For money Çeviri Türkçe
20,886 parallel translation
If you think that I'm all about money just for money's sake, I understand why you don't want to be in business with me.
Eğer her şeyi sadece para için yaptığımı düşünüyorsan benimle neden çalışmak istemediğini anlarım.
I'm not here for money.
Para için gelmedim.
Did you come here for money, Eve?
Buraya para için mi geldin Eve?
What are you doing for money?
Para kazanmak için ne yapıyorsun?
Put simply, um... you could have used your friendship with Amelia to ask her for money to settle your father's debts.
- Basitçe ifade edecek olursak... Babanızın borçlarını kapatmak için Amelia ile olan arkadaşlığınızı kullanabilirdiniz.
people who kill for money.
Para için öldüren insanlar.
See, my cousin Bobby and Carol are coming in town, and they're gonna ask me for money, so I'm... I'm trying my hardest to look poor.
Biliyorsun ya, kuzenim Bobby ve Carol şehre geliyorlar, ve benden para isteyecekler, o yüzden... fakir görününmek için elimden geleni yapıyorum.
There's three stages to a Miller asking for money : okay, it's compliments, it's ply with food, and then it's go in for the kill.
Bir Miller'dan para istememnin üç aşaması vardır : tamam, iltifat etme, yemekle bunaltma. ve sonra av için gelme.
Sofia's alive. Sofia's alive and asks me for money.
Sofia yaşıyor.... ve benden para istedi.
Then he came back, said he was sorry, and asked me for more money.
Sonra geri geldi, üzgün olduğunu söyledi, Ve bana daha fazla para istedi.
He went to go work for the doctor, and he talked me into making some extra money.
Doktor için çalışmaya gitti, Ve beni ekstra para kazanmak için konuştu.
You think I do this for the money?
Bunu para icin yaptigimi mi saniyorsun?
She gave him money for bail.
Kefalet için ona para vermişti.
I told him we needed the money for the baby.
Bebeğimiz için paraya ihtiyacımız olduğunu söyledim.
The money for the jewels. We'll take that.
Mücevherler için parayı alacağız.
That is money for the Dauphin, have some faith.
Bu paralar Dauphin için. Biraz inançIı ol.
I paid good money for these.
Bunlar için çok para ödedim.
- I could double your money for you.
- O paranın iki katını bulabilirim.
Double the money means double the arms for soldiers.
Parayı ikiye katlamak asker sayısını da ikiye katlar.
I'm not all about money just for the sake of money.
Her şeyi sadece para için yapmıyorum.
Look [sighs] I'm not doing this for the money.
Bak, bunu para için yapmıyorum.
For I've no money to do it myself.
Onu gömmek için yeteri kadar param yok.
I worked very hard. I made money with what I was good at for my children.
Çok çalıştım, iyi olduğum işten çocuklarım için para kazandım.
Um, yeah, okay, but I have to let you know I cannot chip in any money for gas.
Tamam ama şunu söylemem gerek, benzin parası veremem.
He could easily have picked his moment to plant the money and I firmly believe that that is the best explanation for how it came to be there.
Kolay bir şekilde doğru anı seçebilir ve parayı koyabilirdi. Paranın oraya nasıl geldiğinin en iyi açıklaması bu çünkü ben o parayı hiç görmedim.
But you didn't do it for the money, did you?
Ama bunu para için yapmadın değil mi?
We don't have enough money for their current diet.
Şu anki diyetlerine bile yetecek paramız yok.
And here, the scoundrels don't give money for even a mat.
Ama alçaklar bir minder parası bile vermiyorlar.
- Hush money for Rebecca.
- Rebecca'nın susması için.
When he comes back tonight, he's gonna ask for his money.
Bu gece parasını istemeye gelince.
Hey, look at all the money we got for you.
Hey, senin için hazırladığımız paraya bak.
Like giving, uh, Durant a run for her money.
- Mesela Durant'e kök söktürebilir.
Why is their headquarters such a shithole if they have enough money for this?
Böyle bir yere paraları yetiyorsa neden karargahları bir bok çukuru gibi?
We're gonna use this dirty cash to buy hair in bulk at a wholesale price, then sell it to other salons at double what we paid for it, but money coming from other salons is clean.
Bu yasadışı parayı toptan fiyatına saç almak için kullanacağız diğer salonlara ise aldığımızın iki katına iteleyeceğiz fakat diğer salonlara satıştan gelen para yasal olacak.
We dealing with that drug situation as we speak, but I need you to right this wrong, so the two of us can have a long partnership, making money for years to come.
Uyuşturucu meselesiyle konuştuğumuz gibi ilgileniyoruz ama senin de bu sıkıntıyı düzeltmen gerekiyor. Böylece uzun süreli bir iş ortaklığımız olur yıllar boyu cebimizi güzelce doldururuz.
Shawn Gardner was busted for stealing money out the vending machine.
Shawn Gardner otomattan para çalarken yakalandı.
Which patrons will yield the most money for the least effort?
Kaldı ki onlar patronların en az çabayla çok kazandıkları insanlardır.
The folks who make money are the ones who provide an alternative source for the things the Russians can't export because of the sanctions.
Ambargo yüzünden Rusların ihraç edemediği şeylere alternatif kaynak sağlayanlar para kazanacak.
We ask for exhaustive details about your home and personal life, your ideological beliefs, drug and alcohol use, your personal finances, and, yes, your sex lives because these areas... sex, money, and drugs... have historically been the areas where good agents go bad,
Eviniz, özel hayatınız inançlarınız, uyuşturucu ve alkol kullanımınız, maddi durumunuz ve evet cinsel yaşamınız hakkında sorular var. çünkü bunlar-- - seks, para, uyuşturucu... iyi bir ajanı yoldan çıkarmaya yeter.
Took money from you to give to them for a small cut.
küçük bir komisyonla, Parayı alıp onlara veriyordum.
The money for Sistemics is gone, so we have to find another way in.
Sistemic için ayırdığım para uçtu, o yüzden başka bir yol bulmalıyız.
For 15 years, Shelby's been protecting them, moving illegal money.
15 yıldır, Shelby onlara para göndererek korumakta.
I mean, I can stall for time as long as he thinks we're getting the money.
Yani parayı bulmaya çalıştığımızı... düşündüğü müddetçe onu oyalayabilirim.
And believe it or not, your father actually won some money tonight, so he can pay for everything.
İster inan ister inanma, baban bu gece bir miktar para kazandı. Bizi finanse edebilir.
Three will be in the bank, three waiting for the money.
Üçü bankanın içinde olacak, üçü de öbür tarafta parayı bekleyecek.
We should have the insurance money in time for New Year.
Yeni yıl için sigortadan parayı zamanında almalıyız.
He wants me to work late, every night for the same money.
Aynı paraya her gece geç saate kadar çalışmamı istiyor.
If there was a competition for worst place in the world, it could give 1970s Detroit a run for its money.
Dünyadaki en kötü yer için bir yarışma yapılsa 1970'lerin Detroit'i ile kapışır.
But he's having a benefit to raise money for the Russian Botanical Society in a week.
Ama bir hafta içinde Rus Botanik Derneğine para toplamak için hayır organizasyonu var.
In exchange for some money, Amelia Glasser agreed not to call in the shooting.
Biraz para karşılığında Amelia Glasser vurulmayı bildirmemeyi kabul etti.
No money for them.
Onlara para yok.
money 2165
moneypenny 26
money talks 25
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
for me 3075
for men 33
moneypenny 26
money talks 25
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
for me 3075
for men 33
for me too 49
for my sake 90
for my sins 26
for my brother 22
for my family 45
for more than 22
for my 40
for many years 59
for my birthday 43
for mom 21
for my sake 90
for my sins 26
for my brother 22
for my family 45
for more than 22
for my 40
for many years 59
for my birthday 43
for mom 21
for myself 88
for many 20
for my part 45
for my money 29
for my wife 25
for mr 64
for my son 32
for mrs 22
for my father 30
for most people 32
for many 20
for my part 45
for my money 29
for my wife 25
for mr 64
for my son 32
for mrs 22
for my father 30
for most people 32