But we don't know Çeviri Türkçe
5,278 parallel translation
We still don't know who she is, but apparently Doc said that she had a gender reassignment surgery.
Kim olduğunu hala bilmiyoruz, ama görünen o ki doktor'un söylediğine göre, o bir cinsiyet değiştirme operasyonu geçirmiş.
- I don't know what she is, But she's the best chance we have.
Ne olduğunu bilmiyorum ama en büyük umudumuz o.
But if we don't look, we'll never know.
Ama bakmazsak bunu ogrenemeyiz.
Well, Ronny, I don't know what video that is, but I think we need to see it.
Ronny, ne videosu bilmiyorum ama bence izlemeliyiz.
We don't yet know what triggered these murders, but it's most likely connected to a specific person or event.
Bu cinayetleri neyin tetiklediğini henüz bilmiyoruz ama özel bir kişi veya olayla ilgili olması kuvvetle muhtemel.
- But we still don't know... - What caused it, right?
- Nedenini bilmiyoruz değil mi?
What they don't know, however, and what we do, is that that is not only untrue, but physically impossible.
Bilmedikleri şey, bununla birlikte yapacağımız şey, sadece doğru olmayan ama fiziksel olarak mümkün olan bir şey.
We don't know what he was doing over this side of town, but obviously we are...
- Aman Tanrım. Şehrin bu tarafında ne yaptığını bilmiyoruz, ama açıkçası bunu... araştırıyoruz.
There may be some technical basis on which they can say that we are not actively collaborating or they don't have what we consider in our own definition to be direct access to our servers but what I do know is that I've talked to more than one person
Teknik anlamda, "aktif bir işbirliğimiz yok" veya "Tanımımızda sunucularımıza doğrudan erişimleri olmadığını söyleyebiliriz" gibi bir şey diyebilirler.
But if we have a torture claim or asylum-seeking claim, then they ought, under the law, they ought to give you recognizance for you to stay in Hong Kong because they don't know where to dump you back yet.
Ama işkence gördüğün iddiası veya iltica talebi olursa o zaman kanunlar nezdinde, Hong Kong'da kalmana izin verilir. Çünkü seni nereye göndereceklerini bilemezler.
But we don't know how much the Brazilian government knows, or whether it's collaborating with Brazilian companies.
Ama Brezilya hükümetinin ne kadarını bildiğini bilmiyoruz ya da Brezilyalı şirketlerle iş birliği yapıyorlar mı...
- But we don't know where she is.
Biz de onun nerede olduğunu bilmiyoruz.
We don't know each other very well. Uh, but, do you mind if I ask you a question?
Birbirimizi iyi tanımıyoruz ama sana bir soru sorabilir miyim?
But what we don't know is how much they love to clean.
Ama bilmediğimiz şey temizlik yapmayı ne kadar çok sevdikleri.
I don't know. We're not there yet, but anything could happen.
Bilmiyorum, daha o seviyeye gelmedim, ama her şey olabilir.
We still don't have cause of death. Right, but at least we know that the body was dropped into the river from a great height.
Doğru ama cesedin nehre çok yüksekten atıldığını biliyoruz.
But we know the truth now, don't we?
Ama artık gerçeği biliyoruz, değil mi?
I don't know how, but he knows we're on him.
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama peşinde olduğumuzun farkında.
And I know you don't like celebrating Christmas with us, no matter how many times I get emotional when I ask, but, we're gonna be so close, you can come by, we'll all spend Christmas together, huh?
Noel kutlamaktan nefret ettiğini bilsem de her ne kadar ne zaman sorarsam sorayım duygusallaşsam da dibinde olacağız. Uğrarsın belki. Hep birlikte kutlarız Noel'i.
I know we don't know each other that well, but I gotta say something to you.
Birbirimizi çok iyi tanımıyoruz, biliyorum, ama sana söylemek istediklerim var.
I know it's selfish, but we just - - we don't want them living next door to us.
Bencilce olduğunu biliyorum ama onların yan komşumuz olmasını istemiyoruz.
But we don't know where he is.
Ama onun nerede olduğunu bilmiyoruz.
- Yeah, we're up by eight points, but I don't know how long that'll last.
- Evet, 8 puanla öndeyiz ama bu ne kadar sürer bilmiyorum.
"Elsa, Anna," I don't know if your father and I will ever get back to you, but I need you to know "we were wrong to tell Elsa to conceal her powers."
"Elsa, Anna, babanla ben geri dönebilir miyiz bilemiyorum ama Elsa'ya güçlerini gizlemesini söyleyerek hata yaptığımızı bilmenizi istiyorum."
The people we like don't always like us back, I know, but the sooner you deal with the truth, the sooner you can move on.
Sevdiğimiz insanlar, her zaman sevgimize karşılık vermezler, biliyorum ama gerçekle ne kadar çabuk yüzleşirsen, hayatına o kadar çabuk devam edebilirsin.
You know, I put a lot of time and energy into my thing, but you just shut it all down to prove something to people that we barely know and don't even like!
Ben konseptime bunca zaman ve enerji harcamışken sen kalkıp az biraz tanıdığımız ve hoşlanmadığımız insanlara bir şey kanıtlamak için hepsini pat diye kaldırmışsın.
Maybe'cause Ronnie deals pot or maybe'cause of my confederate-flag bikini. I don't know, but - - but I thought we were becoming'friends.
Belki Ronnie esrar satıyor diye belki de konfedere bayraklı bikinimden dolayı, bilemiyorum ama arkadaş olmaya başladığımızı sanmıştım.
I know we have to be covert, but maybe we don't hit every pothole, if you gave the lights a soft tap.
Gizli hareket etmemiz lazım biliyorum ama şu farlara nazik bir dokunuş yapsan belki de yoldaki her çukura girmeyiz.
Look, I know you know that this is Hawaii, but, uh, we usually don't wear uniforms unless we're going to a ceremony.
Buranın Hawaii olduğunun farkındasın biliyorum ama törene katılmadığımız sürece genellikle üniforma giymeyiz.
Ms. Francine, I know we have to stay in garage - - and don't get me wrong, we love garage - - but Ms. Gwen, she spill much gasoline when she take your fuel cans.
Bayan Francine, garajda kalmam gerektiğini biliyorum, beni yanlış anlamayın, garajı çok seviyoruz, fakat Bayan Gwen, benzin bidonunuzu alırken bayağı bir benzin dökmüş.
I don't know how your brother got mixed up in this, but we're gonna get to the bottom of it, okay?
Kardeşin bu işe nasıI karıştı bilmiyorum ama bunu iyice araştıracağız. Tamam mı?
What is it? We don't know yet, sir, but we are...
Henüz bilmiyoruz efendim, ama biz...
I know this is tough to hear, but we still don't know what the powder is, and we may be here for a while yet.
Bunu duymak biraz zor ama henüz tozun ne olduğunu çözemediler belki bir süre daha burada olabiliriz.
LAPD has been investigating Chad, but there's still a lot we don't know about him, his group, how they operate.
Los Angeles polisi Chad hakkında araştırma yapıyor. Hala onun ve grubunun işleyişi hakkında pek bir bilgimiz yok.
* Don't know who she is or * * how she is or when, what, why she is * * but as for where she is, she is where we will go * * to Adelaide, to Adelaide *
# Kim olduğunu bilmiyorum # # ya da nasıl olduğunu, ne zaman, ne, neden olduğunu # # fakat o neredeyse, gideceğimiz yer onun yanı #
* I don't know who she is or how she is or when, what, why she is * * But as for where she is, she is where we will go * * to Adelaide, to Adelaide *
# Kim olduğunu bilmiyorum ya da nasıl olduğunu, ne zaman, ne, neden olduğunu # # fakat o neredeyse, gideceğimiz yer onun yanı #
"I don't know why you're standing outside naked, but we had a boy."
Neden dışarıda çıplak durduğunu bilmiyorum, ama bir erkek çoçuğumuz var.
Now, I know you like to act like you don't need any help, but we all do.
Hiç yardıma ihtiyacın yokmuş gibi davranmayı sevdiğini biliyorum ama hepimizin yardıma ihtiyacı vardır.
I know this is very hard for you, but we don't have a lot of time.
Bunun senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, fakat fazla vaktimiz yok.
Well, we don't know anything about "Antonio Barrios" or "Linda Devine," but the third name is familiar to us.
Antonio Barrios ya da Linda Devine hakkında bir şey bilmiyoruz ama üçüncü isim tanıdık.
I don't know what we were or are or what we're supposed to be, but all I know is that today was pretty horrible, and I just...
Eskiden kimdik, şu an kimiz ya da yarın kim olacağız bilmiyorum. Tek bildiğim bugün korkunç bir gündü ve seni görmek istiyorum.
Yeah, but we don't even know if Mara has anything to do with what's happening to me.
Evet ama Mara'nın bana olanlarla bir ilgisi olduğunu bilmiyoruz bile.
Uh, yeah, I hate to even say it, but the way this case is going, I don't know if we're gonna make it home by Christmas morning.
Söylemekten nefret ediyorum ama bu iş böyle giderse Noel Sabahı evde olur muyuz bilmem.
You don't see it, but we do, you know?
Sen göremiyorsun ama biz görüyoruz, biliyor musun?
We're holed up in this room. I don't know whose it is but it isn't ours...
Kimin odası olduğunu bilmiyorum ama bizim odamız değil.
But you don't know what we talked about?
Ne konuştuğumuzu bilmiyor musunuz?
We don't know which box contains which glove until we open one, but when we do, and find, say, a right-handed glove, immediately, we know that the other box contains the left-handed glove.
Kutuyu açana kadar hangi kutuda hangi eldivenin olduğunu bilmiyoruz ama açtığımızdaysa diyelim sağ eldiven olduğunu görüyoruz ve diğer kutudakinin sol eldiven olduğunu hemen anlıyoruz.
I know you don't wanna talk about it, but we have to make it clear that you are not a member of the Church of the Cosmic Wind and that you do not think you can fly.
Konuşmak istemiyorsunuz ama Kozmik Rüzgar Kilisesi'ne üye olmadığınızı ve uçabildiğinizi sanmadığınızı netleştirmeliyiz.
But we both know who really started that story and ended that young girl's life, don't we?
Ama o söylentiyi gerçekte kimin başlatıp o genç kızın hayatını bitirdiğini ikimiz de biliyoruz.
But we don't know what the truth is, honey.
Ama gerçeğin ne olduğunu bilmiyoruz tatlım.
Men are fighting bravely, but I don't know if we can hold too much longer.
Adamlarımız cesurca savaşıyor. Ama çok uzun süre dayanabileceğimizi sanmıyorum.
but we haven't 20
but we're friends 22
but we're okay 18
but we can't 95
but we do 80
but we will 86
but we're good 22
but we 242
but well 40
but we won't 29
but we're friends 22
but we're okay 18
but we can't 95
but we do 80
but we will 86
but we're good 22
but we 242
but well 40
but we won't 29
but we did 52
but we don't have a choice 20
but we didn't 63
but we just 21
but we don't 68
but we're running out of time 36
but we need to talk 28
but we are 63
but we'll see 21
but we gotta go 22
but we don't have a choice 20
but we didn't 63
but we just 21
but we don't 68
but we're running out of time 36
but we need to talk 28
but we are 63
but we'll see 21
but we gotta go 22