During the day Çeviri Türkçe
1,533 parallel translation
These prairie dogs, they'll sleep during the day.
Bu çayır köpekleri gündüz uyuyorlar.
Look, I've launched so much stuff at those cows during the day, I swear, they recognize my car.
Bak gün boyu o ineklerin olduğu yerden çok fazla malzeme aldım, garanti arabamı tanırlar.
Because of our advances, Jap movements have become increasingly fluid - retreating at night, hiding during the day to avoid our aircraft.
İlerlememizden dolayı, Japon hareketleri daha da değişken oldu. geceleri geri çekilerek, gündüzleri uçaklarımızdan saklanarak,
Rose didn't worry to much about feeding her during the day,'cause she ate so much at night
... Rose, geceleri nasılsa bu kadar çok yiyor diye gündüzleri onun ne kadar yediğine pek bakmadı.
They say it's to stop the glare from the sun during the day while they hunt.
Derler ki ; gündüz vakti avlanırlarken, güneş parlamazmış.
Well, that's very charming, but I give you enough trouble during the day.
Çok çekici ama zaten gün boyu sana yeterince zahmet veriyorum.
During the day, the Albanian terrorists have been opening fire at the special forces of the
Gün boyunca Arnavut teröristler Makedonya ordusu ve... polisin özel güçlerine karşı ateş açtılar.
During the day, it's just too crowded, you know.
Gündüz çok kalabalık.
I still have to stay nights at the prison, and work at the HQ during the day...
- Tam olarak değil. Geceleri hücrede geçireceğim, gündüzleri ise...
He didn't do it during the day or in the evening.
Gün içerisinde veya öğlenleri falan yapmadı bunu.
He real active during the day, though.
Gün boyunca da oldukça hareketli gerçi.
During the day it's a couch... but at night it folds out into a comfortable queen-sized bed.
Gün boyunca bir kanepe ama gece konforlu çok büyük bir yatağa dönüşür.
You drink during the day now?
- Gündüz vakti votka da mı içiyorsun artık?
It's expensive calling from mobiles during the day.
Gündüzleri cep telefonu çok yazıyor.
During the day, he must walk. But slowly.
Gündüzleri hareket etmeli, ama çok hızlı değil.
I work during the day so I always miss his shows.
Gündüzleri çalıştığım için televizyon programını kaçırıyorum.
You work during the day.
Gün içinde mi çalışıyorsun?
I get my share during the day at the fair.
Fuardaki gün payımı alacağım.
Do theater at night..... and during the day you play the doctor.
Geceleri tiyatro yapıyorsun gündüzleri doktoru oynuyorsun.
During the day, he sent me out to buy cigarettes.
Gün içinde, beni sigara almaya gönderdi.
During the day he had an stern, authoritative voice..... but at night it changed.
Gündüzleri, sert ve otoriter bir ses tonuna sahipken geceleri bu sesi değişirdi.
During the day, I despised him.
Gündüz, onu adam yerine koymuyordum.
He's the Boss during the day, I'm the Boss during the night
O gündüz patronu, gece ise patron benim.
The man should earn during the day and the woman at night.
Adam gündüz, kadın da gece kazanır.
It means that the man should toil... during the day.
Bunun anlamı da adam gündüz... sıkılır.
Was she a moon during the day or the sun spreading its light in the night?
Gündüz yükselen ay ya da gece ışıldayan güneş değil miydi o?
You can't use paved roads during the day.
Gün boyunca asfalt yolları kullanamazsın.
You have to wait for nightfall Or use dirt roads during the day.
Akşamı beklemek zorundasın Ya da gündüz toprak yolları kullanın.
Dad was here during the day.
Babam bütün gün buradaydı.
Can't make time during the day.
Gün içinde vakit ayıramıyorum.
People stay away from here even during the day.
İnsanlar uzakta kalmayı yeğliyorlar.
So during the day they like dark places.
O yüzden gündüz karanlık severler.
This was picked up in the market during the day.
Bunları gün içinde Pazar yerinden topladık.
This is how you spend all your time during the day?
- Bütün gün kendini buraya kapatıp oturuyor musun?
Hey, Ryu, by the way... the man you saw during the day was a true demon, wasn't he?
Hey, Ryu, sırası gelmişken... gündüz gördüğün adam gerçek bir şeytandı, değil mi?
so, really, you don't even know if "what she sees" means... things during the day, tv shows, ponies, whatnot... or it could be "what she sees,"
Gördüğü şeylerin ne anlama geldiklerini bile bilmiyorsun. Gün içinde gördüğü şeyler mi? Televizyon gösterileri, Ponies, Whatnot...
You knew Zack was in L.A., so you broke into his room during the day and drilled a hole in the wall.
Zack'ın Los Angeles'ta olduğunu biliyordun, bu yüzden onun odasına zorla girdin ve tüm duvara buzu dayadın.
I'm saying she was a two-faced bitch who got off on our music at night, wrote about how disgusting we were during the day, when she was the one smoking and snorting, screwing everything she could find.
Ben kadının geceleri bizim hap içip müzikle coşan ama gündüzleri de o müziğin ne kadar iğrenç bir şey olduğunu anlatan bulduğu her şeyi kötüleyen bir öyle bir böyle davranan iki yüzlü bir kancık olduğunu söylüyorum.
What I like best is no matter how hot it gets during the day, the nights... are always cool.
- Teşekkürler. Sağ ol. En çok da gündüz ne kadar sıcak olsa da, geceleri serin olmasını seviyorum.
He strikes during the day in upper-middle-class neighborhoods.
Gündüz gözüne, üst orta sınıf mahallelerde saldırıyor.
He's diurnal, the attacks occurred during the day so the vehicle may be related to his work, possibly a company car or truck.
Gündüzleri faaliyet gösteriyor, olaylar gündüzleri oldu dolayısıyla araç işle ilgili olmalı belki şirket arabası ya da kamyon.
We don't burn candles during the day.
Biz gün içinde mumları yakmayız.
No, I was only there during the day.
Hayır, gündüz oradaydım.
What about what she got up to during the day?
Ya kızın gündüz yapmak zorunda oldukları?
Ex-husband back in the picture, you're working during the day.
Resimdeki eski koca gelmiş, sen tüm gün boyunca buradasın.
So I was day dreaming during this civil rights lecture at the Police Academy, and I came up with a great idea for an invention. "Adult strollers".
dinle, Polis Akademisinde sivil hakları konferansında uyukluyordum ve aklıma harika bir buluş geldi : "Yetişkin Puseti"
Shawn swam in that river every day during the summer.
Shawn yaz boyunca her gün o nehirde yüzerdi.
We descend during the number two and the next day it's forgotten. We come back to be exposed like a small dove of peace.
Birkaç saat ağladıktan sonra ertesi gün her şeyi unutup yeni ufuklara kanat çırparak derse geliyorlar.
One day, during the intermission... the elastic holding my books broke.
Bir gün aradayken kitaplarımı tutturduğum lastik koptu.
What happened during the last day?
Geçen günde neler oldu?
This is the harmonica I used during Game Day in kindergarten.
Bu da, anaokulundaki oyun gününde kullandığım mızıka.
during the night 25
during the 36
during the war 83
the day 56
the day before yesterday 39
the day after tomorrow 108
the day before 49
the day after 57
the day she died 19
the day after that 18
during the 36
during the war 83
the day 56
the day before yesterday 39
the day after tomorrow 108
the day before 49
the day after 57
the day she died 19
the day after that 18
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
day in and day out 25
days and 46
day one 66
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
day in and day out 25
days and 46
day one 66
day in 57
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20
day or night 97
day after day 123
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20
day or night 97
day after day 123