But you know him Çeviri Türkçe
2,832 parallel translation
I know, but don't you just love him?
Biliyorum ama yine de adamı sevmiyor musun?
Shifu, I know you're angry with him, but we need Po.
Shifu, biliyorum ona kızgınsın ama Po'ya ihtiyacımız var.
I know you're upset that Raj died, but getting yourself killed because you're angry - is not going to bring him back.
Raj'ın ölümüne üzgünsün, biliyorum ama kendini öldürtmen onu geri getirmeyecek.
Charles, I know you're upset that your father took his company back, but give him a chance.
Charles, Baban şirketini geri aldığı için, üzgün olduğunu biliyorum, ama ona bir şans ver.
Yeah, and you also said that you didn't know that he was going solo and that you didn't see him after the show, but I have a witness that places you in his trailer at the time of death.
Evet, aynı zamanda solo kariyere başlayacağını bilmediğini de söylemiştin onu programdan sonra görmediğini de. Ama ölüm zamanında seni o karavanda gören bir şahidim var.
I don't know if that started around the time I told him I'd been sleeping with you, but I'll bet it didn't help.
Seninle yattığımı söyledikten sonra mı oldu bilmiyorum ama en azından durumuna bir yararı olmadığını biliyorum.
I told him they shouldn't bake in the sun like that, but, you know, he's not a listener. There's 12.
Onları böyle güneşte tutmaması gerektiğini söyledim ama pek laf dinleyen biri değil.
Barry is very respectful, but knowing him, you know, he has strong opinions.
Barry çok saygılı bir çocuktur, ama onu tanıyorum. Ve bazı sert görüşleri vardır.
Hey, I don't know how he got in here, but you got to get him out.
Tanrı'ya şükür. Buraya nasıl girdi bilmiyorum ama onu buradan çıkarman gerek.
But you'll know more when you get him to the mortuary.
Ama morga götürdüğümüzde daha fazlasını öğrenebilirsin.
Okay, well, maybe they screwed it up, but you won't know unless you ask him.
Tamam, belki de onlar hata yapmıştır ama ona sormadan bunu öğrenemezsin.
You shot him, but you didn't know he had a girl outside helping him.
Onu vurdun. Ama dışarıda ona yardım eden kızından haberin yoktu.
I know you have a plan for Henry, but maybe it's time to cut him loose.
Henry'yle ilgili planın olduğunu biliyorum ama belki ondan vazgeçme zamanı gelmiştir.
He's putting a good face on it, but you know he wants you with him on this, more than anything.
Göstermemeye çalışıyor,... ama her şeyden çok bu işte seni yanında istiyor.
And sorry for the drama, but you know, Max is a pretty important guy, and it's not like him to not answer his phone.
Dram için kusura bakmayın, ama bildiğiniz üzere Max çok önemli bir adamdı ve telefonuna cevap vermemek pek onun tarzı değil.
I know you asked me not to call, but I-I just need to know that the man who called about Amelia, did he leave a number to reach him?
Arama demistin ama bir seyi bilmem gerekiyor. Amelia'yla ilgili arayan adam telefon numarasi birakti mi?
You know how eager I am to offer my services, but as long as Mr. Cross keeps freezing me out, I have no way of proving to him how helpful I can be.
Hizmetlerimi sunmak konusunda ne kadar istekli olduğumu biliyorsunuz, fakat Mr.Cross beni uzak tuttuğu sürece ona ne kadar yardımcı olabileceğimi kanıtlayamam.
You know, but I miss him, though.
Ama özlüyorum onu.
Look, I don't know what your angle is with Kenneth, but you leave him out of this.
Kenneth'e nasıl bir kanca attın bilmiyorum ama onu bunların dışında bırak.
But you also know I can keep him out.
Ama tam tersini de yapabileceğimi biliyorsun.
I know you work for him, but he's wrong about this.
Onun için çalışıyorsun biliyorum ama bu konuda haksız.
I don't know, but if you find out tell him to go and talk to Dr. Sanchai or Dr. Prapon.
Bilmiyorum. Eğer bulursan ona de ki gidip Dr. Sanchai veya Dr. Prapon ile konuşsun.
Now I don't even want to know why you are picking up n's phone, but please put him on so I can speak to him.
Şu an Dan'in telefonunu niye senin açtığını bile bilmek istemiyorum, ama lütfen telefonu ona ver.
Marshal, you know, I know you're upset and everything, but, really, you can't blame him for something that happened yesterday.
Sinirli falan olduğunu biliyorum,... ama dün olanlar için onu suçlayamazsın.
But he needs to know that when the other Low-Riders go down, you will give him a job.
Ama çetesi dağıldığında ona iş verip vermeyeceğini bilmek istiyor.
I tried to talk him out of it, but you know how it is with him.
Onu vazgeçirmeye çalıştım ; ama nasıl biri olduğunu biliyorsun.
You think about him every day, but I-I think about her, because it's what she would do, and I think that you know that.
Sense her gün çocuğu düşünüyorsun ama ben kızımı düşünüyorum çünkü o da böyle yapardı ve bence bunu sen de biliyorsun.
Now, I know that might not be the best reason to vote for a governor, but there will always be some women who will come forward saying my son flirted with them or... or... or touched them... but I want you to know Peter has always struggled with women coming after him.
Biliyorum, bu bir valiye oy vermek için en iyi sebep olmayabilir,... ama her zaman oğlumla flört ettiğini ya da ona dokunduğunu söyleyen kadınlar her daim çıkacaktır şunu bilmenizi isterim Peter bu şekilde peşinde koşan kadınlarla her zaman mücadele etmesini bilmiştir.
Well, you know, um... this is probably none of my business, but I'm a little concerned about him.
Şey için aramıştım... Beni ilgilendirmez tabii ama onun için biraz endişeliyim.
You wish you could just go down the list, check him off, know what's coming next, but, uh, they don't really come in any particular order.
İnsan, listeye şöyle bir bakıp kontrol edip sıradaki aşamanın ne olacağını bilmek istiyor. Ancak genelde, o sırayı takip etmiyor insan.
Yeah, but you still don't know basic stuff about him, like the fact that he hates babies.
Evet, ama hala onun hakkında temel şeyleri bilmiyorsun, bebeklerden nefret ettiği gerçeği gibi.
Well, I don't know, but I need to talk to him, so I was hoping that you...
Bilmiyorum. Onunla konuşmalıyım. Aslında senin yardımın...
I don't know who you are, but I know better than to cross him.
Kim olduğunu bilmiyorum, ama bence ona bulaşmasan iyi edersin.
I know he left before he could speak to you, but this is important to him, and so it's important to me.
Seninle konuşmadan ayrıldığını biliyorum. Ama onun için önemli olan benim için de önemlidir.
You may not know him, but you definitely know his wife.
Onu tanımıyorsun ama eşini tanıdığına eminim.
I don't know what you're up to or what Klaus has over you, but even if I have to go through you, I'm going to kill him.
Neyin peşindesin ya da Klaus'un elinde ne gibi bir koz var bilmiyorum ama bunun için seni geçmem de gerekse onu öldüreceğim.
Kim Do Jin knows him, but Tae San, you probably don't know him.
Kim Do Jin biliyor ama Tae San, sen bilmiyorsun galiba.
But I'll let him know you stopped by.
Fakat uğradığını söylerim.
What do you mean "looked into him"? I know I was getting on you about Stephen's office before, but I love you like a sister. Like a background check?
Geçmişini araştırıp araştırmadığımı mı soruyorsun?
You know, I saw him dancing with her at the wedding, but, I mean, we were all pretty drunk by then and nobody was making good choices.
Bilirsin, Onu düğünde onunla dans ederken görmüştüm, Fakat, demem o ki, o kadar sarhoş olduktan sonra kimse doğru seçimler yapamaz.
Well, I hope the second time's a charm,'cause he really messed up the first one... but you know that, you divorced him.
Tamam, umarım ikinci denemeniz... ilki kadar berbat olmaz... fakat biliyorsun, sen ondan boşanmıştın.
I mean, he doesn't keep the healthiest hours, but you know, work keeps him busy, focused.
Demek istediğim, günlerini çok sağlıklı bir şekilde geçirmiyor ama bilirsiniz, iş onu meşgul tutup odaklanmasını sağlıyor.
I want to help him, but I think you know how difficult that can be.
Ona yardım etmek istiyorum, ama sanırım bunun ne kadar zor olduğunu biliyorsun.
I know I should have asked you first, but you should have seen him.
İlk sana sormalıydım fakat onu görmeliydin.
I don't know what Herrmann's end game is In this prank, But if you're asking me, I say we beat him to it.
Herrmann'ın amacını bilmiyorum ama bana sorarsan aynı şekilde karşılık verelim.
I know you miss him, but you- -
- Onu özlediğini biliyorum ama...
But don't let him do anything, you know, evil.
Ama bunu kimseye söyleme.
Look. I know you two have issues with him, but I'm happy, and I wanted to spend tonight with my best friends so that I could tell them about it.
Biliyorum ikinizin onunla sorunları var ama ben mutluyum ve bu geceyi en iyi arkadaşlarımla geçirmek istiyorum ki böylece onlara bunu anlatabileyim.
He was my little brother, but I always looked up to him, and I know that he would be proud of me, just like I hope you are when you know the truth.
Kardeşim olduğu halde onu örnek alırdım. Benimle gurur duyacağını biliyorum. Gerçeği öğrendiğinizde umarım siz de benimle gurur duyarsınız.
I don't know how you know that, but yes, and he's a Marine, so you do not want to meet him.
Nereden biliyorsun bilmem ama evet o. O bir denizci, onunla karşılaşmak istemezsin.
No, but I'm interested to know why you and Shayn are going after him.
Hayır ancak onun peşine neden düştüğünüzü merak ediyorum.
but you 1775
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you don't 308
but you said 161
but you and i 59
but you know 863
but you don't believe me 17
but you were 65
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you don't 308
but you said 161
but you and i 59
but you know 863
but you don't believe me 17
but you were 65