But you never know Çeviri Türkçe
2,533 parallel translation
Some of the records were kept online lots were destroyed... but you never know
Bazı dosyalar internette var. Birçoğu ortadan kaldırılmış ama yine de belli olmaz.
- Well, but you never know.
- Evet, ama belli olmaz.
I'm not aware of how we are connected, but you never know.
Ve bağlantımızın ne olduğunu anlamadım ama asla bilemezsin.
I don't see why it should, but you never know.
Yaramaması için sebep yok ama asla bilemezsin.
Yes, there will be some pain along the way, but you never know what's going to come out of that.
Evet, acı dolu bir yol olacak, ama o yolda karşına ne çıkacak bunu asla bilemezsin.
But you never know who your client's gonna be, or how they're going to look.
Ama müşterinizin kim olacağını ya da nasıl göründüğünü asla bilemezsiniz.
The point is - and I'm sorry to say this to you, buddy, because I know you've never been able to do this with a lady, ever - but you're going to have to put your foot down.
Mesele şu ki, bir kadına bunu yapabilecek kapasiten yok ama bu sefer yumruğunu masaya vurmalısın.
You know, I always knew you were a little crazy, but I never pegged you for stupid.
Senin biraz kaçık olduğunu her zaman biliyordum ama aptal olduğunu hiç düşünmemiştim.
I would never ask you this. I know it sounds crazy, but you have to trust me.
Kulağa çılgınca geldiğinin farkındayım, fakat bana güvenmelisin.
Now, I know you're scared, but never run when you're scared.
Şimdi, Korktuğunu biliyorum, ama korktuğunda asla kaçma. Yedinci kural.
You know, I've never confronted you on it, but I've often thought the same thing, Peter.
Biliyosun ki sana o konu hakkinda hic karsi cikmadim ama sik sik ayni seyleri dusundum, Peter.
You know, I've heard of, um, Mike Love, Brian Wilson, but I've never heard of Mamo the Beach Boy.
Mike Love'ı, Brian Wilson'ı duymuştum ama Plaj Fatihi Mamo'yu hiç duymadım.
You know, I saw this in the theater, like, five times, but I never got to see it with the right girl.
Bu filmi beş kez falan sinemada izledim ama hiç doğru kızla izleme şansım olmamıştı.
You know, I never thought I'd say this, but we really make a good team.
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim ama ikimiz iyi bir takım olduk.
But after a while, you know, you guys got busy with other things so Walter's water never got changed and nobody fed him.
Ama bir süre sonra ilginiz başka şeylere kaydı. Walter'ın suyu değişmemeye başladı, mama veren kimse olmadı.
Well, presumably not personally, but with him, you never know.
Tahminen, kişisel olarak değil ama onun sağı solu pek belli olmaz.
You know, I never really got it before, but this is how he operates.
Boyle birsey daha once basima gelmedi, fakat bu sekilde ameliyat ediyorlar.
You know me, but I've never met you.
- Sen beni duymussundur, ama ben seninle hic tanismadim.
i know you want me to.. to say that there was a reason or... words James never got to say, but i can't he's dead because it was something to do and Weathers could've changed his mind any time but he didn't
Biliyorum, bir sebebi veya James'in söyleyemediği şeyler var dememi istiyorsun.
Look, I know that you have never been wild about the fact that Teddy married me, but the truth is, I really like her...
Teddy'nin benimle evlendiği gerçeğini hiç kabul etmediniz biliyorum ama durum şu ki ondan gerçekten hoşlanıyorum...
You know, I've never been in your shoes, Kitty, but you've gotta know that if the worst were to happen... that your boy would be loved.
Hayır, kendimi hiç senin yerine koyamadım Kitty, ama şunu bil ki, eğer kötü bir şey olursa.. Oğlun sevgiden yoksun kalmaz, ve bir evi olur.
But in this life, you never know.
Ne olacağı bilinmez.
Listen, Mr. Fischoeder, I know we talked about never doing this again, but if you can just give us two extra weeks this month on the rent...
Bakın Bay Fischoeder bunu bir daha yapmayacağız dedik ama bu ayki kirayı iki hafta geç ödeyebilir miyiz?
But the best part of a horror movie... you never know when the end is gonna come.
Yine de korku filmlerinin en güzel yanı ölümün ne zaman geleceğini kestiremiyor olman.
I know I've never told you this before, but I want you to know... I love you.
Daha önce sana bunu hiç söylemediğimi biliyorum ama bilmeni isterim ki seni seviyorum.
You taught me everything you know, but you never learned half of what I know.
Bildiğin her şeyi bana öğrettin ama bildiklerimin yarısını asla öğrenemedin.
Okay, well, there are these three brothers called the Klugs, and they are never in the same place at the same time, but they're going to be in L.A. for their sister's wedding, and they always carry around this device with them, called the Zephyr, but they rotate it amongst themselves, and, um... you know, never mind, this is...
Tamam, üç tane kardeş var isimleri Klug ve asla aynı anda aynı yerde bulunmuyorlar ama şimdi kardeşlerinin düğünü için Los Angeles'a geliyorlar ve yanlarında sürekli bir cihaz taşıyorlar cihazın adı Zephyr ama taşıma işin sürekli değiştiriyorlar ve...
Look, I-I know that you never got a proper invitation in the mail, or anything, but just watching you and Sarah...
Biliyorum düzgün bir şekilde sana davetiye ya da mektup yollamadık ama sen ve Sarah'ı izliyordum da...
Look, I know she'd never say it, but it would mean the world to her if you came to our wedding, and walked her down the aisle.
Bak, bunu sana hiç söylemediğini biliyorum ama düğünümüze gelip onunla mihraba yürürsen ona dünyaları vermiş olursun.
And I know I promised never to ask you, but... Peter's so close.
Ve senden hiçbir şey istemeyeceğime dair söz verdim ama Peter çok yaklaştı.
You know, I never let myself dream you would come back, but if I had, this is exactly what it would've looked like.
Geri dönüşünün hayalini kurmamaya çalıştım fakat kursaydım aynen böyle olurdu herhalde.
Now, I don't know if he, uh, shared any of these notions with you, but, uh... but I would never want you to be swayed by hearsay.
Seninle paylaştığı bir fikri oldu mu bilemiyorum ama asla böyle söylentilerle aklının çelinmesini istemem.
But you'll never know.
Ama bunu öğrenemeyeceksin.
I don't know if you have kids, but I hope you never have to see them turning tricks on Collins Avenue. I will run it upstairs.
Çocuğunuz var mı bilmem ama umarım onları sokakta fahişelik yaparken görmek zorunda kalmazsınız.
- I know. Everything changes, but my feelings for you will never change.
- Herşeyin değiştiğini biliyorum, ama sana olan düşüncelerin hiç değişmedi.
You know, Parker, we never really talk about it, But if you lost someone when you were just a child, then you might put up walls to make sure that you never got hurt again.
Parker, normal insanlar genelde bu konudan konuşmazlar,... fakat daha küçücük bir çocukken bir yakınını kaybettiysen insanlarla arana duvarlar koyarsın.
Obviously, you know you'd be my first choice, but I would never presume, obviously, that that was going to occur.
Herhangi biri derken! İlk tercihim sen olursun yani ama böyle bir şey olacağını kesinlikle varsaymadım.
You never know what we're gonna give you... every week. Yeah. But you're not allowed to sort of be nervous.
Dans etmekten rahatsızlık duyduğu için buradaydı.
Maybe I will never earn your forgiveness, but I need you to know how sorry I am.
Belki asla beni affetmeyeceksin ama ne kadar üzgün olduğumu bilmene ihtiyacım var.
I have never cheated on you, but it's nice to know that you still care.
Seni asla aldatmadım ben ve hâlâ umursadığını bilmek güzel.
I know you love Juliet... but you have to end it, and never see her again!
Juliet'i sevdiğini biliyorum ama bu ilişkiyi bitirmeli ve onu bir daha görmemelisin!
As a matter of fact, you know I've never told anyone this before but I always wanted to be a jockey.
Aslına bakacak olursan bunu ilk kez seninle paylaşıyorum ama şimdiye kadar hep bir jokey olmak istemişimdir.
Chief, I know everyone thinks it's weird that I didn't get served, but I just want you to know I would never - -
Şef biliyorum herkes bana celp gelmemesini tuhaf buluyor ama şunu bilmenizi isterim ki ben asla-- -
And I realized, while she was fussing with him, you know, taking off his bra, asking me to help knot his tie, that she had never once in all of my life stood up for anyone but him.
Yaygarayı koparırken, babamın sütyenini çıkarıyor, kravatını bağlamam için yardım istiyordu. O zaman farkına vardım. Hayatımda onun dışında birini savunduğunu asla görmedim.
I know you're vegetarian, but someday you might be Cooking for some guy. You never know.
Biliyorum vejetaryensin ama bir gün bir erkeğe yemek yapmak durumunda kalabilirsin.
I know you think we overreacted, but you have to understand- - we've never seen one in San Francisco before.
Aşırı tepki verdiğimizi düşündüğünü biliyorum ama anlamak zorundasın... Daha önce bunlardan birini bile San Francisco da görmedik.
I-I know I've never said no to you before, but I'm--I'm saying no.
Biliyorum sana daha önce hiç hayır demedim ama bu sefer cevabım hayır.
and my knees gave out, and I never knew that your knees really went weak, you know, but that saying is true, "Weak in the knees."
Dizlerimin bağı çözüldü. Dizlerimi hiç bu kadar güçsüz hissetmemiştim. "Dizlerde güçsüzlük." böyle söylemek doğru olur.
Well... it's hard to answer something that you've never done, and, you know, embarrassing - it's embarrassing to say that, but - but I know when - I would like -
Hiç yapmadığınız bir şeyi cevaplamak zor. Bunu söylemek utanç verici bir şey.
But, John he can never know that you exist.
Ama John... O senin var olduğunu asla öğrenmemeli.
I never met him. Now, I don't know if you can tell by this picture, but, um... he's black.
Fotoğraftan anlayabiliyor musun bilmiyorum ama baban siyahi.
but you 1775
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you know 863
but you didn't listen 29
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you know 863
but you didn't listen 29