Doesn't mean anything Çeviri Türkçe
1,547 parallel translation
And maybe that doesn't mean anything to you, but I'm standing here.
Ve belki senin için bir şey ifade etmeyebilir, fakat burada duruyorum.
Sorry doesn't mean anything.
Özür hiç bir anlama gelmiyor.
Saying that I love you, saying that I love you doesn't mean anything.
Seni seviyorum demek, seni seviyorum demek hiçbir şey ifade etmez.
You know, but a 13-year-old girl who collects batteries, doesn't sleep, doesn't let us sleep, won't eat anything, spends all day wanting to do somersaults, I mean, yeah, sure, I'm concerned.
13 yaşında pil toplayan bir kız düşünün. Uyumuyor, uyumamıza izin vermiyor, bir şey yemiyor... bütün bir gün taklalar atmak istiyor. Yani evet, endişeliyim tabii.
Doesn't mean anything.
Bu birşey ifade etmez.
Getting a massage doesn't mean anything.
Masaj yaptırmak birşey ifade etmez.
That number doesn't mean anything.
Bu numara hiçbir şey ifade etmiyor.
That doesn't mean anything, You act like a pig so you don't sound whipped?
Uslanmış görünmemek için domuz gibi mi davranıyorsun?
Uh, it's, uh... it's too common, like Smith. Uh, it really doesn't mean anything.
Hiçbir şey ifade etmiyor.
It doesn't mean I want anything to do with you.
Bu kişisel bir şey olduğu anlamına gelmez.
Oh, no, no. It doesn't mean anything.
Hiç de manidar değil.
- it doesn't mean he actually knows anything.
- ama bu onun gerçekten birşey bildiğini göstermez.
She doesn't mean anything by it, I swear.
Soru sormakla bir şey kast etmiyor, vallahi bak.
Yeah, but it doesn't mean anything.
Evet, ama bir anlamı yok ki.
He doesn't mean anything by it.
Bir şey kastetmiyordu.
That doesn't mean anything?
O herhangi birşey ifade etmiyor?
Maybe that's why It doesn't mean anything.
Belki de onun neden bir şey ifade etmediğidir.
It doesn't mean anything if you're not in love.
Eğer sen aşık değilsen O herhangi bir şey ifade etmez.
I hope that doesn't mean anything.
Bir şey ifade etmediğini umuyorum
- Even if I could, it doesn't mean we could do anything to stop the seals from breaking down.
- Girebilsem bile kapakların erimesine engel olmak için bir şey yapabileceğimiz anlamına gelmez.
It doesn't mean anything.
Herhangi bir şey ifade etmez.
It doesn't mean anything.
Başka bir anlamı yok.
That doesn't mean anything.
- Bu kanıtlamaz.
It doesn't mean anything.
- Sekiz. - Sekiz.
And that the victims were from Lawrence. It doesn't mean anything.
ve tüm o kurbanların Lawrance'dandı.
- His life doesn't mean anything?
Ben de bu anlaşmayı kabul etmeye razıyım.
But it doesn't mean anything.
Ama bir şey anlamına gelmez.
Just because we don't see anything, doesn't mean it's not there.
Bir şey görmüyorum çünkü Sadece, orada olmadığı anlamına gelmez.
Which doesn't necessarily mean anything.
Ki bu bir şeyi kanıtlamaz.
Let's just make sure it doesn't mean anything.
Kanıtlamadığından emin olalım.
It doesn't mean anything. It's a rubber-chicken dinner.
- Para toplamak için bir yemek.
That doesn't mean that he's anything to us, except a kid in a dream.
Bizim için bir şey ifade etmiyor. Sadece rüyada bir çocuk.
That doesn't mean anything to you?
Bu sana bir şey ifade etmiyor mu?
I had them authenticated, but that doesn't mean anything.
Doğruluğu ispatlandı ama bunun pek bir anlamı yok.
But just because he gave me life doesn't mean I'm anything like him.
Ama beni hayata getirmesi onun gibi olacağım anlamına gelmez.
Doesn't mean anything.
Anlamı yok. Haklı.
Brennan, but just because i took that bribe doesn't mean I had anything to do with this.
Brennan, ama o rüşveti almamın bununla bir ilgisi yok.
Doesn't mean I did anything to Kelly.
Bu, Kelly'ye bir şey yaptığım anlamına gelmez.
It doesn't mean anything.
Doğru. Anlamı yok.
That doesn't mean anything.
Bunun hiç bir anlamı yok.
If it doesn't mean anything, you can tell it that way.
Hiçbir şey ifade etmiyor, sadece doğruyu söyleyebilirdin.
But, look, Tracy, even if your boyfriend is at this Naked Mile, it doesn't mean he's gonna do anything.
Ama beni dinle, Tracy, erkek arkadaşın Çıplak Mil'de olsa bile, bu bir şey yapacağı anlamına gelmez.
That doesn't mean anything.
Hiç bir şey anlamıyorum.
This doesn't mean anything.
Bu, hiç bir anlam ifade etmiyor.
That sort of thing doesn't mean anything.
Seni aldatmadım!
It doesn't mean he's guilty of anything.
Ne demek yani o bir suçlu mu?
But that doesn't mean anything.
Ama hiçbir şey ifade etmiyor
It doesn't mean anything.
Ciddiye alma sen onu.
It doesn't mean anything, Shawn, let's go.
Hiçbir anlamı yok. Shawn, hadi gidelim
Doesn't mean anything.
Bir anlamı yok.
Doesn't mean anything.
Bunun hiçbir anlamı yok.
doesn't mean 20
mean anything to you 97
anything you want 299
anything 4271
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything you can do 21
anything can happen 91
anything you need 253
mean anything to you 97
anything you want 299
anything 4271
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything you can do 21
anything can happen 91
anything you need 253
anything for you 105
anything goes 61
anything you say 115
anything for me 24
anything else you need 38
anything missing 28
anything at all 445
anything's possible 153
anything else i can get you 16
anything out of the ordinary 49
anything goes 61
anything you say 115
anything for me 24
anything else you need 38
anything missing 28
anything at all 445
anything's possible 153
anything else i can get you 16
anything out of the ordinary 49