Energized Çeviri Türkçe
108 parallel translation
And I was energized to walk up another floor.
Ve buraya kadar yürüyerek enerjimi kullandım.
Phaser weapons energized, set for proximity blast.
- Fazerler yüklü. Atışa hazır.
When transporter is energized, you will have eight seconds to get to the pads.
Işınlamaya enerji verildiğinde, noktaya varmak için sekiz saniyeniz var.
By this time tomorrow, Hell House will be drained. De-energized.
Yarın bu zamanlar Cehennem Evi deşarj olacak.
I feel very energized, very coordinated.
Kendimi çok... enerjik, çok düzenli hissediyorum.
I FEEL ENERGIZED, INVIGORATED, POSITIVELY REBORN.
Enereji doluyum, hayata yeniden gelmiş gibiyim.
I feel healthy, energized, aglow.
Kendimi sağlıklı hissediyorum, enerjik, ışıltılı.
Really energized.
Çok canlıyım.
I know how to stimulate them to make you feel restful... or energized... or even... creative.
Seni rahatlatmak, harekete geçirmek hatta yaratıcı kılmak için o noktaların... nasıl uyarılacağını biliyorum.
Seeing these fine young athletes reveling in the humiliation of a vanquished foe - I haven't felt this energized since my last... boweling.
Böyle genç atletlerin yenilen düşmanlarıyla dalga geçip eğlenmelerini görmek, ne zamandır kendimi böyle enerjik hissetmemiştim.
We'll get coffee, get energized, then head back out.
Biraz kahve içip, canlanalım sonra geri çıkarız.
I know I speak for you when I say l`m energized by this.
Bu görüşmeden güç aldığımı söylemekle duygularınızı dile getiriyorum.
That energized the civil rights movement of the 50s and 60s.
1950'ler ve 60'lardaki insan hakları... ... hareketine iten buydu.
Energized communities produce leaders.
Enerjik toplumlar... ... liderler üretir.
It would make them energized and efficient.
Daha enerjik ve etkin olmalarını sağlayacaktı.
I woke up sort of energized... with a weird butterflies feeling I haven't had since sometime last year... this exciting. Hopeful feeling... that maybe Noel and I were getting back together.
Enerji dolu uyandım geçen seneden beri hissetmediğim içimde kelebekler uçuşuyor hissiyle Noel'la tekrar çıkma ihtimali nedeniyle heyecanlı, umut dolu bir his.
- Generators energized.
- Jeneratörlere güç verildi.
The antigrav pods are energized.
Anti yerçekimi kapsüllerine güç verildi.
I go to get re-energized, to be part of something that's bigger than me and my little problems. It reminds me that I'm not the be-all and end-all. There's something out there that's greater than me.
Benden ve küçük dertlerimden daha büyük bir şeyin bir parçası olmaya gidiyorum ve bu bana her şeyin merkezi olmadığımı hatırlatıyor.
I find it keeps me really strong and energized... and, uh, usually graceful.
Doğrusu, yoga beni güçlü ve enerjik kılıyor ve de çoğunlukla zarif.
Marilyn planned her return to the set energized by her stay in New York.
Marilyn, New York'tan sete güç toplayarak dönmeyi planlıyordu.
My new bent outlook has completely re-energized me.
Yeni bükük görüntüm beni tamamen enerjiyle doldurdu.
Seeing all these energized, not-taking-shit, Hot, happy vaginas coming down the street.
Sokaklarda yürüyen enerji dolu, dert etmeyen, sıcak, mutlu vajinaları görmeye katlanamazlar.
- Still energized.
Bağlantıyı kontrol et. Enerji gidiyor.
In fact, I'm still a little energized from the day... so I think I'm finally going to organize all those stamps... that I've been talking about for ages.
Hatta kalan enerjimle ne zamandır sözünü ettiğim şu pulları bir düzene koyabilirim. - Şimdi mi?
And which member of the ticket has so energized you?
Hangi üyenin bağışı seni bu kadar hareketlendirdi.
Jesus, my cock's killing me, my bones, my muscles... but I'm energized.
S.. im beni öldürüyor. Bütün kemiklerim ve kaslarım ağrıyor. Ama hayatımdan memnunum.
An energized tachyon stream.
Enerji verilmiş bir takyon akışıydı.
I JUST FEEL SO ENERGIZED. LOOK AT THIS.
Kendimi çok enerjik hissediyorum!
A re-energized team plays for respectability, while Stan Ross knocks on the door of baseball greatness.
Güvenini kazanmış bir takım saygı için savaşırken Stan Ross beyzbolun en büyükleri arasına girmek üzere.
The gate must have been energized on our arrival, meaning it doesn't just draw power on outgoing wormholes, but on incoming wormholes as well.
Geçit gelişimizde enerji almış olmalı... Bunun anlamı, sadece dışarıya açılan solucan tünelleri için enerji çekmiyor aynı zamanda gelen solucan tünelleri için de çekiyor.
A power surge energized the board.
Bir enerji dalgası gösterge panelini elektrik yükledi.
The people are energized.
İnsanlar harekete geçti.
I actually feel energized after that.
Ondan sonra gerçekten enerji yüklenmiş gibi hissettim.
How unfortunate though, I feel energized whenever you do that!
Ne bahtsız bir düşünce, ne zaman böyle yapsan enerjimin arttığını hissediyorum.
Miller and Urey energized the mix with electrical sparks to simulate lightning.
Miller ve Urey karışıma, yıldırımları temsilen elektrik vererek, enerji yüklediler.
All of a sudden I feel energized again.
Çok enerjik hissediyorum yine kendimi.
Seriously, I can hardly move, but somehow I'm completely energized.
Cidden, zor hareket ediyorum ama... bir şekilde tamamen enerjik hissediyorum.
I haven't felt this energized at work since the two weeks where they tried to teach us farsi.
Bize Farsça öğretmeye çalıştıkları iki hafta dışında kendimi bu kadar enerjik hissetmemiştim.
I'm really energized.
Kendimi çok enerjik hissediyorum.
And it's a good thing you're energized.
Enerjik olman da çok iyi.
Here they come, the Flint Tropics Ball Girls cheerleading squad, keeping the crowd energized through the timeout.
Flint Tropics Topçu Kızlar amigo takımı molaya kadar taraftarı eğlendirecek.
- or highly energized.
Veya güç dolmamıştı.
- The alcohol's got me energized.
- Alkol beni enerjik yaptı.
"When I first got here I expected the mood to be bleak, but more than anything, people seemed energized and angry."
"Oraya ilk gittiğimde havanın kasvetli olmasını bekliyordum. ama aksine insanlar enerjik ve kızgın görünüyordu."
Make adjustments...... Go get it energized.
... Münasipçe Ayarlanmalı ki Gelsin Gitsin İyice Enerji.
Go get it energized!
Gelsin Gitsin İyice Enerji!
The bees will feel energized once they smelt the nice fragrance of the flowers.
Arılar, çiçeklerin güzel kokusunu kokladıklarında enerjiyle dolduklarını hissederler.
Grid energized.
Sistem çalışıyor.
I feel energized all over.
Kendimi çok enerjik hissettim.
At these temperatures, the energized hydrogen atoms are moving so fast, they can't avoid smashing into each other.
İnanılmaz enerji yüklü olaylardır.