Close friends Çeviri Türkçe
735 parallel translation
If we run into'Kang-candy'on our way, he's not going to wonder because I'm going to tell him that we're just close friends.
Onunla karşılaşırsam ilişkimizin "Ne yapıyor bunlar?" türünden değil arkadaşça olduğunu açıklayacağım.
You can find out who her close friends were and find out if they've met her parents, and what kind of relationship they had, right?
Onun arkadaşıysan merhum anne babasını ve onlarla arasının nasıl olduğunu öğrenebilirsin değil mi?
You being close friends and all.
Onunla yakın arkadaş olmanız falan.
It says here that the two of you were close friends.
Bu ikinizin yakın arkadaş olduğunuzu söylüyor.
Buchanan and I were close friends.
Buchanan ve ben çok yakın arkadaştık.
The last few years, we became very close friends.
Son birkaç yıldır çok iyi arkadaş olduk.
My wife and my mistress were close friends.
Karım ve metresim yakın arkadaşlardı.
Even if you are close friends of Morrison's, you can't help him to hide out, so don't try.
Morrison'un yakın arkadaşı olsanız bile saklanmasına yardım edemezsiniz, bu yüzden sakın denemeyin.
Sibella and her brother, Graham, were my only close friends and we grew up together.
Sibella ve kardeşi Graham, tek yakın arkadaşlarımdı... ve hep birlikte büyümüştük.
You were close friends.
- Siz yakın arkadaştınız.
We were such close friends in school.
Okulda çok yakın arkadaşlardık.
Do you remember any close friends she may have in Switzerland?
İsviçre'de yakın bir dostu olduğunu hatırlıyor musun?
As I understand it, Mrs. Lansdowne, you and Col. Mitchell have been close friends for a long time.
Anladığım kadarıyla Bayan Lansdowne, siz ve Albay Mitchell uzun zamandır yakın arkadaşsınız.
I hope we'll be real close friends.
İnşallah iyi dost oluruz.
But I have no close friends.
Fakat yakın bir dostluktan da mahrumum.
He's having close friends to show his new paintings and you must come.
Yeni tablosunu dostlarına göstereceği bir parti veriyor sen de mutlaka gelmelisin.
I've had two close friends in my life.
İki tane çok yakın arkadaşım vardı. Yani...
We were very close friends, but I didn't get to bid you a proper farewell.
Bir zamanlar iyi birer dosttuk, ama sana doğru düzgün veda edebilme fırsatı bulamamıştım.
I thought she and William were... close friends.
O ve William'ın yakın arkadaş olduklarını sanıyordum.
Well, now, as you probably know, Ms Tanith and Simon are very close friends of mine.
Şimdi, muhtemelen bildiğiniz gibi Bayan Tanith ve Simon çok yakın arkadaşlarım.
You and McCord must be close friends.
Sen ve McCord sıkı dost olmalısınız.
Must be some close friends.
Yakın arkadaşları olmalı.
Just a few close friends.
Yalnızca yakın arkadaşlar.
Ma'am, I thought maybe you could help me because... well, you and the victim were close friends and... well, I do have this problem.
Hayır, hayır, eminim, Komiser. Hiçbir şey yoktu. Ah, fakat siz sabahları erken kalkan biri olduğunuzu söylemiştiniz, tıpkı Matmazel Goren gibi.
- Me and Doc, we're real close friends.
- Biz doktorla çok yakın dostuz.
Are you and Oreste - very close friends?
Sen ve Oreste. Siz ikiniz. Yakın mısınız?
I feel we're close friends!
Neden sadece ikimiz çıkmıyoruz?
Just close friends. Come whenever you can.
Hem yabancı yok, biz bizeyiz, işinizi bitirdiğinizde gelebilirsiniz.
The only reason I don't bust you into the bag this minute is I know the two of you were close friends.
Şu anda seni gebertmememin tek nedeni... ikinizin çok yakın dost olduğunuzu biliyor olmam.s.
Were you and Mr Rosenthal close friends?
Siz ve Bay Rosenthal iyi dost muydunuz?
We were close friends.
Biz yakın dosttuk.
Stan and you are too close friends.
Stan ve sen çok yakın iki arkadaştınız.
One lives in peace... when one is in harmony with one's close friends, when one respects an agreement.
Biri sadece yakın arkadaşlarıyla uyum içinde olursa ve aldıkları kararlara saygı gösterirse huzur içinde yaşayabilir.
Some close friends stayed after the reception.
Bazı yakın arkadaşlar resepsiyondan sonra kaldı.
Uh, we're very close friends.
Biz çok yakın iki dostuz.
We're talking this evening with Gregory and Caroline Payne Whitney Smith, close friends of the Carter family.
Bugün Carter ailesinin yakın dostları olan Gregory ve Caroline Payne,..... Whitney Smith ile görüşeceğiz.
And they were very close friends.
Çok yakın arkadaştılar.
He made no close friends.
Hiç yakın arkdaşlık kurmadı.
And I was in pretty bad shape. And I had dinner with three relatively close friends... two of whom had known my mother quite well... and all three of whom had known me for years.
Nispeten yakın üç arkadaşımla yemek yiyorduk iki tanesi de annemi oldukça iyi tanıyorlardı ve üçü de beni yıllardır bilirlerdi.
If I remember correctly, you and Joss were very close friends, weren't you?
Eğer doğru hatırlıyorsam, sen ve Joss, çok iyi arkadaşlardınız, değil mi?
"Smiles," to her close friends, isn't smiling this morning probably because under the California community property law half of that $ 35 million is hers.
# "Gülümser" lakaplı Sally, bu sabah büyük olasılıkla gülümsemiyordur... #... çünkü California ortak mülkiyet yasasına göre... #... 35 milyon Doların yarısı kendisine ait.
Because Mr. CasseII and I are very close friends.
Çünkü Bay Cassell ve ben çok yakın dostuz.
Being a very close friend, I'm surprised you don't know that every Wednesday at this time, Mr. CasseII has his hair cut, and he never sees anyone including his very close friends.
Yakın dostu olduğunuza göre Bay Cassell " in her çarşamba... bu saatlerde saçını kestirdiğini ve en yakın dostları dahil... kimseyle görüşmediğini bilmemenize şaştım.
Walk ahead of me real close and everybody'll think we're old friends.
Hemen önümden yürü ki diğerleri bizi sıkı dost sansınlar.
My good friends, after careful deliberation, headquarters has decided to close this branch of the mission.
Dostlarım dikkatli bir değerlendirme sonunda ulusal merkez, misyonun bu şubesini kapatmaya karar verdi.
Look, I mean, when... when one is ill it's good to have somebody close by, friends or relations.
Demem o ki, birisi hastalandığında yanında arkadaşlarından ya da ailesinden birilerinin olması iyi bir şeydir.
You know how close he came to naming all his rich friends? - No.
Az daha foyamızı meydana çıkaracaktı.
He taught me, "Keep your friends close, but your enemies closer."
"Dostlarını yakın tut ama düşmanlarını daha da yakın tut" diye öğretti.
I love watching your husband and his friends at close range.
- Şaşırma. Kocanı ve arkadaşlarını yakından izlemeyi seviyorum.
We are his close friends.
Biz, onun yakın arkadaşlarıyız.
AMANDA : When you and your friends first showed up here... I thought I was experiencing a close encounter of some kind.
Sen ve arkadaşların ilk geldiğinizde tuhaf insanlarla karşı karşıya olduğumu düşünmüştüm.
friends 2160
friendship 155
friends with benefits 24
friends forever 21
friends and family 37
friends of yours 55
friends of mine 20
closet 47
close 700
closed 242
friendship 155
friends with benefits 24
friends forever 21
friends and family 37
friends of yours 55
friends of mine 20
closet 47
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close one 17
close enough 217
close range 54
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close one 17
close enough 217
close range 54