For the best Çeviri Türkçe
9,820 parallel translation
But hey, you're paying for the best in the business.
Ama sonuçta, camianın en iyisiyle çalışıyorsunuz.
Packed up the film, the guns, hoped for the best. And?
Filmleri, silahları toplayıp en iyisini umut ettim.
During her stay, she was presented with the New York Film Critics Award for the best film actress of 1956.
Ziyareti sırasında, kendisine New York Film Eleştirmenleri Birliği ödüllerinde 1956'ın en iyi aktrisi ödülü takdim edildi.
Maybe that's for the best.
Belki de en iyisi budur.
The interview went really, really well, but I decided not to take the position, which actually worked out for the best, because I talked to them how I was unhappy working with all the crappy bands,
Çok iyi geçti ama işi almamaya karar verdim. En iyisi bu. Çünkü onlara çalıştığım grupları beğenmediğimi söyledim.
It's all for the best, sir.
Bu iyi efendim hepsi.
It was hard, but it was for the best.
Zor bir şeydi ama yapılacak en doğru şey buydu.
I think this is for the best, Pa.
Bunun en iyisi olduğunu düşünüyorum, Pa.
I mean, whatever the other thing is I'm sure that it's probably best for both of us if you just keep it to yourself.
Öbür şey her neyse kendine saklamanın ikimiz için de en iyisi olacağından eminim.
If you were abandoned and left for dead by your best friends, you might do the same.
Seni de can dostların ölüme terk etseydi sen de aynısını yapardın.
But please accept our best wishes for the future.
Ama lütfen gelecek için en iyi dileklerimizi kabul edin.
Let me just start by saying that this machine is the best restaurant in Brooklyn, and it always had a table for me.
Şöyle başlamama izin verin. Bu alet Brooklyn'deki en iyi restorandı ve benim için her zaman yeri vardı.
You have the best excuse ever for missing our wedding.
Düğünü kaçırmak için elinde olan en iyi bahane var.
It's the best thing for me, the best thing for all of us.
Benim için ve hepimiz için hayırlısı bu.
'Our mission - - to allow our partners to harness the power of'the private sector, to marry best practice'in business and philanthropy'to build a stronger, smarter public sector'for the benefit of everybody.'
Misyonumuz, herkesin yararına olması için ortaklarımızın özel sektörün gücünü kullanmasına iş hayatındaki en iyi uygulama ve yardımlarla buluşmasına daha güçlü ve akıllı bir kamu sektörü oluşturmasına izin vermektir.
Your dad, and you're just trying to keep your head above water, so it's not the best time for this conversation, but...
Su üstünde kalmaya çalışıyorken bu konuşma zamansız olacak ama...
He was bringing contraband in and out of a prison in East Orange for them and setting their guys up with the best work details.
Onlar için East Orenge daki bir hapishaneden... kaçak mal getirip götürüyormuş ve en iyi işleri onlara ayarlıyormuş.
This is the best Christmas gift you could've gotten, knowing that he is not the man for you.
Bu senin aldığın en iyi Noel hediyesi. Onun doğru erkek olmadığını anladın.
In consultation with Tony, we have decided that the best trial for our situation is the kind they used to hold long ago in Athens.
Tony'yle yaptığımız müzakere sonucunda durumumuz için en uygun yargılamanın Eski Yunanlıların uzun zaman önce kullandığı bir yargılama türü olduğuna karar verdik.
I just wanted to wish you the very best for your retirement.
Emeklilik hayatınızda iyi şanslar dilemek istedim.
- Yeah. The best thing we can do for Angelo is convince him to find another line of work.
Angelo için yapabileceğimiz en iyi şey başka bir iş koluna geçmesi için ikna etmek olur.
For the most part, it's what we expected... pow farmers and shopkeepers, inexperienced but doing their best.
Bir çoğu beklediğimiz gibi çiftçiler, esnaflar tecrübesizler ama ellerinden geleni yapıyorlar.
Well, you have the best window for where Perry works.
Perry çalıştığı yeri gören en iyi pencere seninki.
It is time for the traditional best man speech.
Geleneksel sağdıç konuşması vakti.
"bad outcomes do not equal negligence." And I bet they told you that the best thing for you to do was to accept things and move on.
Yine eminim ki insanlar yapılabileceğiniz en iyi şeyin olayı kabullenmek ve hayatınıza devam etmek olduğunu söylemişlerdir.
Hey, I picked the best team for the job.
Bu iş için en iyi takımı toparladım.
It'll all work out best for everyone in the end.
Sonunda herkes için durum iyi olacak. Söz veriyorum.
He told me what happened last night, and I thought perhaps the best thing would be for you to speak somewhere more neutral, to work this out.
Dün gece neler olduğunu anlattı. Belki de sizin için en iyisi tarafsız bir yerde konuşup bu işi tatlıya bağlamak olacak.
I really think the best thing for us all would be to...
Gerçekten de hepimiz için en iyisi...
In the meantime, I am gonna bat for you as best I can.
Bu süre zarfında bende elimden gediğince... sana yardım edeceğim.
Naturally, I saved the best for last.
Doğal olarak, en iyisini sona sakladım.
I'm keeping all the best gear for myself, yo.
En baba silahı kendime saklıyorum.
We must find the best way for you to inscribe your truth on it.
Biz en iyi yolu bulmak gerekir Bunu sizin gerçeği kazımak için.
The best thing you can do for them is to let them know soon, so they can find other jobs.
Onlar için yapabileceğin en iyi şey en kısa sürede bilgilendirmek ki başka bir iş bulabilsinler.
What is the best way for us to stir shit up about Danvers?
Danvers konusunda insanları nasıl ayağa kaldırabiliriz? - Evet.
The best we can hope for, the only silver lining to all this, is that when we break through, we find a few familiar faces waiting on the other side.
Umabileceğimiz en iyi durum, tek umut ışığı karşı tarafa geçtiğimizde, orada bekleyen tanıdık birkaç yüz bulacak olmamız.
Oh, summer really is the best time for a hanging.
Yaz, asılmak için gerçekten en iyi zaman.
The best thing you can do for your kids, is be there for them.
Biliyorsun, Julie'nin evliliği yıkıldığında, biz oradaydık
Well, I know, but I'm dating him, I... so I have to be absolutely sure that he's the best person for the job.
Biliyorum ama onunla çıkıyorum. Yani iş için en iyi adayın o olduğundan kesinlikle emin olmalıyım.
The best thing I could do for you is to shoot you.
Senin için yapabileceğim en iyi şey seni öldürmek.
You will guarantee that the president shows up for his wife, because that is what is best.
Garanti ederim ki başkan eşi için orada olacak. Çünkü benim için en iyisini istiyor.
I know, without a doubt, that you and I together, a team, is what's best... for us, for the country, for our beautiful children...
Biliyorum, hiç şüphesiz sen ve ben birlikte bir takımız. Bizim için, ülkemiz için, güzel çocuklarımız için en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
And all the evidence points to you. Circumstantial at best but enough for us to get an arrest warrant.
Belki ikincil ama tutuklama emri çıkarmamıza yeter.
OUR PAST, PRESENT, AND FUTURE WAY OF ORGANIZING THE FLOW OF TIME HAS EVOLVED AS BEST FOR OUR BIOLOGICAL SURVIVAL.
Bizim geçmiş, bugün ve geleceğimiz hayatta kalmamız için en iyi şekilde evrilmiş olmalıdır.
Best known for his, uh, participation in the Active Measures program, aka violent political warfare.
En çok Aktif Tedbirler programına katılımıyla biliniyor. Başka bir deyişle şiddetli siyaset savaşı.
The best food for free.
Bedavaya çok iyi yemekler.
For the vast majority of us, if reckoning were to come today, we'd find ourselves woefully short of action, that, despite our best intentions, the world is no better off with us in it.
Büyük çoğunluğumuz için hesap günü bugün gelseydi ne yazık ki kendimizi aksiyon dışında buluruz. Bütün iyi niyetimize karşın dünya bizsiz daha iyi bir yer değil.
Yeah, I don't know that um, getting high is the best plan for right now...
Evet, şu anda kafa bulmak iyi fikir mi emin değilim.
For what it's worth, you're the best cop I've ever known.
Ne olursa olsun sen tanıdığım en iyi polissin.
The best thing you can do for Shayla... - allow her to become a memory.
Shayla için yapabileceğin en iyi şey bir anı olmasına izin vermen.
And the best way for us to help them do that is to stay calm and to stay here.
Ve onlara yardım edebilmemizin en iyi yolu sakin olup burada kalmak...
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31
for the first time ever 57
for the first time in my life 186
for the rest of your life 66
for the millionth time 31
for the first time in a long time 44
for the wedding 31
for the future 34
for the moment 286
for the past three years 18
for the money 49
for the first time in my life 186
for the rest of your life 66
for the millionth time 31
for the first time in a long time 44
for the wedding 31
for the future 34
for the moment 286
for the past three years 18
for the money 49