English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ C ] / Certainty

Certainty Çeviri Türkçe

991 parallel translation
One thing that I can tell you with absolute certainty... is that I never... not even for a single moment... thought that it was my fault.
Kesin olarak söylüyorum ki bir kez bile, sadece bir kez bile benim hatam olduğunu düşünmedim.
Well, it's a certainty Mrs. Ritchey will not want Lora around after she learns what Lora has decided to do.
Şey, Bayan Ritchey'in Lora'nın kararını öğrendikten sonra onu etrafta istemeyeceği kesin.
But Mr. Preysing has too great a regard for the certainty...
Ama Bay Preysing'in, şeyin kesinliğine olan büyük saygısı...
If I can stalk an animal and get within range, the rest is a mathematical certainty.
Bir hayvana yaklaşıp menzile giriyorsam, gerisi matematik kadar kesindir.
- Of a certainty.
- Muhakkak.
- No. Certainty.
- Kesinlikle değil.
Laertes, if you desire to know the certainty of your father's death, is it writ in your revenge that, swoopstake, you will draw both friend and foe? - None but his enemies.
Dinle Laertes, eğer sevgili babanın ölümündeki gerçeği arıyorsan, dost, düşman dinlemeden, bu işte kazanan kim, kaybeden kim demeden gözü kapalı saldırmak mı senin öç alma yolun?
It was galling to accept the status of a poor relation but the certainty of seeing Sibella every day was too tempting to be refused.
Böylesine zavallı bir nakli kabul etmek onur kırıcı olsa da Sibella'yı her gün görebilme umudu reddedilemeyecek kadar çekiciydi.
- I have a little mathematical certainty.
Küçük bir matematiksel kesinliğim var.
I have a little mathematical certainty that should net us precisely $ 160,000.
Bu kesinlik bize tam 160.000 dolar bırakacak.
It's a dead certainty, and I mean dead.
Kesin bir ölüm, ve gerçekten ölüm demek istiyorum.
I stood up with the feeling, the certainty, that I had heard someone calling me.
Bu hislerle ayağa kalktım. Kesin olan, birinin beni çağırdığını duymamdı.
Therefore, I ask you, Dr Hendron, if it is with complete certainty that you say the world will end next August 12th?
Öyleyse soruyorum size Doktor Hendron eğer bu durum bu kadar kesin ise bize gelecek Ağustos'un 12'sinde Dünya'nın sona ereceğini mi söylüyorsunuz?
We believe, and this is theory not certainty, that some form ofvegetation may exist on Zyra.
Ve yine inanıyoruz ki bu bir teori, kesin gerçeklik değil... Zyra'da hala bir çeşit bitki örtüsü kalmış olabilir.
Secondly, by informing a man about to be hanged of the exact size, location and strength of the rope you do not remove the hangman or the certainty of his being hanged.
İkinci olarak da, asılmak üzere olan bir adamı asılacağı ipin boyutu, konumu ve kuvveti hakkında bilgilendirmeniz cellatı ya da adamın asılacağı gerçeğini ortadan kaldırmaz.
- Oh, you're out of your mind. - It's a risk, yes against a certainty.
- Bu bir risk evet kesinlikle.
Rigidity of personality, feelings of persecution. - - And a neurotic certainty he is always right.
Kişilik çatışmaları olan, haksızlığa uğradığını düşünen, ve hep haklı olduğuna inanan bir yapısı var.
We saw one more man but it was a certainty he was dead.
Bir kişi daha gördük... ama besbelli ölmüştü.
" and know of a certainty, that no evil can happen to a good man,
" ve kesinlikle bilin ki, iyi adama hiçbir kötülük ilişmez,
Well, wouldn't you feel worried about betting on a certainty?
Kesin bir şey üzerine bahse girmek sizi rahatsız etmez mi?
It's a mathematical certainty.
Bu matematiksel bir gerçek.
He's used to certainty and you've thrown him off track.
O kesinliğe alışmış biri ve sen onu yolundan saptırdın.
I just don't share the same naive certainty.
Ben sadece o kadar emin olamayacağımı söylüyorum.
If you can say with certainty what awaits you, or all of us.
Tabi eğer sizin veya bizim başımıza gelecekleri kesin olarak söyleyebilseydiniz.
"THE BULK OF THE SUPPLIES HAVE BEEN DESTROYED IN THE CRASH " AND AS OF THIS MOMENT " THERE IS LITTLE CERTAINTY THAT WE HAVE BEEN TRACKED
Şu an itibariyle, takip edilmiş olduğumuz ve bulunduğumuz yerin bilindiğinden pek emin değiliz.
"I have long suspected it, the certainty is none the less almost unbearable."
"Bunu çoktan sezmiştim, yine de bunu bilmek kesinlikle dayanılmaz bir şey."
I cannot tell you the exact day when I first knew with utter certainty that a strange car was following us.
Garip bir arabanın bizi takip ettiğini ilk ne zaman fark ettim... size kesin olarak söyleyemem.
That's why I want to live in certainty.
Bu yüzden güvence altında yaşamak istiyorum.
What isthe probability, what certainty.
Olasılık ve kesinlik. Benim inancım bu.
We can now proceed with certainty.
Artık emin adımlarla ilerleyebiliriz.
We should start again from the beginning, where certainty didn't exist, where the sign is desperate, and the colour crying, where the bodies are convulsed like the cadavers of Buchenwald, where a red banner is floating to the sound of a victory which must never be the last one, because the struggle of the classes is not over yet.
baştan başlamalıyız, katiyetsiz bir yerde, işareti umutsuz ve rengi tırmalayıcı, vücutları Buchenwald'daki cesetler gibi çarpık, yada dalgalanan kırmızı bir bayrak gibi zaferin sesinde, en son zafer hiç olmasın, çünkü sınıfların mücadelesi daha bitmedi.
Hospital director Dr. Shigeto said the other day that you can't tell with certainty that there will be no effect at all.
Hastane Müdürü geçen gün,... "Hiçbir etkisi olmayacağını kesin olarak söyleyemeyiz."
That we needed another certainty, an inner certainty.
Başka bir kesinliğe, daha derin bir kesinliğe ihtiyaç duyduğumuzu söyledim.
So weigh a doubt against a certainty and sign.
Mutlak bir şey, şüpheden ağır basmalı, hadi imzalayın.
But I refuse the certainty, the logic, the balance...
Ama ben kesinliği, mantığı, dengeyi reddediyorum.
They grew up to be fine boys but love and certainty fought with cruelty and doubt for their souls.
Onlar güçlü genç adamlar olmak için büyüdü, ama yazık, sevgi zalimlikle, açıklık da şüpheyle mücadele etti, onların ruhu için.
Nothing can be denied with certainty.
Hiç bir şeyi kesinlikle inkâr edemeyiz.
Albert's survival depends on his absolute certainty of his innocence.
Albert'in hayatta kalması tamamen masum olduğunun kanıtlanmasına bağlı.
It's a mathematical certainty... that somewhere, among all those million of stars... there's another planet where they speak English.
Oradaki milyonlarca yıldız içinde bir yerlerde üzerindeki insanların, İngilizce konuştukları bir gezegen olma ihtimali tam bir matematiksel kesinlik içeriyor.
Death is the only certainty.
Sadece kesin bir ölüm ölümdür.
The only certainty in life... is death and the implementation of a propitious new order.
Hayatta kesin olan tek şey, ölümdür ve bu yeni ve hayırlı bir düzenin kuralıdır.
I've reported the near certainty of a security leak.
Neredeyse bir güvenlik açığı vereceğimizi bildirdim.
You can't read another person with any claim to certainty.
Hiçbir zaman başka birisini tam manasıyla çözemezsin.
There's one absolute certainty.
Ortada kesin bir gerçek var.
but you have, with certainty, qualities that I do not have.
Ama kesinlikle bende olmayan niteliklere sâhipsiniz.
With certainty ri addition.
Kesinlikle öyle.
It was the revulsion and the contempt that I saw on his face and the certainty that sooner or later he would use it against me within the company.
Tom'un yüzünde gördüğüm tiksinti ve hor görme, ... ve er ya da geç şirket içinde bunu bana karşı kullanacağının kesin olması.
And there's no certainty that your husband was involved.
Ve burada kocan kesinlikle hiç bir yerde yok.
e with certainty that passed for very difficult moments.
Halkımız çok ama çok zor bir durumdaydı.
The rapidity and certainty of its victories they had frightened until its generals.
Elde ettiği çabuk ve kesin zaferler kendi kurmaylarına bile parmak ısırtyordu.
Thus, it was with a certainty distrust of Churchill that the majority of the people in the government e in Whitehall if capsized for Halifax.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı, hükümet ve bürokrasi çevrelerindeki genel görüş Halifax'ın başbakanlığı yönündeydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]