But you know Çeviri Türkçe
86,939 parallel translation
I thought about getting a bike myself, but you know, my girl said it's too dangerous.
Ben de bir motor almayı düşünüyorum ama kız arkadaşım çok tehlikeli diyor.
I know that, but you know what I mean.
Bunu biliyorum, ama ne demek istediğimi anlıyorsun.
Okay, but you know what is real?
Ne gerçek bilmek ister misin?
I can leave, but you know I'll be back.
Gidebilirim ama biliyorsun geri geleceğim.
But you know where to find me.
Beni nerede bulacağını biliyorsun.
But you know what, hey!
Ama ne biliyor musun?
I know, but, baby, it's not just your dad, it's everybody down there thinks you're making a big mistake.
Biliyorum bebeğim ama sadece baban değil. Aşağıdaki herkes büyük bir hata yaptığını düşünüyor.
You know, Rob, I just couldn't get out of my own damn way, but it ain't too late for you.
Ben kendi yolumu çizememiştim ama senin için geç değil.
I want to call the police, but... you have to be missing for 48 hours and, you know, it's been one.
Polisi aramak istiyorum ama 48 saattir kayıp olman gerekiyor, daha bir saat oldu.
Now, I know I'm just a substitute teacher, but... sounds to me like you're screwed.
Sadece bir vekil öğretmen olduğumu biliyorum ama... Bence sen boku yedin.
When you meet Gabrielle, I... I mean, I know how this is gonna sound, but... when I saw her at the airport, she was like a light.
Gabrielle ile tanıştığınızda, ben bunun nasıl garip geleceğini biliyorum, ama onu havaalanında gördüğümde, o bir ışık gibiydi.
You know, I could've told you how that was gonna go, but you have all the answers.
Biliyorsun, sana bunun nasıl olacağını söyleyebilirdim, ancak hepsi için cevabın vardı.
Uh... huge fan of yelling, you know this, but this time, I was thinking more emphatically stating our case so they want to work with us on fighting systemic racism.
Bağırmaya bayılırım, bunu biliyorsun ama bu defa, sistematik ırkçılıkla savaşımızda yanımızda olmaları için davamızı daha vurgulu şekilde ifade etmeyi düşünüyordum.
- But it's just keys. It's a keyboard, you know.
- Ama tuşlu, klavye gibi.
But we're doing this because you wouldn't know your neighbours here, David.
Ama bu işi biz yapıyoruz çünkü buradaki komşuları tanımıyorsun, David.
I know you don't get rattled, but if you get rattled, even for a second, don't answer.
Duraksamak istemediğinizi biliyorum. Ama bir anlığına bile duraksarsanız cevap vermeyin. Mola isteyin.
What you've just described... and no offense, since I know it's your home... but what you've just described is a shithole.
Daha yeni tanımladığın şey... Alınma ve senin evin olduğunu biliyorum ama ama tanımladığın şey bir bok çukuru.
The President apologizes that he couldn't be here tonight, but he wanted me to let you know that concession is inevitable.
Başkan bu gece gelemediği için özür diledi ve size yenilgiyi kabullenmenin kaçınılmaz olduğunu söylememi istedi.
Margaret. I know I am beneath you but I will try to be a husband who's worthy of your name.
Margaret sana yakışmadığımı biliyorum ama soyadına yaraşır bir koca olmaya çalışacağım.
But then, I think you know that.
Ki bunu zaten biliyorsunuz.
When it comes to the kids, yes, complete transparency, but otherwise, you don't have to share anything, so you know, go.
Söz konusu çocuklar olduğunda tam saydamlık bekliyorum evet ama bunun dışında benimle bir şey paylaşmak zorunda değilsin.
But now I really need to know what you think.
Ama gerçekten ne düşündüğünü bilmeliyim.
But when I have an answer to your question, you'll be the first to know. Ah.
Ama sorunuzun cevabını öğrendiğimde ilk bilen siz olacaksınız.
I mean, there's some quality milfs up in here, but I need about... six more whiskeys before I taste the early bird special, if you know what I mean.
Yani, kaliteli olgun hatunlar var ama indirimli yemeği tatmadan önce altı viskiye falan daha ihtiyacım var.
But what, am I not pretty enough to get invited to a Pegasus party? Well, you know how I got in-
BECHET EVİ... güzelliğim Pegasus partisine yetmiyor mu?
He says, "I know you're not supposed to, but what if you did?"
Dedi ki, "Gerekmediğini biliyorum, Ama ne yapsaydın?"
But it's nice to know that it would still work if you did.
Ancak yapmanız durumunda işe yarayacağını bilmek güzel.
I don't clink glasses, as you know, but we can raise a glass to our success today.
Bildiğin gibi gözlük sıkışmam. Ancak bugün başarıya bir adım önde olabiliriz.
Because you know if you have a car, eventually you sell it, but then you see somebody else driving around in it, that always feels bad.
Çünkü biliyorsun Bir arabanız varsa, Sonunda sattın, Ama sonra birilerini görüyorsun Yoksa etrafında dolaşırken, Her zaman kötü hissediyor.
So that, you know, it's sad your old car's gone, but now... you know, a donkey can be rescued.
Böylece, biliyorsun, eski aracın gittiğini üzüyor. Ama şimdi... bilirsiniz, bir eşek kurtarılabilir.
But you need to know that despite all this,
Ama bütün bunlara rağmen şunu bil,
But I want you to know that this... means a lot to me.
Ama, bu yaptığının benim için çok şey ifade ettiğini bilmeni isterim.
I don't know if they'll cure you, but they'll buy you a little bit more time, at least.
Seni iyileştirirler mi bilmiyorum ama en azından biraz vakit kazandırırlar.
You know, you may think you call the shots, but we all do.
Biliyorsun, kararları verdiğini düşünebilirsin... ama hepimiz veriyoruz.
Usually he samples his wings, but, you know, he was in such a rush... oh, Professor, glad you made it.
Genelde kanatları çok güzeldir... ama bu sefer çok telaşlıydı... Profesör, geldiğinize çok sevindim.
I know it may seem like the easy answer right now, but sooner or later, you will regret this.
Kolay bir seçenek gibi gözüküyor olabilir ancak er ya da geç, pişman olacaksın.
Look, whoever you are, I don't know what this is about, - but if you hurt that woman...
Bak, kim olduğunu ve ne konuştuğunuzu bilmiyorum ama o kadına zarar verirsen.
I know that we never spent a lot of time together, but I always thought that there could be something between us. And if you give me the chance, I will prove it to you.
Hiç beraber zaman geçirmedik biliyorum ama hep aramızda bir şey olabileceğini düşündüm eğer bana bir şans verirsen, sana bunu kanıtlayacağım.
Hey, look... I know this stuff is complicated, but... You got a good head on your shoulders.
Bak bu şeylerin karmaşık olduğunu biliyorum sen akıllı birisin, takıldığın diğer çocuklar gibi değilsin.
I know we didn't end on the best of terms, but... You killed her.
- İyi bir şekilde ayrılmadık biliyorum ama.
'Kay, look... I know you think he's your friend'cause he's teaching you how to fix all this junk, but you can't trust him.
Pekala, bak bu çöpleri tamir etmeyi öğrettiği için onu arkadaşın sanıyorsun biliyorum ama ona güvenemezsin.
Maybe not. But you at least deserve to know the truth.
Belki öyledir ama doğruyu bilmeyi hakediyorsun.
But know this : One day, sooner or later, you will have to deal with them.
Ama şunu biliyorum er ya da geç bir gün onlarla yüzleşmek zorunda kalacaksın.
It's dangerous, yes, but it's the right call, and you know it.
Tehlikeli olduğu doğru ama bu doğru seçenek biliyorsun.
Yeah, no, you're right. We don't know what you've been through, but we do know about dealing with the likes of Traugott.
Evet tamam, haklısın....... neler yaşadığınızı bilmiyoruz ama Traugott'un dilinden konuşmayı biliyoruz.
Look, I don't know what's going on, but I assure you we had nothing to do with it.
Bak, ne olduğunu bilmiyorum. Ama bizim bir alakamız olmadığından sizi temin ederim.
You know, I can't help but see this as an opportunity for a fresh start for both of us.
Biliyor musun, bunu ikimiz için yeni bir başlangıç olarak görebiliyorum.
Hey, I know what you're thinking, but you shouldn't worry.
Hey, ne düşündüğünü biliyorum ancak endişelenmene gerek yok :
Okay, but before you do anything, there's something you should know.
Pekala, bir şey yapmadan önce bilmeniz gereken bir konu var.
I know that my actions today appeared cold and callous, but I beg of you to understand that they are the opposite, that they are an act of charity,
Bugün yaptığım şeylerin,... soğuk ve can sıkıcı göründüğünü biliyorum. Ama şunu anlaman için yalvarırım, olanlar göründüğünün tam tersine bu kayıp bir ruhun cennete doğru yol bulmasına yardım eden bir hayır işidir.
You know, it may come as a surprise, but Crane and I got along just fine for a long time without you.
Biliyor musun, şaşıracaksın ama Crane'le sensiz de güzel idare ettik.
but you know what 1239
but you know him 20
but you know me 67
but you know that 102
but you know what they say 34
but you know what i mean 49
but you know something 45
but you know what i think 21
but you know how it is 35
but you 1775
but you know him 20
but you know me 67
but you know that 102
but you know what they say 34
but you know what i mean 49
but you know something 45
but you know what i think 21
but you know how it is 35
but you 1775
but you can't hide 39
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you didn't listen 29
but you were 65
but you don't understand 77
but you didn't answer 24
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you didn't listen 29
but you were 65
but you don't understand 77
but you didn't answer 24