And then one day Çeviri Türkçe
1,506 parallel translation
- Or what about when someone enters your life... seemingly from nowhere, and you wonder why they are there... and then one day it all makes sense... and you wonder how you ever got along without them?
Ya da hayatınıza bir anda birileri giriyor. Ve siz buna bir anlam vermekte zorlanıyorsunuz. Ama bir gün, birden mantıklı olduğunu görüyor ve bugüne dek onlarsız nasıl yaptığınızı düşünüyorsunuz.
They go into their room for a year, they don't know you from Adam, and then one day, it's, "Oh, hi. When are we going home?"
Bir yıl odalarına kapanırlar, sizi hiç tanımazlar ve sonra bir gün "Merhaba, ne zaman eve gidiyoruz?" derler.
And then one day the construction of an elevated freeway began, the longest elevated freeway in the history of the city.
Cuzum icin bir gun yukseltilmis ekspres yol insaatina baslanir, Bu bir sehrin tarihteki en uzun yukseltilmis express yol olacaktir.
blessing her every growing moment and then one day..
Bu kutsama ile o büyüyor ve sonra bir gün..
And then one day, you just snap. Strangle her, using bootlace, and then the cycle starts all over again, with a different girl.
Sonra, bir gün onu ayakkabı bağıyla boğarsın ve bu başka bir kızla tekrar eder.
And then one day, he asked me if I'd go out to dinner with some old French bloke he wanted to do business with.
Sonra bir gün, iş yapmak istediği yaşlı bir Fransız ile yemeğe çıkmamı istedi.
You start with five pounds, and then one day, boom, you wake up, and you're on The Practice with sixteen rings in your ear.
5 kilo ile başlarsın ve sonra bir gün, boom... bir kalkarsın, bir bakmışsın ki kulağınla 16 yüzük ile The Practice'tesin.
Oh, yes. And then one day, on some obscure little blog by someone called Ursula Blake.
Ve sonra bir gün, Ursula Blake adında birine ait sıradan bir web sitesi keşfettim.
And then one day they was, uh, they was just gone.
Ama bir gün birdenbire gittiler.
That led naturally to stripping, and then one day...
Bu da striptize götürdü, sonra bir gün...
Both you and then one day your heirs!
Sen ve bir gün senin varislerin!
And then one day, he left me.
Ve sonra bir gün, beni terk etti.
And then one day, out of nowhere...
Sonra bir gün, hiçbir şey yokken...
And we spent so much time going over it and analyzing in our heads, and then one day we just couldn't do it anymore.
Bunları çok konuştuk. Çok kafa patlattık. Ama bir gün geldi ki, artık yapamaz olduk.
And then one day a couple of fish had a retard baby and the retard baby was different, so it got to live.
Ve bir gün bir balık çiftin geri zekâlı bebekleri oldu. ... ve bu geri zekâlı bebek farklıydı, bu yüzden yaşamak zorundaydı.
So Retard Fish goes on to make more retard babies and then one day, a retard baby fish crawled out of the ocean with its mutant fish hands... and it had buttsex with a squirrel or something and made this.
Geri zekâlı balık başka geri zekâlı bebekler yaptı. Ve bir gün geri zekâlı bebek balıklardan birisi mutasyona uğramış balık elleriyle... sürünerek okyanustan çıktı. ... ve sincaba benzer bir şeyle anal seks yaptı ve bu oldu.
Smile. And then one day he stopped at an atm.
Gülümseyin ve bir gün bir ATM'de durdu.
And then, one day, I was sat in between four of the weirdest-looking boys when an old blind rabbi came to my rescue.
Sonra bir gün dünyanın en garip görünen dört çocuğuyla otururken yaşlı ve kör bir haham beni kurtardı.
And then, one day, may aunt said she thought I was a lesbian.
Sonra bir gün teyzem, benim lezbiyen olduğumu düşündüğünü söyledi.
I mean, I barely understand it, let alone Wyatt, whose father is here one day, and then just disappears the next day.
Yani, zar zor anlamak, Wyatt şöyle dursun, Babası burada bir gün, ve sadece ertesi gün kaybolur olduğunu.
Then one day I fell asleep at work and forgot about Gracie's recital.
Sonra bir gün işte uyuyakaldım ve Gracie'nin resitalini kaçırdım.
Then one day I saw them together and I watched the way they looked at each other.
Ama bir gün onları birlikte gördüm ve onların birbirlerine bakışlarını izledim.
One day we will all die, and then we'll be the same as that tree.
Bir gün hepimiz öleceğiz. Sonra hepimiz şu ağaç gibi olacağız.
One day he acts up like you wouldn't believe and then the next he won't let me out of his sight.
Bir gün çok yaramaz oluyor. Öbür gün yanından ayrılmana izin vermiyor.
Then we wake up one day... and see our white swan... has become a black crow.
Bir gün rüyadan uyandığı zaman beyaz kuğumuz kara karga olmuştur.
And when that day comes, just have one glass of champagne and then you drink water for the rest of the night because there's nothing tackier than a drunken bride.
ve o gün geldiğinde, sadece bir bardak şampanya al, ve gecenin geri kalanında su iç. Çünkü sarhoş bir gelinden daha berbat bir şey yoktur.
And then, one day, he just stops calling.
Bir gün aramayı da kesti.
And then right over here is the Savannah College of Art and Design where maybe I'll go one day.
Şu ilerideki bina ise Savannah Sanat ve Tasarım Yüksekokulu. Belki günün birinde ben de oraya gider.
And then, one day, you just disappear.
Sonra bir gün birden ortadan kaybolursan?
Then one day I met Buddy and he just swept me right off my feet.
Bir gün Buddy'yle tanıştım ve aklımı başımdan aldı.
You think you're doing the right things for the right reasons and then one day you blow up your house. - You've been busy.
- Boş durmamışsın.
Plead guilty and settle it privately, then no one will know, and you'll get out of this place tomorrow or the day after.
Suç için özür dileyip bunu gizli tutun. Böylece kimse bilmez ve buradan yarın ya da ertesi gün rahatça ayrılabilirsiniz.
And then that Britney Aguilera song came on - the one about you're beautiful even if you're ugly and gay - and I thought, who's gonna play me this shitty music or take me out dancing when I've had a bad day?
Ve o zaman Britney Aguilera şarkısı çaldığında - "the one about you're beautiful even if you're ugly and gay" - ve bende kim bu kahrolası şarkı çalınca benimle dans edecek o zaman benim için çok kötü bir gün olmicakmı?
And then, one day, the boy confessed to me that he had beaten his dog to death with a shovel.
Ve bir gün, o çocuk bana günah çıkarmaya geldi ve köpeğini bir kürekle öldürene kadar dövdüğünü söyledi.
So then I went to work one day a week, and then we decided we'd buy a house... this one.
Sonra haftada bir gün işe gitmeye başladım ve bir ev almaya karar verdik. Bu evi.
Hey! No food or drink for one day and night and then he'll be fine.
Bir gün bir gece, yiyecek ya da içecek yok, sonra iyileşir.
Listen, maybe one day we'll capture a fighting machine, learn how to make `em ourselves, and then :
Hey, belki bir gün bir savaş makinesi bile geçiririz, ha? Kendimiz için bir tane yapmayı keşfederiz ve, GÜM!
Then, one day, I just, I woke up, and I was like, olive?
" zeytin yeşili mi?
And I know she's single because last year her name was Mrs. Johnson, and this year it's Miss Kaplan, so I was thinking, you know, one day, I could conveniently forget my biology book, and you could bring it by for me, and then maybe you could...
Ve bekar olduğunu biliyorum çünkü, geçen senen adı Bayan Johnson'dı, bu sene ise Bayan Kaplan, ben de düşündüm ki, bir gün, tesadüfen biyoloji kitabımı unuturum, sen de almaya gidersin, ve belki sonra..
Matt went straight to the bigs, and I spent eight years in the minors. Then one day, I got called up.
Matt hemen yükseldi ama ben alt ligde 8 yıl harcadım ve bir gün bir telefon geldi
Nothing ever seems to faze them, and then... you know, one day...
Hiçbir şey onları asla telaşlandıramaz gibidir sonra bir gün...
Then one day I stopped by a mailbox, and it all came crashing back...
Sonra bir gün, bir posta kutusunun yanında durdum, ve hepsi geri geldi.
I'll have her put under surveillance, one day and then she'll be arrested.
Onu bir gün gözetim altında tutacağım, sonra tutuklanacak.
He looked at me... with a very sad face one day. And then he caressed his hand on my face.
Bir gün babam bana üzgün bir ifadeyle baktı ve elleriyle yanağımı okşadı.
And then suddenly one day, he started practicing his swings.
Ve sonra... birdenbire sopa sallama pratiği yapmaya başladı...
And then suddenly one day, he started carrying a bat around!
Ve sonra... bir sopayla dolaşmaya başladı!
And then suddenly one day...
Ve sonra... birdenbire...
But then one day you walk into Sharper Image, and there's Quan.
Ama bir gün Sharper Image'a gidersin ve işte Quan orada.
Then suddenly one day, your whole life passes you by, and those parts aren't working like they used to.
Sonra aniden bir gün, bütün hayatınız yanınızdan akıp geçer, ve bazı parçalar artık eskisi gibi çalışmaz olur.
And then, one day, someone shows up with a gun, and all the rules change.
Sonra bir gün bir adam silahla belirir ve tüm kurallar değişir.
One day, I want white roses, and then I want lies, and and first, I want a harpist, and then a string quartet.
Bir gün beyaz güller istiyorum başka gün zambak Başta harpçı istemiştim sonra sazcı istedim.
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then we 52
and then some 118
and then there's me 17
and then suddenly 99
and then you 113
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then we 52
and then some 118
and then there's me 17
and then suddenly 99
and then you 113