English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Everyone says that

Everyone says that Çeviri Türkçe

278 parallel translation
Everyone says that you Adare is a lady because it is strange that a man deals with things of women.
Bay Adare bayanın eşlikçisi oldu bu çok komik. Bir adamın, bayana böyle eşlik etmesi komik. Bu kadınların özgürlükleri için bir sorun olabilir değil mi?
Everyone says that I have no father to name... I have no honour!
Herkes babamın adının olmadığını söylüyor... hiç onurum kalmadı!
- I know, everyone says that
- Biliyorum, herkes öyle diyor.
Everyone says that what happened to me is divine retribution for being disloyal to you
Herkes size sadık olmadığım için başıma gelenlerin ilahi bir ceza olduğunu söylüyor.
Everyone says that you are a bit of a sorcerer
- Herkes sizi büyücülükle sujçluyor.
I know everyone says that. But you!
Herkesin bunu söylediğini biliyorum.
Everyone says that.
Herkes böyle söylüyor.
Everyone says that people from the Flying Dragon villa are licentious and do everything evil
Aksine etrafta kabadayılık yapıp, insanları zorbaca gelişi güzel katlediyorsunuz
Everyone says that.
Herkes bunu söyler.
Since everyone says that it's my fault I've just got to admit it
Madem herkes yanlış yaptığımı düşünüyor ithamları boşa gitmesin dedim!
Everyone says that you're a good shot.
Herkes iyi bir atışçı olduğunuzu söylüyor.
Everyone says that you control immobiliare.
Herkes lmmobiliare'yi senin kontrol ettiğini söylüyor.
Please, I need an absolute zero and everyone says that you'd be perfect.
Lütfen, bana gerçek anlamda bir hiç lazım ve herkes senin ideal olacağını söylüyor.
EVERYONE SAYS THAT I LOVE YOU TOO MUCH AND IF YOU FOUND OUT HOW MUCH I LOVED YOU,
Herkes, seni çok sevdiğimi söylüyor... ve eğer öğrenirsen... seni ne kadar çok sevdiğimi... şu anda beraber... olmadığımız için üzülebilirmişsin.
Even if everyone says that you're in my debt... it's Dev whom you owe.
Herkez bana borclu oldugunu dese bile... sen Dev'e mecbursun.
Everyone says that Brutus is an honorable man.
- Herkes Brütüs'ün onurlu bir adam olduğunu söylüyor.
Everyone says that, but that's wrong.
Herkes bunu söyler, ama bu yanlış.
Everyone that saw her says she wasn't there.
Onu gören herkes orada olmadığını söyler.
- That's what everyone says.
- Herkes öyle söylüyor.
Not that it has to, of course, but with younger men, there's always a chance that it may become serious, whereas, as everyone says...
Böyle olmak zorunda değil, elbette, fakat daha genç olanlarla, ciddi olabilme şansı her zaman vardır, oysa, herkesin dediği gibi...
Please, don't think I'm the kind of girl that says that to everyone. I don't.
- Lütfen herkesin söylediği tarzda bir kız olduğumu düşünme.
Well, we're not going to sell. Your father says that everyone at the Elks says that the stocks are going up even higher.
Ama satmayacağız çünkü baban, Elk'dekilerin, hisselerin çok yükseleceğinden söz ettiklerini söyledi.
But everyone says there is... and we've all agreed that you'll have to clean twice a month.
Ama herkes olduğunu söylüyor... ve apartmanı ayda iki kez sizin temizlemeniz gerektiğine karar verdik.
Everyone says you're senile with age but you're the only one that can help me.
Herkes, bunadığınızı söylüyor ama bana ancak siz yardım edebilirsiniz!
She says that to everyone.
HERKESE AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR.
That's what everyone says.
- Herkes öyle söylüyor.
- That's what everyone says.
- Herkesin söylediği bu.
- That's what everyone says.
- Herkes aynı şeyi söylüyor.
That's what Eddie says, that's what everyone is saying.
Eddie'de böyle söylüyor. Herkes aynı şeyi söylüyor.
- Yeah. Oh, look, isn't that the family of poor people everyone says is living here?
Baksanıza herkesin burada yaşadığını söylediği fakir aile değil mi?
And he says that much shit to everyone.
- Herkese "iyi şanslar" diliyor.
Well, it says here that they put all the names of everyone in the world in a hat and drew ours.
Dünyadaki herkesin adını bir şapkaya koymuşlar ve bizim adımızı çekmişler.
I've asked that question all over the world and everyone says the same thing.
Bu soruyu dünyanın her yerinde sordum ve herkes aynı şeyi söyledi.
Most everyone back in Wimberley... says that I'm gonna be just like my father.
Wimberley'de oturan pek çok kişi benim de babama benzeyeceğimi söylüyor.
The second, everyone that's old enough to remember says the General and Curzon Dax were the closest of friends, inseparable.
İkinci olarak, hatırlayabilecek kadar yaşlı herkes General ve Curzon Dax'in çok yakın dost olduklarını söylüyor.
Ursula Andress, the quintessential Bond girl. That's what everyone says.
Ursula Andress, herkes onun en mükemmel Bond Kızı olduğunu söylüyor.
It says that they've captured the Voyager, that if I don't return to the city ship and face my accusers, they'll destroy my evidence... kill everyone on board.
Voyager'ı ele geçirdiklerini söylüyor, ve eğer, şehir gemisine dönmeyip, suçlayıcılar ile yüzleşmezsem, bütün kanıtlarımı yok edecekler... gemide bulunan herkesi öldürecekler.
That says to every two-bit personal injury lawyer in Boston, let's sign up everyone in Woburn.
Boston'daki her bir tazminat avukatına, Woburn'da başı ağrıyan herkesi kaydedelim diyor.
Everyone says that.
Herkes aynısını söylüyor.
Let's play that game where everyone says one thing they're thankful for.
Herkesin bir konuda şükrettiği şu oyunu oynayalım.
When that car rolls into that dealership and that tank is bone - dry, I want you to be there with me when everyone says, "Kramer and that other guy they went farther to the left of the slash than anyone ever dreamed."
Arabayla bayiye döndüğümüzde, deposu bomboş olacak. Herkes Kramer ve yanındaki adamın çizginin altına kimsenin hayal bile edemeyeceği kadar indi derken, yanımda olmanı istiyorum
Harry, you might as well wear a big sign that says, "l'm in love." Everyone sees it. Look, I'll admit that for a while...
Eğer yeterince yaklaşacak olursak, kapsama alanının, kararlı hale getirmeyi deneyebiliriz, ama daha yakına giderek, gemiyi riske atamam.
Everyone who got away says that a girl who loves cards is among the hostages, Mr. Bostalk.
Kaçabilen herkes iskambilden hoşlanan bir kızın rehineler arasında olduğunu söylüyor Bay Bostalk.
That's what everyone says.
Herkes böyle diyor.
At least, that's what everyone says.
Herkes öyle diyor yani.
I mean everyone just says that you just know. But what if that's just what they say and they never really know?
Yani herkes öylece bilirsin diyor ama ya eğer söyledikleri gibiyse ve gerçekten hiç bilmiyorlarsa?
Everyone I put on the stand... says that you're not.
Benim çıkardığım herkes, geri zekalı olmadığını söylüyor.
Andre says that even in Western countries... everyone is supposed to have a monogamous relationship.
Andre'nin dediğine göre, Batı ülkelerinde... herkesten tekeşli olmaları beklenirmiş.
Yes, he says that everyone goes to the major's office to watch TV, and no one comes to the theatre or the movies, and that's true.
Eveti o herkesin TV izlemek için belediye başkanının bürosuna.. gittiğini söylüyor, ve kimse sinemaya gelmiyor.. ya da tiyatroya, bu doğru.
and he encouraged everyone to go to the computer manufacturers, and return their unused copies of Windows... as it was specified in the Windows End-User License Agreement. It's important to remember that in the License itself, it says that you can receive a refund if you don't use the software, and that the manufacture is bound by law to do this... or it was bond by contract.
ve herkese bilgisayarcılara gitmeleri için cesaret verdi gitsin, kullanılmamış Windows kopyalarıyla dönsünler bu Windows Son Kullanıcı Lisans Sözleşmesinde belirtilmişti bu önemli, Lisansın kendisinin içinde var ve lisans diyorki eğer yazılımı kullanmazsanız geri ödeme alabilirsiniz ama ürün bunu yapmak için kanunlarca bağlanmış
No matter what the papers or anyone else says, you'll tell everyone that I had the Motaba virus.
Gazeteler ya da kim ne derse desin, herkese Motaba virüsünden öldüğümü söyle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]