Believer Çeviri Türkçe
995 parallel translation
I'm a fiirm believer in that myself.
Ben de buna yürekten inanırım.
The Prophet tells us that four wives is sufficient for a true believer.
Peygamberimiz, bir mümin için dört eşin yeterli olduğunu söyler.
I'm a great believer in eggnogs if they have enough liquor in them.
Benim eggnoglara inancım tamdır tabi eğer içinde yeterince likör varsa.
I'm a great believer in science.
- Bilime inancım tamdır.
I'm a great believer in the swimming pool.
- Havuzları çok severim.
I'm not a believer.
- Ben dindar biri değilim.
As a believer in Europe, I haven't given up the hope of seeing the French people set aside superficial issues to rally behind what is essential.
Sigorta da bu açıdan uygun fırsatlar sağlamaktadır. Dolayısıyla bu yıl sigortaya ayrılan miktar 55,5 milyar Alman markını bulmuştur.
I think I'm just as much a believer as you and Kirstine.
Ben sen ve Kirstine kadar inançlı olduğumu düşünüyorum.
I'm a great believer in getting down to essentials.
Her şeyin temeline inmeye inanırım.
A true believer, not like him.
Gerçek iman sahibi, onun gibi değil.
Hobart, what is the order of the true believer?
Hobart, gerçek iman sahibinin buyruğu nedir?
Are you still a believer?
Sen hâlâ inançlı mısın?
Not as sceptical as you were? I knew we'd make a believer of you.
O kadar da şüpheci olamazsınız, bu işe inanacağınızı biliyordum.
You speak like a believer.
İnançlı biri gibi konuşuyorsun.
I'm a great believer in fresh air, Aren't you, Doctor?
Ben temiz havaya güvenirim. Ya siz, doktor?
I'm a great believer in electricity.
Elektriğe inancım tam.
I'm a strong believer in love and gratitude but not strong enough to bring you under these conditions.
- Sevgi ve minnete çok inanırım ama bu şartla altında sizi götürebilecek kadar değil.
I guess he wasn't a true believer.
O gerçekten inanmamıştı sanırım.
I'm a firm believer in ESP...
Ben bu altıncı hisse inanırım.
That cross you wear around your neck... is it only a decoration... or are you a true Christian believer?
Boynuna taktığın şu haç... Süs olsun diye mi var yoksa gerçekten inanan bir Hristiyan mısın?
I think I ought to say that off-duty, I'm not a non-believer.
Söylemem gerekir ki, görev dışında böyle şeylere inanmayan biri değilimdir.
The sign of the true believer.
Gerçek bir dindar.
It's not at all rare to find the religious vision more purely apprehended by the non-believer than by the saint.
İnançsız birinin, bir azize göre... daha arı bir biçimde dinsel görü sahibi olduğunu... keşfetmek hiç de zor değildir.
Better worth the calomnys for the believer's soul than the praises which flatter the pride.
Gururu şişirecek dualar etmek yerine ruhumuzu yüceltecek dualar edelim.
See how the devils torture an innocent Russian believer.
İblislerin masum ve imanlı bir Rusa nasıl davrandıklarını görüyor musunuz?
Let a believer kiss the cross.
Bırak inanan, haçı öpsün.
When the Emperor of China ceases to be a non-believer... and accepts me, the Expected One... as the true Mahdi... then I shall be happy to receive such a gift.
Çin İmparatoru ne zaman bir kafir olmayı bırakıp, ve beklenen birini, beni, gerçek Mehdi olarak kabul ettiğinde, o zaman böyle bir hediyeyi kabul etmekten mutluluk duyacağım.
You are not oriented to be a believer.
İnançlı olmak amacında değilsiniz.
- I assume you're a believer?
- Siz de öyle düşünüyorsunuzdur. - Elbette...
I'm very liberal, a great believer in the liberty of the individual,
Çok liberalim, bireysel özgürlüklere ve insanların
- She's also a great believer in charity.
- Aynı zamanda tam bir hayırsever.
But an artist like yourself,... whether a believer or not,... will understand that structuralist cinema can recapture sublime poetry through primal images,... eloquent in their very poverty,... syntagmatic, as my friend Roland Barthes would say.
Ama sizin gibi bir oyuncu, inançlı olsa da olmasa da bunu ulvi bir sinema şölenine dönüştürebilir. Sinema dilini kullanarak basit, yalın ama yine de anlamlı imgeler yardımıyla ilâhi bir şiiri ortaya çıkarabilir. Roland Barthes'ın da dediği gibi sintagmatik içinde birazcık John Ford bulunan...
Especially for a non believer
Özellikle inançlı olmayan biri için!
You are a true believer.
İnancın çok sağlam.
You are a true believer.
İnancın sağlam.
I'm not a great believer in the milk of human kindness.
İnsanoğlunun iyi olduğuna inananlardan değilim.
I know you think it's silly but I'll make a believer out of you before I'm done.
Biliyorum aptalca olduğunu düşünüyorsunuz fakat bu işi bitirmeden sizi inandıracağım.
I'm gonna make you a believer.
Sana göstereyim.
When you get down there, you tell them Swamper Gilchrist was the one that made you a believer.
Oraya gittiğinde seni inandıranın Swamper Gilchrist olduğunu söyle.
You were the more fervent believer.
Sen benden daha dindardın.
I'm not a believer, I just don't smoke.
Ben inançlı değilim, sadece sigara içmiyorum.
And the director's a strong believer in typecasting.
Ve görüntü yönetmeni kişilere hep aynı rolün verilmesine inanıyor.
Well, I'm not a believer in the occult like our Mrs. Rauch... but I'll tell you, Captain, I have an uneasy sense of disaster.
Bayan Rauch'un aksine doğaüstü şeylere inanmam ama Kaptan, içimde bir facia olacağına dair tedirgin düşünceler var.
I'd Iike to sing a song now. It was written by a friend of mine... who is a great believer in major chords.
Sıradaki parçamı esas akorda inanan bir arkadaşım yazmıştı.
Well, as a believer in the material world and a psychiatrist to boot, I'm convinced that the current spread of belief in magic and the occult... Is part of mental illness.
Gerçek dünyaya inanan bir psikyatr olarak büyü ve karanlık sanatların bu kadar yaygın olmasını akıl hastalığının bir parçası olarak görüyorum.
I'm a great believer in distraction.
Beni ikna etmene gerek yok. Eğlenceye çok inanırım.
I never was a believer in love at first sight, but that Francine... whoo!
İlk görüşte aşka hiç inanmadım, ama o Francine...!
I am a firm believer in discipline.
Disipline inanan biriyim.
I'm not a great believer in psychiatry.
Ben psikiyatriye pek inanmam.
You're not a believer.
İnanlı biri değilsin ki.
I'm a firm believer that words alone are useless, so I'm going to make sure you remember our little chat every time you sit down this week, but don't worry, you'll still be in there against John Paul Jones Academy.
Şimdi bu konuda söyleyecek bir şeyin var mı? Ben uygulamadan yanayım. Sözler tek başına bir işe yaramaz.