English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ F ] / For only

For only Çeviri Türkçe

29,092 parallel translation
It's only been live for a couple days.
Sadece bir kaç gündür açık.
And I released documents to the media proving that MacMillan Utility was totally on board with charging the public for 2.0 all along, and they only went after you when you tried to stop them.
MacMillan Hizmetleri yönetiminin yazılımı belli bir ücret karşılığı piyasaya çıkarmak istediğini söyleyip belgeleri medyaya yolladım. Sadece onları durdumaya çalışırsan peşinden gelirler.
♪ Hawaii Five-O 6x25 ♪ Ke Ali'I Wale No Ka'u Makemake ( My Desire Is Only for the Chief ) Original Air Date on May 13, 2016
Hawaii Five-O 6x25 Ke Ali'I Wale No Ka'u Makemake-Gönlüm Yalnız Şeften Yana
Mal Soon and I... for us, the only important person in whole world is our grandfather.
Mal Soon ve benim için bu dünyadaki en değerli insan dedemizdir.
She'd took out all miyeok and leave only rice soup for me to eat.
Bütün yosunları çıkartıp bana çorba ve pilavı bırakırdı.
You only need three for a unanimous consent vote.
Oy birliği oyu için sadece üç kişiye ihtiyacınız var.
It's only been charging for 15 minutes.
- Sadece 15 dakikadır şarj oluyor.
I only lived in Goon for a semester.
Aralarında sadece bir dönem yaşadım.
I saw her with Mooney, but only for a day or two.
Mooney ile görmüştüm, ama sadece bir iki gün kalmıştı.
The only one that was always there for me.
Her zaman yanımda olan tek kişiydi.
I only set the table for four.
Sofra dört kişilik hazırlanmıştı.
Jim Gordon wasn't the only one responsible for my sister's death.
Gordon'ın sevgilisini şişlediğimiz yetmedi mi? Kardeşimin ölümünden sadece Jim Gordon sorumlu değil.
With the woman you claim to be in love with after only knowing for a few hours?
Sadece birkaç saat önce tanışmanıza rağmen aşık olduğunu iddia ettiğin kadınla mı?
Only for me, it wasn't just that you'd been a great D.A. It was that you got up day after day, you faced down the worst the city had to offer, but you never brought that home to Mom and me.
Fakat bence iyi bir Bölge Savcısı olduğun için değil her gün uyanıp şehrin en kötü yanlarını gördükten sonra annemle bana bunu hiç yansıtmadığın için bir kahramandın.
Even if you've only known them for, like... A week.
Her ne kadar bir hafta önce falan tanışsanız da.
The victim, who tried for years not to feed on human blood, only for his selfish brother to blow into town and ruin it all?
Bencil kardeşi kasabaya girip her şeyi mahvettiği için yıllardır insan kanıyla beslenmemeye çalışan kurban mı?
When I learned the truth about what my sister had done for me, I did the only thing a decent person could do.
Kardeşimin bana yaptığı şeyi öğrendiğimde iyi bir insanın yapabileceği tek şeyi yaptım.
Immortality, beauty and youth, for the two of us... if only we served our new Lord and master.
Eğer yeni efendimize ve ustamıza hizmet edersek ikimize de ölümsüzlük, güzellik ve gençlik.
And only at the very end did he finally give up on them, only when the smell of his burning flesh was searing his nostrils, did he see them for what they really were.
En sonunda, yanan etinin kokusu burun deliklerini yaktığında onlardan vazgeçti ve onların gerçekte ne olduğunu gördü.
That I'm the only one who did anything for you at that hellhole?
O cehennemin dibinde sana yardım eden tek kişinin ben olduğumu unuttun mu?
Secretive, invite-only, caters to rich jerks who like to pay for it.
Parayı bayılan adi zenginlere özel, sadece davetiyeyle girilen bir parti.
But the only way to know for sure is to get you into the next shindig.
Ama emin olmanın tek yolu bir dahaki olayda seni içeri sokmak.
And he's only been here for a few months. And if what you say is true...
Kendisi daha birkaç aydır burada ve dediğin doğruysa...
Only melted her brain for about a week.
Sadece bir hafta beyin kanaması geçirdi.
You're just mad because you're only my second choice for a Lucifer-hunt team-up.
Sinirlendin çünkü Lucifer avında ikinci seçimimsin.
You can only run for so long, you know?
Sadece bir süre kaçabilirsin.
'Course we only go to town for groceries.
Kasabaya sadece yiyecek almak için gideriz.
He's only been here for six weeks.
Sadece 6 haftadır burada.
I-I think the only right thing to do is for both of us to just give it our all.
Bence yapılacak tek doğru şey ikimizinde elinden geleni yapması olacak.
The precise motive for her attempt on our life can only be guessed at, but I think she sent Mr. Behzadi and his bomb.
Bizi öldürmek istemesinin sebebini yalnızca tahmin edebiliriz. Ama Bay Behzadi'yi ve bombasını onun gönderdiğini düşünüyorum.
So, you're only recourse was to become head of an organization which murders for profit.
Yani, başvurduğun tek yer de cinayetlerden kâr sağlayan bir örgüt oldu.
I just lost my husband of 38 years, and the only thing that I have a tiny sliver of gratitude for is that he went before this bizarre delusion could go any further.
38 yıllık kocamı kaybettim ve elimdeki tek teselli tuhaf durumunun daha da kötüye gitmeden ölmüş olması.
And then the math of the money I need for the week, including this MARTA card, I only have $ 62 left over.
Hafta boyunca beni idare ettirecek parayı çıkarırsam yemek için 62 dolarım kalıyor.
Now I'm only asking you for one.
Bugün sadece bir tane istiyorum.
At a time like this, only watch out for yourself.
Böyle zamanlarda, sadece kendini düşünmelisin.
In fact, I must suggest to you that not only are you responsible for the death of Mrs Evans, but also for her little girl.
Aslında, sizinle ilgili ileri sürmek istediğim şey sadece Bayan Evans'ı ölümünden değil küçük kızının ölümünden de sorumlu olmanız.
Their shields are disabled, but likely only for a short time.
Kalkanları, etkisiz durumda ama muhtemelen sadece kısa bir süreliğine.
The "Marauder" can only stay hidden on that planet for another ten hours.
"Marauder", o gezegende sadece 10 saat daha gizli kalabilir.
Berners-Lee handed out guidebooks not only for HTML, the call-and-response process for moving information like this across to potential networks.
Berners-Lee sadece HTML için broşürler dağıtmadı.... potansiyel ağlar arasında geçişi sağlayan arama-cevaplama işlemleri için kurulan süreci anlattı.
- Just I've only ever seen them used for remote controls.
Bunların bir tek... -... kumandalarda kullanıldığını gördüm.
Um... I'm so sorry, but, we only have 18 rooms, And we are fully booked for the duration of your stay.
Çok üzgünüm, fakat sadece 18 odamız var, kalış sürenizce tamamen rezerve edildik.
Only the best for mrs. Diaz.
Bayan Diaz için en iyisi.
It's just precautionary, and it's only for one night.
Bu önlem amacıyla ve sadece bir geceliğine.
We were in the room too, and they only went for her.
Biz de odadaydık ve onlar sadece Clara'ya gittiler.
Whenever my time comes, and that decision has to be made for me, I can only hope it's made by someone who cares about me.
Vaktim geldiğinde ve benim için de bu kararın verilmesi gerektiğinde,... tek ümidim bu kararın beni önemseyen biri tarafından verilmesidir.
I always ask for two phone books, and they only brought one, so the one at your step must be mine.
Ben her zaman iki rehber isterim. Yalnızca bir tane getirdiler o yüzden sizin kapınızdaki benimki olmalıydı.
Oh, I only have enough left for Jimmy.
Jimmy'ye yetecek kadar kaldı ya sadece.
So, um... is that formula only for babies, or can hungry big boys get in on it, too?
Bu arada şu mama sadece bebekler için mi yoksa aç, koca oğlanlar da nasiplenebiliyor mu?
For the helpless ones the only option left is to turn to violence.
Çaresiz insanlar için.. .. geriye kalan tek seçenek şiddet.
Is it only for filling up your pockets?
Her şey sadece ceplerini doldurmak için mi?
Power is meant only for those who can make money for us
Güç bizim gibilere sadece bir çeşit para kazanma yoludur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]