To meet Çeviri Türkçe
56,514 parallel translation
- Nice meeting you. - Nice to meet you.
- Memnun oldum.
- Nice to meet you, funny Jane.
- Tanıştığıma memnun oldum, Eğlenceli Jane.
- Nice to meet you.
- Ben de memnun oldum.
- Pleased to meet you.
- Tanıştığıma memnun oldum.
Nice to meet you.
- Tanıştığımıza memnun oldum
It's enchanting to meet you.
Sizinle tanıştığıma çok memnunum...
It is so nice to meet you.
Sizinle tanışmak büyük şeref.
What, so we don't get to meet the teachers?
Öğretmenlerle tanışmayacak mıyız?
We got to meet Harry the Hippo.
Hipopotam Harry ile tanıştık.
You want to meet Devsena at this time of night?
Gecenin bu saatinde Devsena ile mi görüşmak istiyorsun?
Benjamin Jones, I'd like you to meet my supervisor, Agent Justine Diaz.
Benjamin Jones, seni amirim Ajan Justine Diaz'la tanıştırayım.
Well, I want to meet him.
- Evet.
I was supposed to meet kenji here.
Kenji'yle görüşecektim.
I left the hotel last night. To meet up with some buddies at the fbi about tommy's case.
Dün akşam FBI'daki dostlarımla Tommy'nin davasına bakmak için otelden çıktım.
But if you are to meet the witches in battle, then I should be there.
- Eğer ki cadılarla savaşta karşı karşıya gelirsen ben de orada olmalıyım.
- Nice to meet you.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
There's someone here I'd like you to meet.
Şimdi tanışmak istediğim insanlar var da.
Thank you for agreeing to meet me.
Buluşmayı kabul ettiğiniz için teşekkürler.
It's so great to meet you.
Seninle tanışmak çok güzel.
He's going to meet someone who isn't sick.
O hasta olmayan biriyle tanışacak.
I'm so happy to meet you.
Tanıştığımıza çok memnun oldum.
I'm so happy to meet you, too.
Tanıştığımıza ben de çok memnun oldum.
Always good to meet a fellow traveler, Shadow...
Yoldaş bir gezginle tanışmak her zaman güzeldir Gölge...
So this is where she wanted to meet?
Yani burada buluşmak istediği yer bu muydu?
But you didn't bring him around to meet me until then.
Ama sen onu getirmedin O zamana kadar benimle buluşmak için.
Congestive heart failure, simply put, means the volume of blood being pumped by your heart is unable to meet your body's needs.
Konjestif kalp yetmezliği, basitçe ifade edildiği gibi Kalbin pompalanan kan hacmi Vücudunuzun ihtiyaçlarını karşılayamıyor.
- It's good to meet you.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
Nice to meet you.
Tanistigimiza memnun oldum.
I didn't get to meet you yet, up close.
Seninle boyle yuzyuze tanisma firsatimiz olmamisti.
Nice to meet you, Chris.
- Memnun oldum, ben Chris.
Nice to meet you indeed. - Also.
- Memnun olmak ne kelime Chris.
Well, it was nice to meet you, Chris.
Tanistigimiza memnun oldum Chris.
It was great to meet you.
Seninle tanismak guzeldi.
♪ Where two worlds come to meet ♪
♪ Beni bulabilirsin ♪
At first I thought I wasn't supposed to meet you... or feel anything.
Önce seninle tanışmamam ve bir şey hissetmemem gerektiğini düşündüm.
They were as excited to meet me as I was to meet them.
Benimle tanışmaktan aynı derecede heyecanlıydılar, ben de onlarla.
... and celebrities wanted to meet you,
Evet. ... ünlüler sizinle tanışmak isterdi.
"and you gotta go to Cannes Film Festival because they're dying to meet you."
Cannes Film Festivali'ne gitmek zorundasın, seninle tanışmak için ölüyor insanlar. " dediler.
It's time to meet the star of Tape One, Side B.
Kaset Bir, B Yüzü'nün yıldızıyla tanışma vakti geldi.
Did you two get a chance to meet outside?
Dışarıda tanışma fırsatınız oldu mu?
I would like to meet your father.
Babanla tanışmak istiyorum.
Spread the word, we all need to meet in person.
Sadece yüz yüze konuşmalıyız, herkese duyur.
Someone has to meet the realtor at the house this afternoon.
Birimizin evde emlakçıyla buluşması lazım.
Well, we're going on a road trip to go meet the person that assaulted you, and you're doing target practice?
Sana saldıran adamı görmeye gideceğiz ve sen atış talimi mi yapıyorsun?
And so now I have to go meet with him tomorrow.
Yani yarın gidip müdürle görüşmek zorundayım.
I'm so glad to finally meet you.
Sonunda tanışabilmemize çok sevindim.
It's so good to finally meet you in person.
Sonunda senle şahsen tanışmak çok güzel.
- My pleasure to finally meet you.
- Sonunda seninle tanışmaktan zevk aldım.
Hannah didn't have many friends, so I'm... I'm thrilled to finally meet one.
Hannah'nın fazla arkadaşı yoktu, o yüzden bir arkadaşıyla tanıştığıma çok sevindim.
I'm just trying to make ends meet.
Ay sonunu getirmeye çalışıyorum.
Clay, we're just so glad to finally meet you.
Clay, nihayet tanıştığımıza çok sevindik.
to meet you 22
meet 113
meeting 160
meetings 75
meets 27
meet my friends 20
meet you there 25
meeting you 28
meet me 37
meet me at 32
meet 113
meeting 160
meetings 75
meets 27
meet my friends 20
meet you there 25
meeting you 28
meet me 37
meet me at 32