Be nice to me Çeviri Türkçe
665 parallel translation
Well, you know what? I really don't need you trying to be nice to me.
Aslında bana nazik davranmana ihtiyacım yok benim.
Aren't you going to be nice to me?
Bana karşı biraz daha nazik olamaz mısın?
Come now, child, you have to be nice to me.
Yanıma gel çocuğum, bana nazik olmak zorundasın.
- Are you going to be nice to me?
- Bana iyi davranacak mısın?
- Oh, don't be nice to me.
- İyi davranmaya çalışmayın.
I want you to be nice to me.
- Bana iyi davranmanı.
A real tough guesser might say that when he couldn't buy me off either... you decided to be nice to me.
İyi bir tahminci şunu iddia edebilir ; "Baban da beni satın alamayınca bana iyi davranmaya karar verdin."
You're the first person to be nice to me without wanting anything back.
Bir karşılık beklemeden bana iyi davranan ilk insan sensin.
Ellie, look, please be nice to me.
Ellie, bak, ne olur bana anlayış göster.
For once in your life, be nice to me.
Hayatında bir kez olsun bana anlayış göster.
Don't be nice to me.
Bana iyi davranma.
All you have to do is be nice to me and I'll withdraw my complaint.
Tek yapman gereken bana karşı iyi olman ve bende şikayeti geri çekerim.
Aren't you gonna be nice to me too?
Sen de bana iyi davranmayacak mısın?
Try to be nice to me.
Bana nazik davranmaya çalış.
Now be nice to me, brother.
Bana tatlı ol, kardeşim.
There are plenty of other people that could be nice to me.
Bana iyi davranacak pek çok başka insan var.
So, you be nice to me.
O halde bana nazik davran.
He was just trying to be nice to me, that's all.
Bana karşı iyi olmaya çalışıyordu, hepsi bu.
I just want you to be nice to me.
Evine ilk girişim, ilaç parası içindi.
You said you'd be nice to me.
Benim için kibar olacağını söylemiştin.
You're better be nice to me, man,... and my little brother.
Bana karşı daha nazik ol, dostum,... Ve küçük kardeşime.
Don't be nice to me, please.
Bana iyi davranma lütfen.
Be nice to me.
Bana karşı nazik ol.
Be nice to me instead.
Onun yerine nazik olsan.
You must be nice to me.
Bana iyi davranmalısın.
Believe me, Stefan, you'll find it greatly to your advantage to be nice to me.
İnan bana Stefan, Bana iyi davranman sizin büyük ölçüde yararınıza olacak.
I don't need him to be nice to me
Onun iyiliğine ihtiyacım yok!
You'd better be pretty nice to me, lady.
Bana karşı nazik olsanız iyi edersiniz hanımefendi.
"They thought it would be nice for me to know her, " so that I would have someone my own age to talk to.
Onunla tanışmamın iyi olacağını düşündüler böylelikle konuşabileceğim bir yaşıtım olacaktı.
I mean, that nice old father of yours will be proud to have me in the family.
Yani, sevgili baban benimle gurur duyar.
Sometimes I feel like if I just had me a stylish dress to be buried in I'd be ready to find me a nice place to lay myself down in and die. Get out of the way.
Bazen diyorum ki, gömülmek için şık bir elbisem olsa güzel bir yer bulup yatarım ve ölürüm.
I had a rabbit once that hated me... yet I grew up to be quite a nice fella.
Bir zamanlar benden nefret eden bir tavşanım vardı. Yine de büyüdüm, koca adam oldum.
Still, I thought it would be nice for you to take away with you some of Paris'countryside since we were speaking of the country the last time I saw you that perhaps you might like to come with me
Halen daha benimle Paris'in kırsalına gelmen güzel olur diye düşünüyorum çünkü son karşılaştığımızda kasabadan bahsetmiştik. Belki benimle gelip hafta sonunu orada geçirmek hoşuna gider.
Do you know anybody... who would be nice for me to marry?
Benim evlenebileceğim iyi ve hoş biri var mı bildiğiniz?
Say, it's nice of you, Michael, to be so nice to me while I'm so drunk.
Bu kadar sarhoşken beni eve getirmen büyük nezaket Michael.
- Please be a bit nice to me.
- Lütfen biraz anlayışlı ol.
I said be nice to her, you clod, not to me.
ona nazik olmasını söyledim, gerzek, bana değil.
You asked me to be nice to him...
Ona karşı nazik olmamı sen istedin benden...
Be nice to have someone around the house who can give me the right time of day.
Evde, sorduğum zaman saati doğru olarak söyleyecek birinin.
I'm nice to people where it pays me to be nice.
Sadece iyi davranmam için para ödeyenlere karşı iyi davranırım.
You promised me to be nice to Monsieur Jacobowsky.
Bana, Mösyö Jacobowsky'ye iyi davranacağına söz vermiştin.
Everyone will be so nice to me now.
Herkes bana çok iyi davranacak şimdi.
It'd be nice to settle down... and maybe you and me...
Bir yere yerleşmek iyi olurdu. Belki sen ve ben...
~ And it would be awfully nice ~ ~ If you turned out to be ~ ~ Starry-eyed like me ~
# Daha da hoş olurdu... #... eğer benim gibi... #... aşktan gözün dönerse... #... ve... #... iflah olmaz... #... bir romantiğe de... #... dönüşürsen.
"He's the boss'son. Be nice to him." That's not for me.
"o patronun oğlu. ona iyi davran." Bu bana göre değil.
And now, dear lady, be nice enough to give me the address of Maurice's job.
Şimdi, sevgili bayan iyi biri olun ve bana Maurice'nin yapacağı işin nerede olacağını söyleyin.
I want you to be nice to me...
Bana hoş davranmanı istiyorum.
It would be wise to treat me nice.
Burada seni koruması akıllıca olurdu.
- When will you ever be a little nice to me?
- Ne zaman bana kendini vereceksin?
It must be very nice for you to go back to heaven, but... what will happen to me?
Cennete dönecek olman güzel ama bana ne olacak?
Would you please be nice enough to tell me what you want here?
Lütfen bir zahmet burada ne aradığını söyler misin?