English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ F ] / Feet up

Feet up Çeviri Türkçe

1,825 parallel translation
You belong on the beach, with your feet up.
Siz sahile aitsiniz.
Put your feet up.
Ayağını kaldır.
I even ate my lunch in a bathroom stall with my feet up so he couldn't find me.
Öğlen yemeğini bile beni bulamasın diye tuvalette yedim.
Kick your feet up now.
Uzat ayaklarını.
- A hundred feet up.
- yüz adım kadar.
You put your feet up. I'll take care of the kitchen.
Sen ayaklarını uzat, mutfağı ben hallederim.
Here, I can put my feet up, and I can scratch when and where I want to scratch.
Burada, sınırlama yok ve ne zaman nereye istersem oraya para harcayabilirim.
I was idly talking out loud earlier, wondering if it wasn't time for me to hang up my hat and badge and head over to the Last Chance Saloon for a few stiff ones. Sit on the porch, feet up, chew some tobacco.
Daha önce boş boş sesli konuşmuştum doğruca "son şans salonuna" gidip şapkamı ve rozetimi asıp koltuğa oturup,... ayaklarımı uzatıp, bir puro yakmanın zamanı gelmedi mi diye.
Put your feet up.
Uzat ayaklarını.
You gotta understand, in my line of work, I'm 10, 15,000 feet up in the air.
Anlamalısın, benim işimde 10-15,000 feet yukarıdayım.
Big tough company agent can't handle being 30,000 feet up?
Büyük şirketin bir elemanı 10 km yüksekliğe dayanamıyor ha?
We're 20,000 feet up, Mr. Teague.
20.000 feet yükseklikteyiz Bay Teague.
KARA [ON RECORDING] : We're 20,000 feet up, Mr. Teague.
Gezgini kontrol eden cihaz nerede?
Yeah, apparently when the morning coffee doesn't do the job, having his feet up gives him that extra leverage for a successful bowel movement.
Belli ki sabahleyin kahve işini yapamayınca, o alet ayaklarını yukarı kaldırıp gerekli çıkarmayı yapmasını sağlıyormuş.
I haven't called it in yet, you know,'cause I was thinking that the perp might get cold feet and just show up any second.
Henüz ihbar etmedim, çünkü o denyo kafasını çalıştırıp bi'yerlerden çıkıverir diye düşünüyordum.
It's just that... well, I have never been one to believe that there's gonna be some knight in shining armor who pulls up into my driveway and sweeps me off of my feet.
Bu sadece... Ben hiçbir zaman yoluma çıkıp beni çekip alacak, parlayan zırhlar... içinde bir şövalye olacağına inananlardan olmadım.
I don't know. How'd you like to have three feet of tubing shoved up your ass?
Kıçına 1 m tüp sokulsa sen nasıl hissederdin?
Look, I want to go because I think I can help get this place back up on its feet.
Bak, ben gitmek istiyorum çünkü bu yeri ayakta tutabilmek için yardımım olabileceğini düşünüyorum.
/ and strung up by his feet. / Then, what's left of the family- -
Bacaklarından sallandırılıp, zavallı kızın öldürmediği veya yakmadığı kimsesi kaldıysa onların ellerine ;
This one, the way her hand covers his, the way she leans up on the balls of her feet, she needs him more, and she loves him more.
Şu resim, Kız, elleriyle, erkeğin ellerini sarmasıyla, Ayak parmaklarının üstünde yukarıya doğrulmasıyla, Kız erkekden çok istiyor, ve kız daha çok seviyor.
Effective within three feet. The radio frequency picks up every piece of information decoded on the black strip of the credit card.
Yaklaşık bir metrelik bir mesafeden, Telsiz frekansı kredi kartının siyah bandı üzerine kaydedilmiş her türlü bilgiyi deşifre ediyor.
Build him up, get him back on his feet again.
tekrar ayakları üzerinde durmasını sağlayabilirim.
Fully grown it can be up to 20 feet long.
Tamamen büyüdüğünde 20 fit boyunda olabilir.
They wind up in the weirdest places. Yeah, like two feet away from a dead guy?
Evet, mesela ölü bir adamın yanı başında mı?
Yeah, you just-you're lucky She has me up like this, pal, 'Cause if i was on my feet,
- Evet, şansın varmış ki beni böyle kaldırdı çünkü ayakta olsaydım fena...
Well, my dear, my dancing feet are all warmed up.
Canım. Dan ayaklarım ısındı. Sıra sende.
And he took a glass tube and he stuck it into the carotid artery of a horse and he was very surprised to see the blood rise up into the air about nine feet.
Cam bir tüpü alıp bir atın karotis arterine sokmuş. Kanın üç metre havaya sıçramasına çok şaşırmış.
Get up. On your feet.
Ayağa kalk.
I'm planning this elaborate prank on Turk where he wakes up and thinks he's 20 feet tall.
Turk'e detaylı bir eşek şakası planlıyorum, uyandığında 6 metre olduğunu düşünecek.
Just back up everyone, 30 feet!
Sadece 10 metre geri gideceksiniz!
If he were attached to those pillars up there, his feet wouldn't be on the ground.
İplerin bir ucunu yukarıya bağlamışsa, ayaklarının yere değmemesi lazımdı.
You gotta remember - You want to get up And get your feet under you at, like,
Hatırlamalısın - Kalkmak istersin ve ayağını hemen altına alırsın.
* so while i'm turning in my sheets * * and once again i cannot sleep * * walk out the door and up the street * * look at the stars beneath my feet * * remember rights that i did wrong *
Yine dönüyorum yatağımda Bir oraya, bir buraya Yine tutmuyor uyku Açıyorum kapıyı Çıkıyorum sokağa
He's finally back up on... his feet.
En sonunda ayakları üzerinde durabiliyor.
Pick up your goddamn feet!
Kaldır şu lanet ayağını!
Thinking of it, I might not grow up, just like the feet not being able to touch the ground anymore.
Sadece, asla büyüyemeyeceğimi düşünürken bile, kendimi gerçeklikten uzaklaşıyor gibi hissederken buluyorum.
Ifyou were to, you know... try to drive across one of the circles... you would very, you know, gently go in and travel down... to a location that's a few hundred feet lower... than the surface you came up from... and then rise back up.
Eğer dairelerden birinin üzerinden sürmeyi denerseniz yavaşça içine girersiniz ve geldiğiniz yüzeyden onlarca metre aşağıdaki bir yere yolculuk yapar sonra yeniden yukarı çıkarsınız.
It's just, I haven't... You know, you really put me on the spot here and maybe I'm not as quick on my feet as I should be in coming up with one.
Sadece, ben... yani, beni burada odağa koydunuz ve belki de ben artık eskisi kadar hızlı olamayabilirim.
Up on your feet, Jackie!
Ayağa kalk Jackie!
Im in Arizona and that at my feet is a lizard buried in the sand up to its neck.
Arizona'dayım ve ayaklarımın dibinde bir kertenkele boğazına kadar gömülmüş halde.
My feet can't see a thing from up here! Don't worry,
Ayaklarım buradan hiçbir şey hissedemiyor.
I guess it's kind of like a, a, a trapdoor opens up under your feet, and... and... and you're falling.
Sanırım, şey gibi, ayağının altında bir, bir kapak şeklinde açılan tuzak, ve... ve... ve düşüyorsun.
A guy shows up in the middle of our dinner. Pretty much sweeps you off your feet.
Yemeğin ortasında bir adam çıkageliyor acayip şekilde ayaklarını yerden kesiyor.
You stay light on your feet, read the blitz, keep the tone up.
Ayaklarının üstünde dur, ani atakları oku, sesini yüksek tut.
rising'up, back on the street did my time, took my chances went the distance, now I'm back on my feet just a man and his will to survive so many times, it happens too fast
Ayağa kalk, sokak arkasında. Zamanımı harcadım, şanslarımı denedim. Mesafeleri kat ettim.
It's going to grow up to three feet inside of me and then it eats all my food so that I don't get fat.
İçimde bir metreye kadar büyüyecek ve sonra tüm yemeğimi yiyip şişmanlamamı sağlayacak.
The next step to get Raynard back on his feet was getting him cleaned up.
Raynard'ı tekrar ayakları üzerinde tutmak için diğer adım onu temizlemekti.
Hey, Ryan, how you doing up there? You're about 200 feet.
Ryan, yukarıda durum nasıl?
Whenever you needed cheering up. You guys used to fish here, or just dangle your feet off the pier and talk.
Ne zaman neşelenmen gerekse burada balık tutardınız ya da ayaklarınızı suya sokup konuşurdunuz.
But you guys eat up, enjoy, my grandpa's feet.
Ama siz yiyebilirsiniz. Büyükbabamın ayağının tadını çıkarın.
If he gets his nose any further up her keister, we're gonna have to tie a rope to his feet.
Eğer burnunu biraz daha, onun kıçına yaklaştırısa, ayaklarına ip bağlamak zorunda kalacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]