English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But we did it

But we did it Çeviri Türkçe

877 parallel translation
Three hours and 50 minutes late, but we did it. Tired?
Üç saat elli dakika geciktik, ama yine de çıkardık.
It hurt, but we did it.
Bu zarar, ama yaptık.
But we know it did once, here on Earth.
Fakat burada dünyada bir kez gerçekleştiğini biliyoruz.
But... I don't know if it's really appropriate for me to be saying this... but did you feel that electric shock when we just touched? A real strong shock.
Bunu söylemem biraz tuhaf ama size dokunduğumda bir elektrik hissetmediniz mi?
You know, Gilda, we did a marvelous job on that third act... and I have a feeling that if we got together and collaborated on a note to leave behind... and really worked on it... it would not only be a very fine piece of literature... but it might save me a black eye.
Gilda, oyunun üçüncü perdesinde harika bir iş başardık ve içimden bir ses, arkamızda bırakacağımız bir not yazıp bunun üzerinde etraflıca düşünürsek sadece iyi bir edebi eser bırakmış olmakla kalmayıp beni de morarmış bir gözden kurtarmış oluruz diye düşünüyorum.
I always intended we should do it again some day, but we never got anywhere much after our honeymoon, did we?
Her zaman bir gün tekrar yapmayı istemiştim ama balayımızdan sonra pek de bir yere gidemedik, değil mi?
We did it so we could be together, but instead of that it's pulling us apart. - Isn't it, Walter? - What're you talking about?
Bunu beraber olmak için yaptık, ama aksine bu bizi ayırıyor.Öyle değil mi Walter?
We'll probably never know who killed him. But whoever it was did us all a favor.
Onu kimin öldürdüğünü belki hiç bilemeyeceğiz ama o her kimse, bize büyük iyilik yaptı.
This was always his excuse, but neither he nor we believed it and he did not try to disguise its conventionality
Bahanesi her zaman buydu fakat buna ne o ne de biz inanıyorduk. O da resmiyetini gizlemeye çalışmıyordu.
Yes, but they won't know we did it.
Evet ama bizim yaptığımızı anlamayacaklar.
We did have but they took it all for taxes!
- Vardı ama vergiler için aldılar.
We were in France, and I didn't know all the right words, but the priest did it there and then, we took the bus back to lunch.
Fransa'daydık ve söylemem gerekenleri bilmiyordum. Ama rahip gerekeni yaptı, otobüse atlayıp yemeğe yetiştik.
" The world will not remember what we say here but it'll never forget what they did here.
" Dünya, burada söylediğimizi hatırlamayacak ama burada yaptıklarımızı da unutmayacak.
But it's a very rare quality in a woman, and I admire you for it. What time did you say we were gonna leave?
Saat kaçta gidiyoruz?
We knew it was you who did it all along, but we wanted to stop another argument.
Senin yaptığını uzun zamandır biliyoruz o yüzden bir sonrakinde çalmadığına dair kanıtın olmayacak.
But he was kind... so we did it.
Yani o kibar biriydi. Bir ilişki yaşadık.
I don't know what we did, but it must've been something dreadful.
Ne yaptık bilmiyorum ama korkunç bir şey olmalı.
Yes, sir. We've worked at it two nights now... but Dorfmann's brainchild looks less like an airplane than it did when we started.
Tabi efendim iki gecedir çalışıyoruz... ama zeki çocuk Dorfmann bu işte daha fazla çalışıyordu
It may not be communication as we understand it, but I did know it was alive and intelligent.
Belki bizim anladığımız şekilde bir iletişim değil. ama canlı ve zeki olduğunu biliyordum.
But we went over it How many times did I tell you?
Fakat biz üstünden bir kaç kez geçmiştik. Sana kaç kez söyledim? Üzgünüm.
Sorry we couldn't leave it on better terms this afternoon, sheriff but that preacher, he did... He give me a wrong rub.
Öğleden sonra vaizi zor durumda bıraktığımız için üzgünüm şerif fakat damarıma bastı.
We did not believe in papers, but it would've been easier.
Geleneklere inanmıyorduk ama her şey daha kolay olacaktı.
But down there, with no windows, if a rescue party did come, we wouldn't even know it.
Aşağıda hiç pencere yok, kurtarma ekibi gelse bile, haberimiz olmaz.
But we did not have the opportunity to test it.
Onu test etme fırsatımız olmamıştı.
Like you say, it wasn't much, but we did have sympathy for them.
Söylediğiniz gibi çok bir şey değildi ama onların duygularını paylaşıyorduk.
"but we'll never tell you his name." I said, "I already know who did it." I told him the name.
Clermont Polis karargâhındaki bir günü hatırlıyorum da adamın biri bana, "Öç almak istiyor musun?" diye sordu.
It was a hell of a shock but we did get there first, no-one can deny that.
Bu hepimiz için müthiş bir şok oldu ama önce biz yaptık, bunu kimse inkar edemez.
Well I'm sure it's a marvelous machine, Dr. Forbin, but in all events we do have agents, and eh.. one of them did report on considerable electronic activity in the eh.. Krasny-Signorsk area of Siberia about three years ago, now..
Eminim o harika bir makine Doktor Forbin ama aklınıza gelebilecek her durum için bizim de ajanlarımız var ve bir tanesi 3 yıl önce Sibirya, Krasny-Signorsk bölgesinde kayda değer bir elektronik aktivite olduğunu rapor etmişti.
But you seem more concerned in how we did it.
Ama siz, nasıl yaptığımızla daha fazla ilgilendiniz.
We did, but we wanted to throw them anyway, it was too dangerous.
Silahları atmak istiyorduk sadece, çok tehlikeli bir durumdu...
We don't know where you did get off, but we know it wasn't Purgatory.
Nerede indiğinizi biz de bilmiyoruz. Ama kesinlikle Purgatory olmadığını biliyoruz.
All we knew that they did not become airplanes of tachos and pans, but it was good, all capsize that it was a critical situation.
Biz ve pilotlar bu eşyalarla uçak yapılmayacağını biliyorduk. Ancak bu durum halkın, ne kadar çaresiz bir durumda olduklarını anlamasını sağladı.
We heard histories of Germans who abated our colleagues of parachute e we found this horrible one, but we did not know if it was truth or not.
Almanların, paraşütle atlayan arkadaşlarımıza ateş açtıklarına dair hikayeler duyuyor ve bunun korkkunç bir şey olduğunu düşünüyorduk ancak bunların gerçek olup olmadığından emin değildik.
Our Agency did not have to be able to stop the sales of rubber tires, but we emit an order to the same one e we order an anonymous difundiz it, for all the cabinets of the Secretariat of Management of the Production,
Lastik tekerleklerin satışını yasaklamaya da yetkili değildik. Yine de bir emir hazırladık. Genç bir çocuk yazdığımız emri Üretim Yönetimi Bürosu'nda elden ele dolaştırdı.
We after use loudspeakers to surround them, e we try persuadiz to surrender them it, but they did not want to make it.
Onları kuşattıktan sonra hoparlörlerle teslim olmaları çağrısında bulunduk.
It called us prisoners volunteers of Tobruk. The machine of propaganda of Rommel it cried out us that we gave up, but we did not give heard.
Tobruk'a kendi kendimizi hapsettiğimizi söyleyip direnişi bitirmemiz yönünde propaganda yapıyorlardı.
We already did everything we could possibly imagine... to please the Holy See regarding the fugitives, but it doesn't seem to have been enough.
Vatikan'ı hoşnut edebilmek için.. .. kaçaklarla ilgili yapılabilecek her şeyi yaptık. Görünen o ki yeterli değil.
But is it to be separated and tortured like this that we did what we did?
Ama yaptığımız şeyi böyle ayrı düşüp işkence çekmek için mi yaptık?
We did have sex a few times, but it was no good.
Birkaç kez yattık ama bu sadece bir zaman kaybı oldu.
And it was a tragedy, and we felt it as such, but, nonetheless, I'm bound to admit that that did probably greatly add to the number of votes which we got.
Bu gerçekten bir trajediydi, biz böyle hissetmiştik. ama öyle ya da böyle, itiraf etmeliyim ki, bu muhtemelen oylarımızı oldukça arttırdı.
But it has much time that we had learned that we did not have to relieve us nor to be war prisoners.
Ama bize hep öğretilen şey hiçbir zaman teslim olmamamız ve savaş esiri hâline gelmememizdi.
We did it a lot after that... but then she got pregnant and had a kid.
Sonra birçok kez daha yaptık ama hamile kaldı.
We find it almost impossible to believe that you have ignored several warnings by us to conform to the rules that are vital to the continued growth and well-being of our beloved Topeka, but you did.
Sevgili ülkemiz Topeka'nın sürekli gelişimi ve huzuru için hayati derecede önemli kurallara itaat etmeniz yönünde yapılan tüm telkinleri görmezden gelmenize inanmakta güçlük çekiyoruz. Ama görmezden gelmişsiniz.
We didn't beat you, but act like you're limping so it will look as if we did.
Fakat topallıyormuş gibi yap. " " Böylece biz yapmışız gibi görünsün " dediler.
We slept in the same bed, but we never did it.
aynı yatakta yatıyorduk, ama o işi hiç yapmıyorduk.
But damn it to hell, we did it, colonel, we did it!
Boş ver her şeyi. Başardık yarbay, başardık.
Of course not, but the more we learn about him,... the easier it will be to find who did it.
Elbette öyledir ama Morlar hakkında ne çok şey öğrenirsek bunu kimin yaptığını öğrenmeye de o derece yaklaşmış oluruz.
We knew he wanted to run for it... but we knew he wouldn't... way before he did.
Kaçmak istediğini biliyorduk kaçmayacağını da biliyorduk çok önceden.
We don't know if this indicates a pre-determined plan, but we must react as though it did, we have no other choice.
Bu, önceden belirlenen bir planı gösteriyorsa bilemeyiz. Fakat, sanki olmuş gibi tepki vermeliyiz. Başka seçeneğimiz yok.
- It was difficult before, but we did.
- Önce de zordu fakat görüştük.
But I'd sooner we did it at my place than yours.
Ama benim yerimde yaparsak daha çabuk olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]