For that matter Çeviri Türkçe
1,821 parallel translation
For that matter, how do you know my name?
Hatta, adımı nereden biliyorsun?
Nor do i, for that matter.
Benimde olanlar hakkında bir fikrim yok.
You go to your son or your wife or anyone on your crew for that matter, and you ask them which they'd rather have.
Oğluna, karına, ekibindeki herhangi birisine gidip sor ; Hangisini tercih ederler :
That could take us over the city or the state, for that matter, thus increasing the chances that you'll be seen by someone you work with and you being caught by the police.
Bu bizi herhangi şehre veya eyalete götürebilir. Hatta, Çalıştığın birisi tarafından görülüp,
Or fake tan, for that matter.
Ya da sahte bronzlaşmanızı, bu konuyla ilgili.
Or Dr. Greyson or Dr. Grout, for that matter?
Dr. Greyson ya da Dr. Grout hakkında?
Well enough to know you've got the same brilliant mind and same sense of humor for that matter.
Sende de onun gibi mükemmel bir zeka ve espri anlayışı olduğunu bilecek kadar.
I've wished that cat would drop dead, and the Nilssons too for that matter.
Kedinin tahtalıköyü boylamasını istedim, hatta Nilssonlar bile...
Not that you have any idea what Whitehorse is, or June, for that matter.
Senin Whitehorse'un ya da Temmuz'un ne olduğu hakkında bir fikrin olmamasından değil.
While I have no respect for Leslie as a scientist or a human being, for that matter, we have to concede her undeniable expertise in the interrelated fields of promiscuity and general sluttiness.
Leslie'ye bilim insanı veya insan olarak saygım olmadığı halde onun önüne her gelenle yatma ve sürtüklük uzmanlığını göz ardı etmeyip, dediklerini kabullenmeliyiz.
Well, yes. That's why you use goats and not babies or virgins, for that matter.
Bu yüzden keçi kullanırsın ama bebek veya bakire kullanmazsın.
Or on the floor, for that matter?
Ya da yere, aynı manada?
I mean women, yes, and slaves too, for that matter.
Boston halkı derken, kadınları da kastediyorum, evet, hatta köleleri bile.
I don't go to georgetown or princeton Or any school for that matter.
Georgetown, Princeton ya da önemli bir okula gitmiyorum.
Or alive, for that matter.
Hayattayken de diyebiliriz.
Or locked in a sealed car, for that matter there wouldn't have been enough room to pose them
Ya da bir arabanın içinde kaldıklarını, başka türlü... onlara poz verdirmeye yetecek alan olmazdı.
What if she wanted to bang me or you for that matter?
Ya benimle veya seninle yatmak istiyorsa?
Nor does it exist, really, in practice for Catholics or for any Christians, for that matter.
Aslında bu, ne Katoliklerde ne de Hristiyanlar da vardır.
Nothing like it exists in the Arab world, or anywhere else in the world for that matter, Your Excellency.
Ekselansları böyle bir anıt ne Arap dünyasında... ne de dünyanın başka bir yerinde var.
No, I can handle it. I just think it's well within my rights to not want the taste of you on my lips. Or my lady's lips, for that matter.
Başetmesine başederim de en azından dudaklarımla senin tadına bakmak istememe hakkım var.
In south carolina, I'll tell you that. Or in sadr city, for that matter.
Sadr şehrinde bunu oynadığımız söylenemezdi.
I don't drink, or use drugs for that matter.
Alkol ya da uyuşturucu veya başka bir şey kullanmıyorum.
And for that matter, why use such an exotic bug when plague, typhus or smallpox would be just fine?
Yada Veba, çiçek, humma gibi hastalıklar varken neden böyle yabancıl bir virüs kullanılsın?
Weeks for that matter.
Haftalarını daha doğrusu.
And for that matter, George and I aren't on the best of terms at the moment, I'm afraid.
Aslına bakarsan George ile aramız o dönemde o kadar da iyi değildi.
Or, for that matter, you.
Eğer kafana takılan buysa.
Or her father, for that matter.
Ya da aynı şekilde babasından.
For that matter... my life's a joke.
Aslında hayatım bir şakadan ibaret.
Never told him how much I I hated country music, for that matter.
Bu arada ona hiç Country müziğinden ne kadar nefret ettiğimi söylememiştim.
Even some penny stocks for that matter.
Hatta ucuz hisse senetleri.
That is to say, there's no record of a Colonel Cameron Mitchell fitting your description currently in the U.S. Air Force, or anywhere else, for that matter.
Yani Birleşik Devletler Hava Kuvvetlerinde Yarbay Cameron Mitchell ile ilgili hiçbir kayıt yok. Başka bir yerde de yok.
Hasn't been good for me or other people, for that matter.
Bu, ne benim ne de karşımdaki için iyi oldu.
How do I know you didn't try to get rid of her, - or Michael for that matter? - No.
Ondan ya da Michael'dan kurtulmaya çalışmadığını ne bileyim?
And I'm a writer, and you don't understand anything about writing, or anything creative, for that matter.
Ben de yazar. Sen de yazıdan bir şey anlamıyorsun. Ya da yaratmaktan.
And I've supported you through a lot of stuff, too ; And no matter how messed up you were, the one thing that was always true is you were trying to do the right thing... for yourself and your kid. You had integrity.
Ben de seni birçok şeyde destekledim, ne kadar dağıtmış olursan ol, hep doğru yaptığın tek şey kendin ve çocuğun için en iyisini yapmaya çalışmandı, güvenilirliğin vardı.
Matter of fact, if you white and that happens to you, you can say nigger for a whole month.
Hatta eğer beyazsanız ve başınıza böyle bir şey geldiyse bir ay boyunca "zenci" diyebilirsiniz.
Hey, I wanted to tell you you know, for what it's worth doesn't matter what your dad thinks, I like that John kid.
Sana bir şey söylemek istiyorum. Yaptıklarının karşılığı olarak. Babanın ne düşündüğü önemli değil.
They'll calibrate it so that each of the 201 holes are aimed directly for the tumor, and at that point, it's just a matter of...
Kalibre edecekler ve 201 deliğin her biri tümörü hedef alacak ve bu aşamada her şey...
The taller it grows, the faster its growth rate, so that in a matter of days it towers above the undergrowth and continues reaching for the sky.
Ne kadar uzarsa, gelişme hızı da o kadar artar. Böylece birkaç gün içerisinde topraktan çıkarak hızla gelişmeye başlar.
I'd like to make a formal request for police protection as is accorded to all mayoral candidates, such as David Aceveda, and them other clowns that don't even matter.
David Aceveda ve diğer önemsiz palyaçolar da olduğu gibi tüm belediye başkanlığı adaylarına verilen polis koruması için resmi bir talepte bulunmak istiyorum..
Angela, my bride, I just wanted you to know that for the rest of our lives, no matter the cultural milieu, I will always be there to bring you some Christmas cheer.
Angela, karıcığım, bilmeni istiyorum ki, hayatımız boyunca kültürel farklıIık gözetmeksizin sana her daim yıIbaşı neşesi sunmak için yanında olacağım.
Thing is, it doesn't matter that I'm there for her.
Ben onun için buradayım, işte önemli olan da bu.
I was looking for a paper I published a little over two years ago, one that dealt with a matter bridge.
İki yıldan biraz fazla zaman önce madde köprüsü hakkında yayımladığım bir makaleyi arıyordum.
Matter of time, I'm back on a roll bucking for that bonus.
O primi kazanmam an meselesi.
There's a job opening at a new cable network that would be perfect for me... completely legit world news, interviews with people who matter...
Yeni kablolu şirketlerinden birinde bir iş imkânı açılacak. Aslında tam bana göre. Dünyadan ciddi haberler, önemli insanlarla röportajlar...
That's a matter for her conscience.
Onun vicdanına kalmış bir şey.
No matter what... For that... We'll have to depend on you.
Ne olursa olsun bu konuda sana güveniyoruz.
One for all of us to contemplate this evening. That our ideas, no matter how pleasing are dangerous.
Bu akşam hepimiz olanları düşünmeliyiz fikirlerimiz, her ne kadar iyi olsada tehlikelidir.
- That is a matter for my conscience.
- Bu, vicdanımla benim aramda.
Or Aban for that matter.
Ya da Aban'ı bulmak için...
So for the sake of reassuring my colleagues and hopefully putting this matter to rest, would it not be fair to say that you and Admiral Adama are naturally exploring all possible routes to Earth? Hear, hear.
Meslektaşlarımı rahatlatmak ve bu meseleye bir nokta koymak adına siz ve Amiral Adama'nın doğal olarak Dünya'ya giden ihtimal dahilindeki her yolu araştırdığınızı söylemek yerinde olur mu?
for that 365
for that reason 51
that matters 23
matter 86
matter of fact 310
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for today 83
for the sake of argument 37
for that reason 51
that matters 23
matter 86
matter of fact 310
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for today 83
for the sake of argument 37
for this to work 27
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for two hours 22
for the greater good 31
for the first time 465
for the first time ever 57
for two days 31
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for two hours 22
for the greater good 31
for the first time 465
for the first time ever 57
for two days 31