Clean that up Çeviri Türkçe
939 parallel translation
Clean that up, Chico.
Temizle orayı, Chico.
- We must clean that up.
- Bunu ortadan kaldırmalıyız.
- What do you mean we must clean that up?
- Ne demek ortadan kaldırmalıyız?
"We must clean that up."
"Bunu ortadan kaldırmalıyız."
Clean that up! My war.
Benim savaşımı ortadan kaldıracakmış!
Clean that up, then help my daughters dress.
Temizle şunu, sonra kızlarıma giyinmelerinde yardım et.
Quick, go get something to clean that up.
Çabuk, git buraları temizleyecek bir şeyler getir.
- Clean that up right away.
- Çıkarın onu buradan çabuk.
Didn't I tell you to clean that up?
Sana temizlenmeni söylemedim mi?
Clean that up, you...
Temizle şunları, seni...
Come with me and we'll clean that up.
Hadi benimle gel de bacağına bakalım.
Yoshiko, clean that up.
Yoshiko, şurayı temizle bakayım.
I will clean up the mess after that.
Arkasını ben temizlerim.
♪ Clean up my heart on Aisle 4 ♪ ♪'Cause that's where it lays in a heap of green olives ♪ ♪ From the olive bar ♪
Kalbimi dördüncü peronda temizle çünkü burası zeytin barında çok zeytin koyulduğu yer.
You gotta clean up your own dirty work or it ain't any good. - But why? - Because it's hard to do, that's why.
Burası tam olarak elini tuttuğum ve Doug adında gazeteci eski bir sevgilin olduğunu söylediğin masa.
You stated that it was Mrs. Paradine who sent you in to clean up the room? - Yes, sir.
Bayan Paradine'in sizi odayı temizlemek için gönderdiğini söylemiştiniz.
And put on that clean shirt I hung up for you.
Askıdaki temiz gömleği giy..
Lao Huang, clean up the studio very nicely so that he can stay with us for a few days.
Lao Huang, stüdyoyu güzelce temizle, böylece bizimle birkaç gün kalabilir.
That should clean things up.
Bu sorunları temizler herhalde.
You close this operation down till you find a way to clean up that stream... or I'll close it for you. Oh?
Nehri temizleyene kadar bu işlemi durdurun yoksa ben sizin için kapatırım.
"Clean up that mess, boy, will you?"
Şu pisliği temizler misin?
Finally, he caused so many complications that we decided to clean him up and put him back where we found him.
Öyle çok karmaşa yarattık ki, biz de onu temizleyip bulduğumuz yere koymaya karar verdik.
You better get down and clean up that pile of dirt right away.
Aşağı inip döküntü yığınını hemen temizlesen iyi olur.
The clean-up crew will take care of anything that's valuable and it will be noon before anybody can go in there.
Temizleme ekibi değerli bir şey varsa, icabına bakar. Öğleye kadar da oraya kimse giremez.
Clean up that mess.
Şu pisliği temizle.
All right, clean up that stew, and there'll be chocolate cake for everyone.
Çocuklar, yemeğinizi bitirirseniz hepinize çikolatalı kek var.
Big fight. Took us a couple of days to clean up after that little lot.
Etrafı toparlamak iki haftamızı aldı.
- I've still got to clean up all that rice.
Şu pirinçleri temizlemem lazım.
Go clean up that soup kitchen.
Git şu çorbacı dükkanını temizle.
- Clean up that desk for me, will you?
- Benim için masayı düzenle.
You guys can clean up the camera reception in that hallway?
Koridordaki kameranın görüntüsünü temizlesene.
It was as if my great rush of anger had washed me clean, purged me of hope, and staring up at that night sky, for the first time I opened my heart to the sweet indifference of the universe, and I felt that it was so much like myself, almost like a brother, that I realised that I'd been happy, and that I was happy still.
Sanki ani öfke nöbetlerim beni temizlemiş içimdeki umudu alıp götürmüştü ve o gece gökyüzüne bakarken kalbimi ilk kez kâinatın tatlı kayıtsızlığına açtım ve tıpkı benim gibi neredeyse bir kardeş gibi olduğunu hissettim ve mutlu olduğumun farkına vardım ve öyle de kaldım.
Once a week we photograph the stuff, and clean it up so that he can start on another lot.
Haftada bir kez tüm bu şeyin fotoğrafını çekeriz, ve tahtada... ne varsa sileriz, bunun üzerine gelip başka bir şema çizebiliyor.
What are you doin` in that getup? Grab an apron and clean up that crap.
Kostümünü çıkar da şu pisliği yıkamaya başla...
When you set out to clean up a mess, you don't watch that mess get bigger.
Pisliği temizlemek için kolları sıvadıysanız, pisliğin büyümesine seyirci kalamazsınız.
One gets the impression from such reports that German propaganda was quite open in its racial prejudice, and often implied that German discipline and structure were necessary qualities to clean up what was considered to be "the French mess."
Alman propagandasının ırkla ilgili ön yargılarında son derece açık ve sık sık Alman disiplininin ve yapısının "Fransız pisliği" ni temizlemek için gerekli vasıfları olduğunu ima ettiğini insan bu raporlardan anlıyordu.
Took me half an hour to clean up that bedroom.
Yatak odasını temizlemek yarım saatimi aldı.
I told you, the wishes of our former boss were that we would clean up our act and quit the gang.
Size söyledim, eski patronumuzun arzusu, kendimize çeki düzen verip çeteyi bırakmamızdı.
- Who's going to clean all that up?
- Bunu kim temizleyecek?
That get the clean-up treatment.
- Desdemona.
You're gonna go in there and clean up that mess.
Oraya girip o pisliği temizleyeceksin. Duydun mu beni?
We clean up on a race that's already been run.
Zaten bitmiş bir yarışa oynuyoruz.
They say it keeps you from growing up, and that it's not clean.
Büyümeni sağlar diyorlardı, ve böyle de temiz değil.
They smash things up and retreat into their money, or vast carelessness, or whatever it is that keeps them together, leaving other people to clean up the mess.
Etrafı yerle bir edip, sonra da paralarına sığınırlar, ya da düşüncesizliklerine, onları birlikte tutan her neyse işte. Bıraktıkları pisliği temizlemek başkalarına kalır.
Now let's go clean up that crap.
Şu dağınıklığı toplayalım.
That's right, you clean it up!
- Evet, sen de yap.
Crimes, who is Earl to tell me to clean up that shit?
Earl bana nasıl pisliği temizlememi emredebilir?
I think that the President should just clean up this mess.
Bence, Başkanın pisliği temizlemesi lazım.
I'm wearing that horse's head myself... all reined up in old language and old assumptions... straining to jump clean-hoofed onto a new track of being I only suspect is there.
O atın kafası benim omuzlarımın üzerinde duruyor... eski bir lisanın içinde, eski varsayımlara zincirlenmişim... bunlardan bir sıçrayışta kurtulup toynaklarımı orada olduğunu umduğum yeni bir patikaya basmak istiyorum.
That's the way to clean up a town.
Kasabayı temizlemenin en iyi yolu buydu.
He that hath clean hands and a pure heart who hath not lifted up his soul unto vanity...
Elleri temiz, kalbi saf olan o ruhunu kibirle doldurmayan o...
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50