli bir savaşa getirene dek.
You saved me from that barn, and now you're here, so that makes you. Pretty damn special, too.
Sen, beni ambardan kurtardın ve şimdi burdasın bu seni de epey özel yapıyor.
And because you love me too.
Ve çünkü sen de beni seviyorsun.
I love you, and you love me, too.
Seni seviyorum. Sen de beni seviyorsun.
You know, after I got out of jail, this place gave me a second chance, and it's done the same for you, too.
Ben hapisten çıktığımda bu yer bana ikinci bir şans verdi ve senin için de aynı şeyi yaptı.
I mean, and then something pulled me under too.
Sonra bir şey beni de çekti.
Preston is one of those guys who is really shallow, bitchy, slutty and my god did he drink way too much and frankly I didn't want that kind of behavior rubbing off on me.
Preston hani şu çok içen, kaşar, sürtük, dedikoducu, çekilmez tiplerden biriydi ben de o tür huyların bana geçmesini istemedim.
We're flying a little too high for the rendezvous, Will you look out your window and see if you can spot yellow section for me?
Hedeften çok yüksekte uçuyoruz. Pencerenden bakıp,... sarı mangayı görebiliyor musun, söyler misin?
Oh, this is really, really fun, and I needed fun. Me, too. Yeah.
Gerçekten çok eğlenceliymiş ve eğlenceye ihtiyacım vardı.
While I'm borrowing this and that, let me borrow some money, too.
Hazır bunları almışken biraz da borç para alabilir miyim?
Well, they're your family too and they're gonna help me take good care of you guys.
Onlar da sizin aileniz. Size bakabilmem için bana yardım edecekler.
- Well, Jeff, I've been thinking that between me and mini-me, there's a little too much estrogen on my tour.
- Düşünüyordum da, Jeff turumda, benimle küçük-benim aramda biraz fazla östrojen var.
And she hated me at first, too. Right?
Hatta ilk başta benden de, nefret etti.
Yes. Yes, and I would love me more for doing it, too.
Evet, ben de kendimi bu yüzden daha çok severdim.
And maybe that's because you're able to see me, too...
Belkide bunları gördün ama farkında değilsin...
Like I had my buttons undone, and then Hayes afterwards busted me for showing too much cleavage.
Düğmelerim iliklenmemişti ve sonra da çok fazla dekolte gösterdiğim için Hayes canıma okudu.
Mr Hayes busted me and my Prefects for making our dance too sexual.
Dansımızı çok seksi yaptığımız için Bay Hayes bana ve başkanlarıma kızdı.
I do the setup all by myself... and you want me to clean up by myself, too?
Hepsini ben hazırladım zaten şimdi de tek başıma temizlememi mi istiyorsun?
I'm gonna tell them that you borrowed $ 10,000 from me and can't pay it back, and you're too embarrassed to admit it.
Onlara benden 10000 dolar borç aldığını geri ödeyemediğini ve bunu itiraf etmekten çok utandığını söyleyeceğim.
And after I do what it told me... I let you go... it will become part of me, too.
Bana söylediği şeyi yaptıktan sonra, senden vazgeçtikten sonra benim de bir parçam olacak.
And... maybe one day it will be for me, too.
Ve belki bir gün burası benim de evim olur.
Uh, mind picking up me a veggie burger, too, and Finn a grilled cheese?
Çok, ve Finn bir ızgara peynir, bir vejetaryen burger Ah, beni alacak misin?
You talk too much and it frustrates me.
Sen çok konuşuyorsun ve beni yıldırıyorsun.
I looked in the box and I thought, "Hey, it's too small for me."
Kutuya baktım ve "Hey, bu benim için oldukça küçük" diye düşündüm
Me, too, and I really appreciate you getting me some help.
Ben de, ve bana bir yardımcı ayarladığın için gerçekten minnettarım.
Let me break this down for you- - and stop me if I talk too fast.
Dur sana işi iyice açıklayayım ayrıca hızlı konuşuyorsam istediğin yerde durdur.
What you said about me always needing to swoop in... I know you would have jumped out of the plane to save Simmons, and she knows that, too.
Hani hep benim atlamak zorunda hissettiğimi söylemiştin ya Simmons'ı kurtarmak için uçaktan atlardın biliyorum ve bunu o da biliyor.
I'm already looking at tape from over 30 casinos, and you want me to deal with LA Metro, too?
Zaten 30 kadar kumarhanenin kasedine baktım, ve beni LA Polis merkezine götürmeye mi uğraşıyorsun?
And I guess my dad, he must have seen it, too, because he pushed me to the ground, and then I heard bam, bam, bam.
Ve babam sanırım, olmalı de bunu gördü, beni itti çünkü yere, ve sonra duydum bam, bam, bam.
Yeah, no, me and, um... and the guys, we miss you, too.
Ben de, ötekiler de seni çok özledik.
She was selfish, and she drank too much and never really thought about how it would affect me.
Bencil biriydi ve çok içerdi. Ve bunun beni nasıl etkilediğini pek düşünmezdim.
For the opening of the Opera House and the Queen was there too. Me, and all them boys.
Opera binasının açılışında Kraliçe de oradaydı.
And I think he might have liked me, too, but now I'll never know, because of the lies we told.
Ve sanırım o da benden hoşlandı. Ama söylediğin yalanlar yüzünden bunu asla öğrenemeyeceğim.
My wife and I share everything, too, but I know she's the mom to my two boys, and there are things that they will tell her that they won't tell me.
Karım ve her şeyi de paylaşıyorum ama anne olduğunu biliyorum benim iki oğlum için, ve şey var söyle onlar bana söylemiyorlar.
and merry christmas 27
and meanwhile 86
and me 1014
and mean 19
and me included 17
and men 25
me too 5976
toodles 51
took 50
tools 50
and meanwhile 86
and me 1014
and mean 19
and me included 17
and men 25
me too 5976
toodles 51
took 50
tools 50
too sweet 17
took you long enough 124
too low 22
too late 1299
too long 209
too small 58
toothpaste 44
too big 68
too soon 255
too bad 1185
took you long enough 124
too low 22
too late 1299
too long 209
too small 58
toothpaste 44
too big 68
too soon 255
too bad 1185