Don't even try Çeviri Türkçe

Even if you are close friends of Morrison's, you can't help him to hide out, so don't try.

Morrison'un yakın arkadaşı olsanız bile saklanmasına yardım edemezsiniz, bu yüzden sakın denemeyin.

Don't even try, Vincent.

Hiç deneme.

Now, don't try a muzzle. The last time someone wanted to gag me, he tried it with a mink coat but I never let go until the president of that particular ship company wound up in jail, even though I did get pneumonia that winter.

Geçen sefer, biri beni vizon mantoyla susturmak istemişti ama o gemi şirketinin başkanı hapse tıkılana dek asla vazgeçmemiştim hatta o kış zatürreeye bile yakalandım, bu yüzden.

As a matter of fact, they don't even try anymore.

İşin aslı, artık denemiyorlar bile.

Don't even try, no one has managed that

Deneme sakın, bunu kimse başaramadı.

You'll try. I don't want no panic... if there's an investigation or even a trial.

Soruşturma ya da mahkeme olursa panik falan istemiyorum.

Don't even try to learn how, Franek.

Öğrenmeye çalışma bile, Franek.

- Don't even try!

- Denemeyin bile!

Even though I know you don't know what I'm talking about why don't we try some sign language, huh?

Neden bahsettiğimi anlamamana rağmen... niçin işaret diliyle anlaşmaya çalışmıyoruz, ha?

These people don't even try

Bütün bu çevremdekiler fazla çaba harcamıyor olmalı.

Sometimes, I don't even know how to try.

Bazen nasıl deneyeceğimi bile bilmiyorum.

You don't even try.

Çaba göstermiyorsun bile Simon.

I know you don't understand me, but it's very difficult to even try to explain.

Beni anlamadığını biliyorum ama açıklamaya çalışmak bile çok zor.

You don't even try to be careful.

Ve bunlar yaparken asla tedbir almadın. Filuména görse ne olur demedin?

Look, take my advice, don't even try.

Beni dinle, deneme bile.

Don't even try.

Hiç deneme.

What sort of people sit in a restaurant and don't even try to talk to each other?

Nasıl insanlar konuşmadan böylece otururlar ki?

Don't even try it. Just out!

- Sakın denemeye kalkma.

Just read them. Don't even try to sing them, but read what he had to say.

Söylemenize de gerek yok, okuyun yeter.

Don't even try, they're armed

Sakın deneme bile, silahlılar.

You guys can never get it if you don't even try. Look, I really don't. You get thing that go so seriously.

Bak, bu durumun ciddiyetini anladigini sanmiyorum.!

Even if I try to live freely with men, they don't change.

Erkeklerle özgürce yaşamayı denesem bile onlar değişmiyorlar.

Don't even try!

Denemeye bile kalkışma!

I don't even think they'll try to kill you till then.

Seni o zamana kadar öldürmeye çalışacaklarını bile düşünmüyorum.

No, you can't speak or move. Don't even try.

Hayır konuşamazsın yada hareket edemezsin.Deneme bile.

- I have to go! I'll follow you! - Don't you even try!

- Seni takip edeceğim.

So, not only do you try to make me into a big maricón... but you sell cars behind my back and don't even give me a cut.

Erkekliğimi öldürmeye çalışman yetmedi bir de arkamdan araba satıp üstüne üstlük bana pay da vermedin demek.

If ya try anything stupid, your little friend is doomed! - And even if they don't, you're doomed.

Aptalca bir şey denemeyin, yoksa arkadaşınız ölür!

Look, guys, don't even try it.

Beyler, denemeyin bile.

I don't try to change it or even understand it.

Değiştirmeye çalışmam, anlamaya bile uğraşmam. Elimdekini tutarım.

Don't even try it.!

( Çavuş Dedektif Ricardo Tubbs ) Hiç deneme bile!

* Don't even try to understand *

Anlamaya bile çalışma.

Don't try to caress her, or even go near her...

Onu okşamaya çalışma, ya da yanına yaklaşma...

Don't even try it. It's not working.

Hiç denemedin.İşe yaramıyor.

"How do you know you don't like it if you won't even try it?"

"Denemeden sevmeyeceğini nereden bilebilirsin?"

- Don't even try.

- Sakın deneme.

Don't even try.

Hiç deneme bile.

Well, don't make up your mind before you even try them on.

- Denemeden karar verme. - Evet.

If I don't make it, will you even try?

Başaramazsam, yine de dener misin?

- I want to talk to you. - Don't even try!

- Seninle konuşmak istiyorum.

No, I mean what if I don't even try out tomorrow?

Hayır, Yani ya yarın seçmelere gitmezsem?

You can't come in here- - Don't even try.

- Buraya gelemezsin - Sakın deneme.

Don't even try!

- Hayır, yapamazsın. Deneme bile.

- Don't even try.

- Deneme bile.

You don't even try to see my true reasons, which have nothing to do with that.

Benimle alakası olmayan gerçek nedenleri görmüyorsun bile.

Don't even try to weasel out of this one.

Bundan kurtulmayı deneme bile.

Don't even try, because I got it right from the horse's mouth.

Deneme bile, çünkü doğrudan atın ağzından aldım.

- Don't even try.

- Demeye çalışma bile.

Don't even try that.

Hiç böyle söyleme.

- Don't even try. You know I gets mine.

- Seks yaptigimi biliyorsun.

Marcus, yo, don't even try it.

Deneme bile.